Fikret Bila

'Fırat Kalkanı'nın 2'nci amacı

24 Ağustos 2016
TÜRKİYE’nin, koalisyon çerçevesinde ABD, Rusya ve İran’la uzlaşarak Suriye’ye başlattığı ‘Fırat Kalkanı’ harekâtı dünya gündemine oturdu.

Harekâtın birinci amacı IŞİD’i Cerablus’tan temizlemek. Cerablus-Azez arasında terörden arındırılmış bölge oluşturmak. Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak. Ocak ayından bu yana bu bölgeden atılan 57 havan, 79 Katyuşa füzesiyle 21 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, bu saldırılar nedeniyle Karkamış’ta günlük yaşamın durduğu düşünülürse Türkiye’nin, bölgeyi IŞİD’den temizlemek için harekete geçmesinin haklılığı anlaşılır.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bizim amacımız DAEŞ terör örgütünü kuzeyden aşağı doğru süpürmektir” sözleriyle 1’inci amacı dünya kamuoyuna duyurdu.

TSK’nın öncülüğünde başlatılan harekâtın bu amacı konusunda geniş bir uzlaşma var. ABD, Rusya, İran da IŞİD’in Türkiye sınırından güneye süpürülmesi konusunda hemfikir.

Bunun nedeni, IŞİD’in söz konusu ülkeler açısından ortak düşman olması. Farklı gerekçelerle de olsa hepsi IŞİD’in Suriye’de etkisiz kılınmasını istiyor.

Yazının Devamını Oku

PKK’nın Kuzey Suriye hedefi

23 Ağustos 2016
TÜRKİYE, sınırdan hem IŞİD’i hem YPG’yi vurmaya başladı.

Suriye’nin Cerablus-Azez hattının karşısındaki askeri varlığını da güçlendirdi.

 

Buradan yaptığı top ve füze atışlarıyla PKK-PYD’ye bağlı YPG’nin Menbiç’ten Cerablus’a ilerlemesini önlüyor.

 

PKK-PYD-YPG’nin hedefi ise Cerablus’u da alıp, Türkiye sınırı boyunca Kürt koridorunu tamamlamak. Böylece Akdeniz’e açılan bir Kürt bölgesi oluşturmak.

 

Bu hedef, PKK’nın kurmayı tasarladığı Kürdistan devletinin ekonomik ve askeri açıdan ayakta kalmasını sağlayacak nefes borusuna ulaşmak anlamı taşıyor.

 

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin varlık mücadelesi

22 Ağustos 2016
TÜRKİYE, kurtuluş ve kuruluş yıllarındaki gibi milli mücadele ruhuyla hareket etmesi gereken günlerden geçiyor...

Cumhuriyet tarihimizin en ağır saldırılarıyla karşı karşıyayız.

 

O kadar ki, bu saldırılar Türkiye açısından ‘varlık-yokluk’ sorunu yaratacak boyutlara vardı.

 

15 Temmuz’da yaşadığımız darbe girişimi bile tek başına Türkiye’nin artık bir beka sorunu yaşadığını göstermeye yeter.

 

Bu darbe girişimi başarılı olsaydı, bugün 93 yıldır ayakta kalmayı başarmış bir Türkiye Cumhuriyeti’nden söz etmemiz mümkün olamayacaktı.

 

Yazının Devamını Oku

Çok güzel bir manzara

19 Ağustos 2016
TBMM Başkan Vekili Ayşenur Bahçekapılı, önceki gün sabaha doğru Genel Kurul’da sağlanan uzlaşmayı böyle tarif etti:

“Çok güzel bir manzara. Önerge kabul edilmiştir. Önerge doğrultusunda madde tasarıdan çıkarılmıştır.”

 

Tasarıdan çıkarılan madde Hakkâri ve Şırnak’ın ilçe yapılmasını öngörüyordu.

 

İlçe yapılacak bu iki ilin yerine de Cizre ve Yüksekova il yapılacaktı.

 

Bu proje terörle mücadele için bir ihtiyaç olarak geliştirilmiş ve Meclis’e getirilmişti.

 

Yazının Devamını Oku

Darbe PKK’ya yaradı

18 Ağustos 2016
KANLI darbe girişimi bastırılmasından hemen sonra PKK terör eylemlerini tırmandırmaya başladı.

Bombalı araçlarla arka arkaya şehir merkezlerinde saldırılar yapıyor.

 

FETÖ’nün darbe girişiminin nasıl sonuçlanacağını bir-iki gün seyreden PKK, bastırıldığı anlaşılınca hemen sahneye çıktı ve saldırmaya başladı.

 

FETÖ’cü darbe girişimi PKK’ya yaradı.

 

Ankara, darbenin yarattığı şok, bastırılması ve sonrasında hızla önlem alınmasıyla meşgulken, PKK güvenlik güçlerinin zayıfladığını hesaplayarak, terör eylemlerine girişti.

 

Yazının Devamını Oku

Yargıç da F-16 pilotu kadar önemli

17 Ağustos 2016
15 Temmuz sonrasında devletin haline bakınca aklıma Özdemir Asaf’ın dizeleri geldi:

‘Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/Birinciliği beyaza verdiler.’

 

Kanlı darbe girişiminden sonra daha net bir şekilde gördük ki, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet teşkilatı, yargı, içişleri, milli eğitim, hemen hemen bütün devlet kurumları aynı hızla kirlenmiş...

 

Birinciliği ‘yargı’ya vermek gerekir.

 

Tertemiz, bembeyaz olması gereken odur.

 

Yazının Devamını Oku

Temel yanılgı

16 Ağustos 2016
15 Temmuz kanlı darbe girişimi, Türkiye’deki temel yanılgıyı da ortaya çıkardı. Bu, ‘devlet yanılgısı’dır.

On yıllardır özellikle sağ siyasetin devletin nitelikleri konusundaki muhalefeti ve bunun Atatürk cumhuriyetinden ‘rövanş’ almaya kadar varmış olması, temel yanılgının kaynağını oluşturuyor.

 

Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa’daki ifadesiyle ‘demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir’. Bu nitelikler akşamdan sabaha konulmuş nitelikler değildir. İnsanlık tarihinin demokrasi için yüzyıllardır verdiği mücadeleden süzülmüş temel niteliklerdir. Bir devlet ancak bu nitelikleri taşıyorsa demokratik ve çağdaş bir devlettir.  

 

GÜÇLER AYRILIĞI

 

Demokratik sistemde devletin bu niteliklerini koruyabilmesi, güçler ayrılığı ilkesinin hakkıyla uygulanmasına bağlıdır. Demokratik ve laik devlet ancak yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsızlığı üzerinden yükselebilir. Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkesi diğer erklerin ve niteliklerin güvencesini oluşturur.

 

Yazının Devamını Oku

Ne yapmalı?

16 Ağustos 2016
15 Temmuz darbe girişiminde yaşadıklarımız o kadar büyük bir felaketti ki, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ve olmaması gerektiğini bu köşede vurgulamıştım.

Bu saptama, iktidar ve muhalefet liderleri tarafından da yapıldığı gibi, gerektirdiği adımlar da hızla atılmaya başlandı. 

İktidar ve muhalefetin 15 Temmuz’a karşı gösterdiği dayanışma ve sonrasında takındığı tutum Türkiye’nin geleceği açısından umut verici. 15 Temmuz’un gösterdiği en çarpıcı gerçek, uzun yıllar süren uğraşlar sonucunda laik Cumhuriyet ve demokrasi karşıtlarının ele geçirdiği devletin üzerimize çöktüğü...

Millet, bu enkazın altından kalkmayı başardı. Şimdi sıra devleti daha sağlam, daha laik, daha demokratik bir şekilde yeniden inşa etmekte...


Yazının Devamını Oku