BU hafta, Barış ve Demokrasi Partisi eş başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş’ı dinledik.
Bir grup gazeteci ve köşe yazarının katıldığı toplantıda anayasa paketinden, açılımla ilgili hayal kırıklığına kadar birçok konu ele alındı. Şiddetin tırmanışa geçişi de konuşuldu tabii ki. Anayasa değişikliği sırasında hükümete götürdükleri hiçbir önerinin ciddiye alınmamış olması, açılımdan beklentileri sıfırlamış durumda. Selahattin Demirtaş, AKP’ye üç dosya ile gittiklerini anlattı. İki dosyada pakette olmasını istedikleri önerilerin, bir dosyada da yasa düzeyindeki düzenleme taleplerinin bulunduğunu anlattı. “Buna rağmen, Bozdağ iki hafta sonra bir açıklama yaparak, kendilerine bir tane bile önerinin sunulmadığını söyledi. Bu açıkça bize, sizinle yan yana görünmek istemiyoruz demekti.” AKP’nin destek istediğini ama bunun toplumda görülmesini de istemediğini söylüyor eş başkanlar. Madem, iktidar partisi taleplerimizi ve bizi ciddiye almıyor o zaman biz de onun oyununda yer almayız diyorlar. Evet, BDP referandumu boykot etmeyi düşünüyor. Ama kesin değil. Gültan Kışanak, “Bütün iyi niyetimize ve Anayasa değişikliğine katkıda bulunma isteğimize rağmen hâlâ bir şey görmüyorsak, referandumda gerekirse boykot kararı alırız dedik. Ama bunu resmileştirmedik. Hâlâ AKP’den bir şey bekliyoruz” diyor. *** NEDEN boykot? BDP’li eş başkanlar da birçok kişi gibi, eğer yapılacaksa referandumun iki kutup arasında bir seçim haline dönüşmesine karşılar. Ya AKP’lisin ya da Ergenekoncu. Oysa her ikisine de karşı olan ve 12 Eylül Anayasası’nı rafa kaldıracak yeni demokratik bir anayasa isteyen bir kesim de var Türkiye’de. Onlar, aynı gerekçeleri paylaşmasalar da CHP ile aynı safa düşecekler. BDP, bir üçüncü seçenek ortaya koymak istiyor. Ama bunun siyaseten getirisi ne olabilir? Bu sorunun yanıtı muğlak. Boykot sandıkta kendisini ifadelendirebilir mi? Yoksa, dolaylı olarak “evet”i mi öne çıkartır? Parti içindeki tartışmalarda neler söyleniyor bilemiyorum ama BDP, bu konuda kendisini seçmenine bile çok iyi anlatabilmiş değil. Belki de talimatlara güvendikleri için fazla da önemsemiyorlar. *** TALİMATLAR demişken, BDP’nin bu talimat alıp verme zihniyetinden sıyrılıp gerçek bir siyasi parti haline gelmesi sadece kendileri açısından değil, Türkiye sol’u açısından da çok önemli. Gerçekten de AKP’nin açılım adımı bir yere gidemedi. Güneydoğu’da tutuklamalar sürüyor. Yayın organları üzerindeki baskılar artıyor. Gazetecilere, asırlık hapis cezaları verilebiliyor. Terörle mücadele yasası, muhalefetin üzerine kâbus gibi çökmüş durumda. Batı’da Ergenekon, doğuda KCK operasyonları sayesinde muhalefet yelpazesi alabildiğine daraltıldı. Önümüzdeki hafta Diyarbakır’dan başlayarak bazı bölgelerde barış yürüyüşü yapacak BDP. Çünkü şiddet tırmanıyor. Kışanak, “Dağlarda güvercin uçuracak ve silahların susmasını isteyeceğiz” diyor. Bu tırmanışın sebebi ne? Kışanak, “Bizim tek gündemimiz Anayasa değil. Doğu’da tansiyon yükseliyor. Sınıra yığınak yapılıyor. Her baharda yapılır ama bu yıl farklı. AKP’ye adım attırmaya çalışıyoruz. Şiddeti kontrol için” diyor. BDP, taleplerine kulak verilmesini istiyor. Sevmeyeni kadar seveni de çok olan bir partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde muhatapsız kalması sorunları derinleştiriyor.