Bir hayalin peşinde Ege Adaları’nı aştıktan sonra İyon Denizi’ni geçip Adriyatik’e...

BUGÜN seçim var.

Haberin Devamı

Hayallerimiz için en uygun kişiye oy atacağız...

Bu tamam.

Ama bir de bireysel seçimlerimiz, hayallerimiz yok mu?

Bu pazar işte kendi hayalimi nasıl gerçekleştirdiğimi anlatıyorum. Uzak denizlerin hayali. Birkaç bölümlük bir dizi halinde aktaracağım.

Öyle ya, bu dünyaya geldiğimize göre herkesin bir hayali olmalı...

30 yıllık denizciyim. Fırsatını bulup da denize her çıkışımda... Daha yelkenleri ilk açışımda, hep bir hayalim vardı...

Uzak denizler... Bilinmeyen rotalar. Haritaların üzerinde hayal kurmak.

Önce yaşayan efsane dünya gezgini Alim Sür’ün “Hayallere Yelken Açmak” kitabı.

Sonra büyük denizci Osman Atasoy’dan “Uzaklar”...

Ve sonra bir gün...

Sadun Boro’nun “Kısmet’in Dümen Suyunda” kitabını okuyunca, o hayalim realize oldu.

Efsane denizcimiz Sadun Abi’nin tedrisatından geçmiş bir denizci olarak...

Haberin Devamı

Onun Marmaris’ten Adriyatik’e yaptığı rotayı okudum. Ve kitabı kapattığımda onun her defasında omzumu tutarak söylediği o söz yine kulaklarımda çınladı: “Çekirge, artık uzak denizlerin zamanı geldi. Hadi uç bakalım, yoksa kanatlarını yolarım...”

Uç bakalım ama nasıl?

Çalışıyoruz. Yoğunuz. İşi gücü nasıl bırakıp denizlere açılacağız?

Her şerde bir hayır vardır derler ya...

Pandemi de benim için öyle oldu.

Sınırlar, şehirler, işyerleri ve sokaklar kapanmıştı.

Dünya online haldeydi.

Sokakların yerini fiber kablolar, online bulutlar almıştı.

Ofisler tablete dönüşmüştü. Ve gazetemiz de bu kararlara uyunca bende şimşek çaktı.

Herkes “home ofis” çalışıyordu. Ben de “boat ofis” çalışacaktım.

Tamam uçaklar uçmuyor. Yollar kapalı... Peki ya denizler?

Madem en az temas... Madem maske ve mesafe...

İşte fırsat...  Karada pandemi varsa denizlere çekilelim.

Peki Yunanistan’a nasıl geçeceğiz?

Sonra Adriyatik.

Pandeminin ilk dönemi bu sorularla geçti. Ama içimdeki heyecan daha da büyümüştü.

Bir yolu olmalıydı.

Sonunda Marmaris Özel Denizcilik Kursu sahibi arkadaşım Kenan Özdemir bir sohbet sırasında hatırlattı: “Fatih, gemi adamı belgesiyle gidebilirsiniz...”

Hadi yaaa... Nasıl aklımıza gelmedi. Önce Ela kursa yazıldı. Sonra 45 gün harika bir kurs dönemi. Yoğun çalışma. Bildiğimiz konular ama bilimsel tekrarı harika oluyor.

Haberin Devamı

2 buçuk ay sonra “denizci pasaportlarımız” gelmişti.

Aslında bütün denizleri ve hayatı birlikte paylaştığımız Ela Yılmaz, benden daha önce almıştı pasaportu.

Ve tabii kedimiz Sea’ye de bir pasaport. Aşı karneleri. Sea, teknenin asli miçosu. 

Bir hayalin peşinde Ege Adaları’nı aştıktan sonra İyon Denizi’ni geçip Adriyatik’e...

YUNAN SAHİL GÜVENLİK TÜRK BAYRAĞINI GÖRÜNCE ŞAŞIRDI

Pandeminin ikinci dönemi daha da keskindi. Mücadele yoğundu. Havaalanları neredeyse kapanmıştı.

Rodos’taki acente Figen’e sorduk:

“Gelebilir miyiz?”

- 24 saatlik aşı testleri ve aşı kartı ile gelin ama bana 12 saat önce belgeleri gönderin...

Ela bütün evrakları ve yazışmaları kısa sürede bitirdi. (Ela aşırı disipliniyle, bütün jurnalleri tutuyor, liman bağlantılarını, polis işlerini, ada konaklamalarını ve en önemlisi demir atma-alma işlemlerini yapıyordu. Motorda impeler değiştirdiği bile oldu.)

Haberin Devamı

2021 yılının temmuz ayında Rodos’a doğru dümen tuttuk.

Hava 20-25 Knot esiyor. Rüzgâr tam istediğimiz gibi apaz-geniş apaz (teknenin 90 derece yanından ve 120 derece kıçından) alıyoruz...

Güzel bir başlangıç. Denizlerde kimseler yok. Uzaktan bir iki dev şilep geçiyor.

Yunan sularına girdiğimizde Yunan bayrağını çekiyoruz. Az sonra bir Yunan sahil güvenlik botu bize yaklaşıyor. Sanıyorum onlar da Türk bayraklı tekneyi görünce şaşkın. Çevremizde bir tur atıyor. Sonra uzaktan takibe geçiyor.

Güzel bir yelken seyriyle Rodos’a varıyoruz. Figen giriş işlemlerini yapıyor. 1 hafta Rodos gezisi. Rodos’u pandemi rahatlığında yaşadık diyebilirim.

Sonraki rota Lindos, Halki ve oradan Orta Ege’ye doğru açılacağız... Lindos muhteşem bir koy. Harika bir kasaba. 7-8 saatlik bir seyirle Halki Adası’na varıyoruz. Bu küçük sakin adayı hep sevmişimdir. Maria’nın yaptığı harika mezeler...

Keyifliyiz.

Haberin Devamı

Birkaç gün sonra Halki’den Orta Ege’ye doğru açılmak üzere demir alıyoruz.

Ama ne mümkün...

Öylesine sert bir hava karşılıyor ki bizi.

Tam kafadan 30-40 Knot civarı esiyor. Oysa hava durumunda böyle bir şey yoktu.

Denizle inatlaşmayı hiç sevmem. Zaten bir yere de yetişmiyoruz. Madem bu şekilde gidersek rüzgârı hep kafadan alacağız... O zaman denizcilerin “saçak altı” dediği yöntemle, kıyılardan kuzeye doğru tırmanalım. Sonra rüzgârı apaz ya da geniş apaz alıp aşağı doğru ineriz...

Hemen bir alternatif rota yapıyoruz. Ve Tilos, Nisiros ve Kos’u Bodrum açıklarından 67 mil geçerek Leros’un Lakki Limanı’nı varıyoruz...

Lakki Marina’nın (Evros) müdürü “Neredesiniz, nasıl gelebildiniz?” diye hayretle karşılıyor.

Haberin Devamı

Anlıyoruz ki Türkler gelmeyince o adalar bomboş. Esnaf zararda. O nedenle Türk bayrağını görünce çok seviniyorlar.

Kısa bir süre orada kaldıktan sonra, kumanya tamamlıyoruz, kuzeydeki Lipsi, Arki ve ardından güneye doğru tekrar rota tutuyoruz.

Bir hayalin peşinde Ege Adaları’nı aştıktan sonra İyon Denizi’ni geçip Adriyatik’e...

(DEVAMI GELECEK PAZAR)

- Gece zifiri boşluğa yelken açmak.

- Eyvah, Atina’da cüzdan yok.

- Aaaa bir Türk bayrağı. Kıvanç Demirel kaptanın sürprizi.

Yazarın Tüm Yazıları