İSMİNİ bilmediğim ve zaten izlemeyeceğim bir dizi.
Kızları bir odaya kapatmışlar, fahişelik yapmaları için ikna ediyorlar güya. Bu işi yapan, yani dizide “fahişelikten mamalığa” geçen bir karaktere verilen isim “Nur Serter” Gerçek hayatta kaç “ Nur Serter” tanıdınız siz bilmiyorum ya da bu isim ama benim tanıdığım tek Nur Serter, bir kadın akademisyen ve siyasetçi. Meclis’te görev yapan bütün kadın vekillerimizin özellikle kadın ve çocuklara yönelik çalışmalarını, bu çalışmaların medyadaki yansımasını önemseyen bir yazar olarak Sayın Nur Serter’in isminin geçtiği bu haber özellikle dikkatimi çekti. Güzel bir haber okumak umuduyla hızla göz attığım satırlar bir anda beni dehşete düşürdü. Özetle: Bir televizyon kanalında yayınlanmaya başlanan bu dizide kasıtlı olarak kurgulandığı düşünülen küçük düşürücü sıfat nedeniyle milletvekili Nur Serter kanala ihtarname çekmiş ve hukuki süreç başlatacakmış. Kadın olarak ruhsal dengeyi koruyarak yaşamanın zaten zor olduğu bu memlekette bir kadını yok etmek, aşağılamak hatta coğrafyadan silmek çok kolaydır. En basit ve düzeysiz şekliyle “ fahişe ” denir. Hatta acıdır ki bu kelimeyi kadınlar da kullanırlar hem cinsleri için en ağırından bel altı vurmak isterlerse. Belki de bu yüzden görüşleri beğenilmeyen bir kadına ya da bir kadın siyasetçiye, harika bir yaratıcılıkla, düşünmesini sağlayacak parlak eleştiriler ya da göndermeler yapmak yerine, son derece seviyesiz ve ahlaktan yoksun bir şekilde alenen küfrediliyor, güya aşağılanıyor. İhtarname üzerine kanal yönetimi ismin geçtiği yerleri daha da komik bir şekilde bip’leyerek vereceğini duyuruyor. Bir kaç yıl öncesine gittim. CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter’le yolum ve ilk karşılaşmam tuhaftır elimdeki paketlerin düşüp ortalığa saçılması ve benim şaşkın, yolun ortasında dağılan bu paketleri telaşla toplamaya çalışmamla kesişmişti. Bir yandan caddenin ortasında trafiği tıkamaktan duyduğum mahcubiyet, bir yandan dağılan eşyalar. Aksilik bu ya, bir yandan düşürdüklerimi toplarken diğer yandan omzumdan yana kayan çantamdan yere düşen özel eşyalar. Özetle; bir Ferzane klasiği. O halde , aracına binmek üzere olan kadın, o tanıdık, sıcak ve güler yüzlü insan, yoldan geçen bir yabancı gibi başını çevirip gitmek yerine, bir dost gibi uzatmıştı elini telaşıma. Kendisi bunu hatırlamasa da bir kadının başka bir kadının halinden anlaması, bu oldukça önemsiz, sıradan görünen, dikkatsizlikle oluşan sıkıntımı önemseyip, hafifletmeye çalışması beni etkilemişti. Bugün bu kadın siyasetçinin açıkça bu şekilde kişilik haklarına yapılan saldırı bana o gün dağılan paketleri hatırlattı. O paketlere bakıp müstehzi bir bakışla yanımdan öylece geçenler, trafiği kilitleyen sakarlığımdan duyduğum mahcubiyeti ve telaşı hisseden, yaşadığım o birkaç dakikalık sıkıntımın farkında olan biri vardı. Tıpkı bugün kimine göre gereksiz bir alınganlık, kimine göre bir dizinin ucuz reklamı, kimine göre ise aleni ahlaksızlıkla küçük düşürülmeye çalışılan bir kadının toplumda hissedebileceği yaralanmayı içinde hisseden birçokları gibi. Bana göre de bir kadına yapılabilecek en seviyesiz saldırı. Hangi akla hizmet, hangi amaç ve cüretle bu şekilde aşağılama hakkını kendinde görmüş yapımcı bilmem ama kendince var olduğunu düşündüğü nedenlerle nefret ettiği şeye dönüşeli çok olmuş, farkında değil belli ki. Yine de ne iyi olur o zeka yoksunu göndermeyi yapanların şu satırlar üzerinde düşünmesi ve bu kelimenin gerçek anlamından haberdar olması: Kimse lekesiz değil doğrusu... Peki ama kim bunun asıl suçlusu? Para-menfaat için günah işleyen mi yoksa günah için para ödeyen mi ?