Türk askerinin Irak’tan çekilmesini istiyor, “Türkiye ileri gitmesin, uyarıyoruz” diye tehdit ediyor.
Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri varlığının gerekçelerini dün yansıtmıştım. PKK ve DEAŞ’ın Türkiye’ye saldırıları, Türkiye’yi parçalama gayretleri, büyük göç sorunu, tarihi ve hukuki nedenleri saymıştım.
Bugün ‘işgal’ iddiası karşısında ‘meşru savunma hakkı’ üzerinde duracağım.
Bu gerçek bilindiği içindir ki, ABD, Bağdat’ı Türkiye’ye karşı bağırtıyor. Aynı şeyi İngiltere, Fransa ve İran’ın da yaptığı bir diğer gerçek.
ABD ve İngiltere’nin kaygısı tarihten kaynaklanıyor. Türk askerinin Musul’a girmesi halinde bir daha oradan çıkmayacağı kaygısı taşıyorlar. Bu da eskiden olduğu gibi Musul-Kerkük petrolünün paylaşımı planlarından kaynaklanıyor.
PETROL MESELESİ
Petrol meselesinden başlayalım...
Eski genelkurmay başkanları Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, Necdet Özel’le dün konuştum. Davet henüz ellerine ulaşmamış ama komisyona geleceklerini söylediler. Hilmi Paşa biletini şimdiden aldığını da söyledi.
İlker Başbuğ Paşa’nın avukatı İlkay Sezer de henüz davetin gelmediğini belirtti. İlker Paşa ve Işık Koşaner Paşa’nın da devlet anlayışları gereği daveti kabul edeceklerini sanıyorum.
Ülkenin içinden geçtiği zorlu süreci aşması için bir katkıları olacaksa elbette esirgemeyeceklerdir.
Başbakan Binali Yıldırım’ın önerimizi Meclis’e getireceğiz yanıtıyla süreç başlamış oldu.
Sürecin ilk aşaması Başbakan Binali Yıldırım’ın, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmesi olacak. Bahçeli’nin sözlerinden sonra hemen harekete geçen Başbakan Yıldırım’ın dün muhalefet liderlerinden randevu talep etmesi bekleniyordu. Ancak, eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın cenazesine ve güvenlik toplantısına katılmak için İstanbul’a gitmesi gerektiğinden, randevu talebi sonraya kaldı.
AK Parti, anayasa önerisini Meclis’e ne zaman getireceğine, Yıldırım’ın, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile yapacağı görüşmeler sonrasında belirleyecek.
AK Parti’nin 330’a ulaşmak için eksik olan milletvekili desteğini, CHP’den çok MHP’den beklediği biliniyor. CHP başkanlık sistemine kapıları başından itibaren kapatmış durumda, bu nedenle Başbakan
Yıldırım başkanlık sistemiyle ilgili önerilerini en kısa sürede Meclis’e getireceklerini açıkladı.
Bu hızlı gelişme acaba AK Parti ile MHP arasında başkanlık sistemi konusunda bir uzlaşmaya mı varıldı sorusunu da gündeme getirdi. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök de bu soruyu daha iddialı biçimde dillendirdi ve iki parti arasında gizli bir anlaşma olduğunu ima etti.
Öyle görünüyor ki, başkanlık sistemi tartışması önümüzdeki günlere Türkiye’nin belli başlı gündem konularından birini oluşturacak.
AK PARTİ’NİN HAZIRLIĞI
Onu meta haline dönüştüren, iliğine kadar sömüren, eğitimsiz bırakan, canından bezdiren, intihara sürükleyen, gelişimi engelleyen, kişiliğini, adını yok eden, taciz eden, öldüren erkek egemenliğidir.
İnsanlık tarihinin en büyük sömürüsü erkeğin kadını sömürmesidir.
Bu sorun insanlığın yerleşik yaşam tarihi kadar eskidir.
İki cinsin doğasından gelen fark erkek tarafından kadın aleyhine bir üstünlük gibi kullanılmıştır.
PKK terör örgütü kanlı eylemlerini sürdürüyor.
İki gün önce Ankara’da yakalanan ve kendilerini patlatan iki PKK’lı da, başkenti kana bulama planıyla gelmişlerdi.
PKK kaybettiği şehir savaşlarından sonra kentlerde ve kırsal kesimde terör eylemlerine yöneldi. Son bir yıllık operasyonlarla ağır kayıplar veren terör örgütü, canlı bomba ve bombalı araç yöntemleriyle içeride kaos yaratmaya, Türk güvenlik güçlerini ülke içinde meşgul etmeye, böylece Fırat Kalkanı’nı da olumsuz etkilemeye çalışıyor.
PKK-PYD, kuzeyden ve güneyden koridor açma projesini Fırat Kalkanı operasyonuyla kesen Türkiye’ye karşı hem içeride hem de Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’ta her fırsatta saldırmaya çalışıyor.
Bağdat’ın yaptığı açıklamalar ve BM başvurusu karşısında Başbakan Binali Yıldırım, Türk askeri varlığının Başika’da kalacağını, Irak’ın önce, Türkiye’ye yıllardır Irak topraklarından saldıran PKK’yı etkisiz kılma sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
Başika krizi geçen yıl aralık ayında yeniden alevlenmişti. Türk F-16’sının Rus savaş uçağını düşürmesinden kısa süre sonra Bağdat, Başika’yı gündeme getirmiş ve krize dönüştürmüştü. O gün Rusya’nın yanındaki İran’ın etkisi altında Başika’ya tepki veren Bağdat, bugün ABD’nin etkisi altında aynı tepkiyi veriyor.
Aralık 2015 Başika krizi ABD’nin de araya girmesiyle, “inisiyatif ve koordinasyon” mutabakatı adı altında, Türkiye’nin bölgeye takviye birlikler göndermeyi durdurması, bir kısım birliğini de Barzani bölgesine çekmesiyle sonuçlanmıştı.
Bugün yaşanan Başika krizinin Musul operasyonu öncesinde patlak vermesinin nedeni, ABD’nin Musul’u Irak merkezi güçleriyle DAEŞ’ten temizleyeceğine inanmış olması. Bağdat’ın Şii yönetimi, Türkiye’nin Başika’da eğittiği yerel güçlerin Sünni olduğu gerekçesiyle operasyona katılmasını istemiyor. Türkiye’nin eğittiği güçler ise Şii ağırlıkla Irak ordusunun komutası altına girmeyi reddediyor ve Musullu olduklarını, oluşturdukları askeri güçle Musul’un kurtarılmasında aktif olacaklarını savunuyorlar.