Paylaş
Müslümanlık (İslam dini) bütün iyilikleri, güzellikleri, huzuru, barışı, kısaca dünya ve ahiret saadetini vazeder. İslamiyet’in vazettiği reçeteyi uygulayan şahıs ve toplumları ihya eder, huzurlu kılar.
Nitekim kalkınmış, ileri ülkelerin yaptıklarına bakın; şahıs ve toplum planında İslamiyet’in vazetmiş olduğu prensipleri uyguladıklarını görürsünüz.
Cenabıallah dünya hayatında Rahman sıfatı ile tecelli eder. Yani kendisine inansın ya da inanmasın tüm fert ve cemiyetlere yaptıklarının karşılığını eksiksiz verir. Diğer bir ifadeyle İslamiyet ilaç gibidir; hasta olan birey ve toplumlardan mahut ilacı kullananlar şifa bulur ve iyi olur.
Dinimiz bir ve beraber olmamızı ve asla bölünüp tefrikaya düşmememizi ısrarla öğütlüyor. Ama gelin görün ki bin parçaya bölünmüş, herkesin ayrı dilden konuştuğu ve kimsenin kimseyi dinlemediği Babil Kulesi’ni andıran bir yapı söz konusu.
‘Marka Müslümanı’ diye adlandırabileceğimiz günümüz İslam kitleleri, dinleri ne diyorsa adeta tersini yapıyorlar. Zira tefrika (bölünmüşlük) onlarda, yalan-hile-desise onlarda, rüşvet-irtikap ve devlet malını çalma onlarda, büyük-küçük tanımadan günahın binbir türlüsü onlarda, uyuşukluk-tembellik ve nemelazımcılık onlarda...
Üstelik bir de kalkmış bütün bu aşağılık ve iğrenç hallere İslamiyet sebep oluyor diye dinlerine iftira atıyorlar. İslamiyet bizi geri bıraktı diye geveliyorlar.
Neredeyse iki asırdan beri köklerini inkâr eden, İslam dininden soyutlanan, din dışı bir hayatı tercih etmekle yetinmeyip İslamiyet’e gericilik diyen, kalpleri gavurdan yana olanlara bakalım. Bunlar hangi ilmi buluşu yaptı, hangi teknolojik hamleleri gerçekleştirdi, hangi ilerlemeyi kaydetti ve hangi huzuru sağlayabildiler?
İslam coğrafyasında adeta samyeli esmişçesine, maddi ve manevi olarak korkunç bir çoraklaşma söz konusudur. Müslümanım diyenin temelinde ihlassızlık, samimiyetsizlik, inanmıyorum diyenin temelinde de din düşmanlığı olduğu müddetçe ne birlik ne ilerleme ne huzur ve ne de düzen sağlanabilir.
Böyle bir sözde İslam alemi bayramı hak ediyor mu?
Gazze’de oluk oluk masum Müslüman kanları akıtılırken hangi Müslüman ağız tadıyla bayram yapabilir?
Müslümanın Müslümanca yaşamadığı müddetçe değil bayrama, hak ve hakikat namına hiçbir oluşa, hiçbir hayra, güzelliğe ve iyiliğe hakkı yoktur ve olamaz.
Müslüman, mutluluğun sırrını ceket astarının içinde unuttu; ya Müslüman gibi Müslüman olup yükselecek ya da bugünkü gibi Müslüman gözüküp zilleti, alçaklığı ve utancı yaşayacak!
Paylaş