O bir gastronomi diplomatı

BİR ülkenin mutfak kültürü, aslında onun dünyaya açılan en sıcak, en samimi ve en lezzetli yüzü... İşte Gökmen Sözen, yıllardır Türkiye’nin gastronomi sahnesini dünyaya tanıtma misyonuyla hareket eden isimlerden biri. Ama sıradan bir gastronomi figürü değil... Onu, bir gastronomi diplomatı, hatta belki de bir mutfak stratejisti olarak tanımlamak daha doğru...

Haberin Devamı

Türkiye’nin fine dining (yaratıcı, iyi yemek) sahnesiyle dünya gastronomisi arasında bir köprü kuran Gastromasa... Bundan on yıl önce Gökmen Sözen, “Bu ülkeye dünya şeflerini getirirsem neler olur?” diye sorduğunda, kimse bu denli büyük bir yankı yaratacağını tahmin etmiyordu. Ancak o, bu işin sadece bir kongre organizasyonu olmadığını biliyordu. Bir hikâye yazmaya karar verdi.

Gastromasa sadece İstanbul’un değil, Londra’nın da ev sahipliği yapacağı uluslararası bir gastronomi zirvesine dönüştü. Dünyanın en önemli şeflerini, gastronomi yazarlarını, yatırımcılarını ağırlayan bu etkinlik, Türkiye’yi bir mutfak destinasyonu olarak konumlandırdı.

Ve evet, bu yıldızlar geçidi sadece restoran sahiplerini değil, aynı zamanda Michelin ve Gault&Millau gibi devleri de cezbetti.

Haberin Devamı

Türkiye, Michelin yıldızlarına yeni yeni alışırken, Gökmen Sözen bir adım daha ileri giderek Gault&Millau’yu da ülkeye taşıdı. Fransa kökenli bu rehber, lezzeti sadece tabaktaki yemekle değil, ağırlama sanatıyla da ölçen bir sistem. Restoranları, fine dining’den sokak lezzetlerine kadar geniş bir perspektifle değerlendiriyor.

Ve şimdi... Antalya, İzmir, İstanbul, Gaziantep gibi gastronomik potansiyeli yüksek şehirler, Gault&Millau’nun sarı sayfalarında kendine yer bulacak. Peki, bu ne anlama geliyor? Şu: Türkiye artık sadece kebapla, dönerle anılan bir mutfak olmaktan çıkıp, fine dining sahnesinde de iddialı olduğunu gösteriyor.

İşte en kritik soru: Türkiye’nin gastronomik haritası güçlü mü? Sözen’in cevabı net:  “Evet ama eksiklerimiz var.”

Geleneksel mutfağımızın zenginliği tartışılmaz. Ancak, 85 milyonluk bir ülkede yalnızca birkaç fine dining restoranın olması düşündürücü. Dünyada İtalyan, Fransız, Japon mutfakları bu kadar yaygınken, Türk mutfağı neden sadece döner ve kebapla biliniyor?

Yatırımcıları, genç şefleri, yerel üreticileri uluslararası arenaya taşımak, Türk mutfağını global bir marka haline getirmek gerekir. Ve bunu yaparken, sadece lezzet üzerinden değil, bir kültür stratejisiyle ilerlemek de lazım.

Haberin Devamı

O bir gastronomi diplomatı

 

 

Gökmen alkışı hak ediyor

 

BUGÜN dünya turizminde gastronomi, başlı başına bir destinasyon yaratma unsuru. Fransa, İtalya, İspanya, Japonya... Hepsi mutfaklarını birer kültürel miras olarak konumlandırmış ülkeler. Türkiye’nin de bu alanda güçlü bir oyuncu olması için yalnızca mutfağını değil, hikâyesini de anlatması gerekiyor.

Galiba Gökmen Sözen’i başaralı yapan da bu... Uluslararası etkinlikler, gastronomi fuarları, şehir festivalleri... Hatta en yeni projesi; Salon du Chocolat...

Evet, Paris’in meşhur çikolata festivali artık Türkiye’de de düzenlenecek.

Bu tür etkinlikler, gastronomi turizmini besleyen en önemli unsurlar. Yatırımcılar, şefler, yazarlar, meraklı gezginler... Hepsi için yeni bir keşif alanı yaratmak...

Haberin Devamı

Gastromasa, Gault&Millau, uluslararası şef işbirlikleri...

Bugün Londra’da, yarın belki Tokyo’da ya da New York’ta... Ama değişmeyen bir şey var. Türkiye mutfağı artık sahnede.

O yüzden Gökmen’i alkışı hak ediyor.

 

 

İşte Antalya notlarım

 

FSUMMIT’te yatırımcılar, otelciler, şefler, turizmciler, gazeteciler vardı.

İşte benim aldığım notlar:

* Antalya şu anda Avrupa’nın en büyük turizm şehirlerinden biri. Ama hala sezon mayıs-kasım arasına sıkışmış durumda. Kış geldiğinde otellerin doluluk oranı yüzde 20’lere düşüyor.

* Antalya’nın büyük kongre merkezi altyapısı var. O zaman daha fazla uluslararası etkinlik neden olmasın?

* Belek golf sahalarıyla ünlü ama sadece golf yetmez.

Haberin Devamı

* Futbol, bisiklet, maraton, kış kamp turizmi için büyük potansiyel var.

* Avrupa kulüpleri buraya kamp yapmaya geliyor ama bu yetmez, daha büyük organizasyonlar şart.

* Michelin yıldızları gelmeye başladı, şimdi sıra Gault & Millau’da.

* İnsanlar artık yemek yemek için seyahat ediyor. Antalya’nın bu trendi kaçırmaması lazım.

* Dünya wellness turizmi trilyon dolarlık bir pazar. Antalya termal otelleri, detoks kampları, yoga festivalleri için biçilmiş kaftan. Avrupa’da insanlar sağlıklı yaşam için seyahat ediyor, biz bu fırsatı neden değerlendirmiyoruz?

* Antalya Film Festivali gibi organizasyonlar daha da güçlenmeli. Kültür ve sanat, turizmin en önemli tamamlayıcısı. Uluslararası tiyatro, müzik ve sanat festivalleri neden daha fazla olmasın?

Haberin Devamı

* Türkiye artık “ucuz tatil ülkesi” değil, gastronomi, kültür ve doğa destinasyonu olarak pazarlanmalı.

* İstanbul dışında diğer şehirler de plana dahil edilmeli. Gaziantep, Mardin, İzmir, Balıkesir, Aydın gibi şehirler de turizmde öne çıkmalı.

* İstanbul bir dünya gastronomi merkezi olmalı. Gastromasa gibi etkinlikler, Gault&Millau ve Michelin rehberleri bu konuda önemli adımlar attı ama daha fazla uluslararası yatırım ve tanıtım yapılmalı.

* Dijital turizm iletişimi güçlendirilmeli. YouTube, belgeseller, influencer’lar, büyük medya işbirlikleri ile Türkiye’nin turizm potansiyeli daha iyi anlatılmalı.

* Turizm artık sadece deniz tatili satmak değil, deneyim sunmak demek.

Yazarın Tüm Yazıları