Bu kafayla mı Ortadoğu’nun lideri olacağız!

LÜBNAN’ın eski Başbakanı Hariri’nin ölümü Türkiye’de yeterince anlaşılamadı. Hariri yıllar önce de bu köşeye konuk oldu.

Kendisini örnek başbakan olarak yazmıştım. Defalarca gidip, uzun sürelerle kaldığım Lübnan’da Hariri’nin ‘muhteşem’ kişiliğini yakından görme şansım olmuştu. Lübnan asıllı bir Amerikalı olan Hariri, iç savaş sonrası ülkesine gelmiş, cebinden 2 milyar dolar harcayarak savaşın izlerini silmeye çalışmış, ülkesinde barış ve huzuru sağlamıştı. İmkansızı başarmış, Ortadoğu’nun çıbanbaşlarından birini tedavi etmişti. Bu yüzden de çok seviliyordu. Hem etnik, hem de dini bir karmaşa olan Lübnan’ın ‘Tito’su gibiydi. Öldürülmesinin ardından Suriye suçlanıyor.

Ben kendi adıma Suriye’nin böyle bir şey yapmayacak kadar bilinçli olduğunu düşünüyorum. Sanki bu iş Suriye’nin üzerine yıkılmak ve Ortadoğu’da yeni bir ‘sorunlu nokta’ yaratılmak isteniyor. Gerçeğin ne olduğunu belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Ancak bana ‘garip’ gelen Türkiye’nin tepkisizliği.

Üç satırlık bir başsağlığı ve üzüntü ifadesinden başka hiçbir şey yapılmıyor.

Ortadoğu’da liderliğe soyunan bir ülkenin bu kadar ‘tepkisiz’ olması ve konuyu yorumlamakta aciz kalması anlaşılır gibi değil. Tabii hepsinden vahim olanı, Türkiye’nin son zamanlarda ortaya koyduğu ‘ProArap’ politikanın hiçbir işe yaramadığının hálá anlaşılmamış olması. Araplardan daha Arapçı bir tavır içindeyiz ama Arap ülkeleri ile ilişkilerimiz hálá son derece kötü. Üstelik de iyi olsa ‘kaç yazacak’ kimse hesaplamıyor.

Araplar ABD’ye ‘yaltaklanma’ yarışında, biz Araplar adına ABD’ye kafa tutuyoruz.

17 Aralık’tan bu yana AB ile ilişkiler ‘derin dondurucu’da.

ABD’de Türkiye giderek ‘güvenilmez’ müttefik pozisyonuna düşüyor. Hükümet ise olan bitenin farkında bile değil.

Ne zaman olacaklar bilemiyorum ama biraz geç olacağı kesin.

Bütün Türkiye teşvik kapsamına alınsın

BEN
bugüne kadar bugünkü hükümet gibisini görmedim. Nehirleri aşıyorlar, dere geçerken tökezliyorlar. Ülkede pek çok iş iyi giderken ve bunu başarı ile sürdürürken, gereksiz inatlaşmalar yüzünden dengeleri bozuyorlar.

Şimdi yine IMF ile gereksiz bir inatlaşma. Hükümet 49 ili teşvik kapsamına almak istiyor, IMF karşı çıkıyor, hükümet ipleri geriyor. Allah aşkına birisi söylesin bana, bu kadar fazla il teşvik kapsamına alınacak da ne olacak?

Buralara yatırım mı yağacak. Yağmayacağını herkes biliyor. Ama siyasi gösteri uğruna sayı artırılıyor. 49 ile teşvik demek, aslında kimseyi gerçek anlamda teşvik etmemek demek. Hükümetin başlangıçtaki planını da biliyorum.

Her bölgede ‘merkez’ iller seçip buraları teşvikle güçlendirmek, bu illeri çevrelerinin lokomotifi yapmak istiyorlardı.

Çok da doğru ve tutarlı bir plandı.

Ama sonrasında ‘her ile bir havaalanı’ projesi gibi, ‘her ile teşvik’ noktasına gelindi.

Olmayacak bir işe soyunuldu. Ve olmayacak iş için ekonominin dengeleri ile oynanıyor. Şuursuzca, anlamsızca bir iş.

Yazık.

Kıvrıkoğlu: Kürt liderler ABD’den cesaret aldı

BARZANİ ve Talabani’nin Türkiye’ye karşı değişen tavrı üzerine yazdığım yazıdan sonra önce Genelkurmay Başkanlığı ‘sert’ bir açıklama yaptı. Önceki gün de Eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu nazik bir mektup gönderdi.

Kıvrıkoğlu mektubunu ‘inci gibi’ bir el yazısıyla yazmış. İlgili bölümünü aktarıyorum:

‘Sayın Altaylı, gerek Güneydoğu’da, gerekse Kuzey Irak’ta görevlendirilen komutanlar bu görev için en uygun olanlar arasından seçilir. Kendilerinin daha önce bu tür görevlerde tecrübe ve başarı kazanmış olmaları, bölgeyi iyi tanımaları, konuların uzmanı ve liderlik özelliklerine sahip olmaları özellikle aranan nitelikler arasındadır. Bölgede pek çok defa görev yapmış bu komutanlar etkinliklerini her seferinde ispat etmiş ve Genelkurmay Başkanlığı’nca madalya ve nişanlarla taltif edilmişlerdir.

Kuzey Irak’ta görev yapan subay ve astsubaylar belli sürelerde rotasyona tabi olarak görevlerini yerine getirirler. ‘Kuzey Irak’taki uzman subayların yerine Barzani’ye parti lideri muamelesi yapan acemiler geldi’ iddianızı ağır bir suçlama ve gerçekleri yansıtmayan bir ifade olarak kabul ediyorum.

Bu iddianızda
‘Yanılmıyorsam Kıvrıkoğlu döneminde bölgeye etkisiz rütbeli komutanlar atandı’ diyerek bir bakıma şahsımı da suçluyorsunuz.

Şimdi size sormak istiyorum;

Bu rütbeli komutanları iyi tanıyor musunuz, görevleri sırasında etkinliklerini değerlendirecek kadar yakınlarında bulundunuz mu? Yoksa size bu bilgileri aktaran ve kendi yetenekleri irdelenmesi gereken birileri adına mı onları suçluyorsunuz?

Sayın Altaylı, Barzani’nin Türkiye’ye posta koyması (sizin ifadenizle), Irak’ın işgali öncesi ABD’nin Kürt liderlerle yakın işbirliğine girmesi ve bundan cesaret almaları ile başlamıştır. Bu olayda başka sebep aramak yanlıştır ve görevlerini başarı ile ifa etmiş kahraman ve fedakar Türk subaylarını suçlamak büyük bir haksızlık olmuştur.

En iyi dileklerimi sunar, başarılar dilerim.’


NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

40 yıllık kazanılan saygınlığı bir günde yok etmediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları