Ergani’den BM’ye eğitimli bir Kürt kızı: Güleser

GÜLESER 23 yaşında.

Hayatında ilk kez yurtdışına çıkıyor.

Haberin Devamı

Biraz tedirgin...

Hakkı var, ne de olsa Turkcell’in 10. yılını dolduran Kardelenler projesi kapsamında Birleşmiş Milletler’de bir konuşma yapacak.

BM Genel Sekreter Yardımcısı Rachel Mayanja ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın açış konuşmasını yaptığı salon tıka basa dolu.

Kardelenler BM’de örnek proje seçilmiş.

Kadına karşı uygulanan ayrımcı politikalar kıyasıya eleştiriliyor.

Güleser söze kendi hikâyesini anlatarak başlıyor.

* * *

O bir Kardelen.

Sekiz çocuklu Çetin ailesinin dördüncü çocuğu.

Babasını on yıl önce kaybetmiş.

Ardından annesi evi terk etmiş.

Çocukken hep Diyarbakır Ergani’de köylerinin önünden akan nehri aşıp karşı köydeki okula gitmeyi hayal edermiş.

Ama yoksulluk ve yoksunluk onu ve kardeşlerini epey zorlamış.

* * *

Oysa şimdi okyanusları aşıp geldiği BM’de konuşmacı...

Kardelen projesinin hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor.

“Ekonomik durumumuz iyi değil. Okumak, ben ve yedi kardeşim için tek kurtuluş yolu. En büyük abim dışında hepimiz okuduk. O okuyamadı çünkü evin sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyordu. İki ablam ve bir abim şu anda öğretmen. Küçük kardeşlerim tıp okumak istiyor. Bense yedi yıl boyunca aldığım Kardelen bursu sayesinde ODTÜ’de okuyorum. Kardelen projesi olmasa ne ben, ne de kardeşlerim okuyabilirdik. Okumak onurlu ve insanca bir yaşamın tek yolu benim için...”

* * *

Sadece Güleser için mi?

Elbette hayır.

Turkcell, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte her yıl 10 bin burs veriyor.

Milliyet’in “Baba beni okula gönder”, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Haydi kızlar okula” kampanyasını da eklediğinizde bugüne kadar yaklaşık 40 bin kız çocuğu bu kampanyalar sayesinde okula gitme imkânına kavuşmuş.

Fakat hâlâ maddi imkânsızlıklar yüzünden okula gidemeyen 450 bin kız çocuğu var.

Yani yol uzun...

* * *

Sadece uzun olsa iyi, bir de ideolojik engebeler var.

Bir yanda “kız çocuklarının okuması” gibi alabildiğine masum bir projeyi kendi politik ajandası için kullanmak isteyenler, diğer yanda “Bu bir Türkleştirme projesidir” diye karşı çıkanlar.

“Kızım eğitimle asimile olacağına okumasın daha iyi” diyen kadınlar bile var.

E tabii Çağdaş Yaşam’ın bir ara uyguladığı aşırı ideolojik burs politikasını da unutmamak gerek.

Etki-tepki prensibi.

Bir tarafın aşırılığı diğer tarafın aşırılığını besliyor.

Oysa Güleser BM’de “eğitimli bir Kürt kızı olarak Türkiye’yi temsil ediyor”.

* * *

Peki, bir kimlik bölünmesi ya da asimilasyon duygusu yaşıyor mu?

“Hayır” dedi, eğitim Kürt kimliğini bırakın asimile etmeyi çok daha güçlü hale getirmiş. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan da hiçbir şikâyeti yok.

“Kürt olmak elbette kimliğimin özü. Ama neden çokkültürlü olmak varken tek bir kimliğe saplanıp kalalım...”

Samimi olmak gerekirse yaptığımız uzun sohbet sırasında beni epey şaşırttı.

Mesela “Feminist misin?” dedim.

“Kadına karşı uygulanan ayrımcı politikalarla mücadele edilmesi gerektiğine inanıyorum ama feminist değilim, çünkü bu her şeyden önce bir insanlık sorunu.

Sadece kadınlar değil erkekler de bu çarpık düzenin kurbanı. Onların bu şekilde yetişmesinde annelerinin hiç mi rolü yok?” cevabını verdi.

Güleser, eğitim yoluyla Kürt kızlarının asimile edileceğine inanan iki tarafa da en iyi cevap.

Hayali diplomat olmak. Eminim olacak.

Çünkü o eğitimli bir Kürt kızı olarak köyünün önünden akan nehri de, okyanusları da aştı.

Etkileyici konuşmasından sonra BM’den 3 ay staj teklifi aldı.

Konuşmasını tüm kadınların “daha güzel, daha özgür ve daha mutlu olduğu bir dünya düşüyle” tamamladı.

Kürt ya da Türk fark etmez, o bir Kardelen, düşünü hafife almayın derim.

Yazarın Tüm Yazıları