Paylaş
CSKA son derece geniş kadrolu ve evinde çok iyi hücum edebilen bir takım. Oktay Mahmuti muhakkak kazanmak zorunda oldukları bu maç için planını, CSKA'nın sistemli hücum organizasyonunu bozmak üzerine kurmuştu. Bunda da tüm maç boyu başarılı oldu.
Kendi evinde ortalama 85'lere çıkan Rus takımını 66 sayıda tuttuk. Ama gel gör ki, hücum edemedik. Oysa, iyi başladığımız ve öne fırladığımız karşılaşmada işler bizim açımızdan iyi gidiyordu. Ama hesapta olmayan 12 top kaybı, boş şutların kaçırılması ve takımımızdaki Türk oyuncuların sadece 1 sayı atması bize faturayı pahalıya getirdi.
Ben Efes'i bu grubun finalini oynadığı için kutlamak istiyorum. Ama, elimize gelen fırsatı teptiğimiz için de hayıflanıyorum.
Şanssızdık ama...
Şimdi düşünün... Dün Golemac'ın yerine biraz daha basketbolcuya benzer bir oyuncu olsaydı, böyle mücadele eden Efes, çoktan Barcelona yolunu tutmuştu. Ama Golemac, biz 6 sayı öndeyken oyuna girdi, yaptığı hatalarla rakibin maça ortak olmasını sağladı. İkinci bölümde tam biz maça ortak olduk derken, bu kez de abuk subuk atışlar ile bütün dengemizi ve moralimizi alt üst etti. Bu noktaya büyük emek verip gelen ve dün de iyi mücadele eden Efes, Final-Four'u elinden kaçırdıysa, iyi bir 4 numaraya sahip olamamanın acısını çekmiş demektir. Gerçekten sahada yürekleri ile savaşıp, Efes'li gençlere yazık oldu.
Bu arada kiritik bölümde Marcus Brown'ın sakatlanıp çıkması da, Efes'in ayrı bir şanssızlığıydı. Ayrıca hakemlerin de CSKA'ya evsahibi olma avantajını iyi kullandırdıklarını da hemen söyleyelim. Ama bunların hiçbiri mazeret değil. Golemac gibi bir yabancın varsa, her türlü sürprize açık olman gerek.
Paylaş