Van Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptığı dönemde hazırladığı iddianame ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ı Şemdinli Umut Kitabevi davasına sanık olarak sokmaya çalışmıştı. Büyükanıt Paşa hakkında iftiralara ve PKK itirafçılarının yalan beyanlarına dayanarak bir dosya oluşturmuş ve yargılanmasına izin verilmek üzere Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na göndermişti.
O dönemde Fetullah Gülen’e bağlı yayın organları da Yaşar Büyükanıt aleyhine yoğun bir saldırı başlatmıştı. Amaçları Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olmasını önlemekti. 9 Kasım 2005’te Şemdinli’de Umut Kitabevi’ne el bombası atılmasıyla başlayan soruşturma ve davada Büyükanıt’ı ‘sanık’ sandalyesine oturtmak istiyordu.
O dönemde Gülen cemaatine yakınlığı bilinen Sarıkaya, yine Cemaat’e yakın yayın organlarında ‘kahraman savcı’ olarak sunuluyordu.
HSYK tarafından meslekten atılan Sarıkaya, daha sonra tekrar mesleğe geri alındı ve Ankara’da görevlendirildi. Bu görevini sürdürüyor.
Belli ki, Cumhurbaşkanı ve hükümet merkezde toplanmış gücü dağıtarak, TSK’da hiyerarşik veya hiyerarşi dışı darbe girişimlerini önlemeyi amaçlıyor.
Gücün merkezde toplandığı, sert bir hiyerarşik yapıya sahip Prusya modelinden, daha gevşek, esnek bir yapıya sahip olan, askeri gücün merkezileşmediği Amerikan sistemine daha yakın bir modele geçiliyor.
ESKİNİN TERSİNE BİR ÖNLEM
KHK ile alınan bu önlem, TSK’da eskiden alınan önlemin tam tersini oluşturuyor.
Milliyet’ten Hürriyet’e geçişim olağanüstü bir döneme denk geldi. Kanlı bir darbe girişiminin ardından yüz yüze geldiğimiz can alıcı sorunlar yumağı içinde, kendimden, medyadan, Milliyet’ten, Hürriyet’ten söz açıp sohbet ederek sizleri meşgul etmeye hakkım olmadığını düşünüyorum.
Şu kadarını söylemekle yetineyim; Türkiye’nin en köklü, en önemli, en etkin gazetelerinden biri olan Milliyet’te muhabirlikten başlayarak genel yayın yönetmenliğine kadar her aşamasında, büyük bir sevgi, şevk ve onurla, aralıksız 30 yıl görev yaptıktan sonra, basınımıza her zaman öncülük etmiş, en büyük ve en etkili gazetelerin başında gelen Hürriyet’te sizlerle buluşmaktan mutluyum.
25 yıl birlikte çalıştığım Doğan ailesine ve grubuna yabancı olmadığım gibi Hürriyet okurlarına da yabancı sayılmam. Hürriyet’te de Milliyet’teki gibi büyük bir sevgi ve şevkle, her zaman onur duyarak çalışacağımdan kuşkum yok.
Bu duygu ve düşüncelerimi paylaştıktan sonra, Hürriyet’teki bu ilk yazımda gündemdeki sorunlara ilişkin görüşlerimi paylaşmak istiyorum.