Paylaş
Sözüm “Mask Müzesi” üstüne olacaktı da Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’ın girişimiyle Alsancak’ın güzelim dar sokaklarından birinde açılmış o müzeyi dolaşırken aklıma düşüverdi, dilimizin artık maskeleyeceğimiz kadar açık gerçeği.
Ne “mask” dilimizin sözü, ne “maske”. Hele “müze” hiç değil!
Oysa açıvermişiz bir “sergi” yeri; içine koymuşuz geleneğimizle, geçmiş yaşantımızla hiç ilgisi olmayan Afrika’dan, Çin’den, Avrupa’dan çıkıvermiş o “suret”leri, demişiz adına “Mask Müzesi”.
Ya başka ne diyecektik ki! Uydursak da bulamayız ki!
***
Nereden nereye!
Sıyırıverin örtüsünü, karşınıza bir hayalet gibi Latince çıkıverirmiş: “mascus” ya da “masca”. Romalıların “hayalet” dedikleri.
Çaresizlik Türkçe’de değil ya sadece. İngiliz “mask” deyip yakıştırmış, Fransız “masqué - maske” deyip biraz inceltmiş, İtalyan “maschera” ile cilve yapmış sanki, İspanyol “máscara”ya geçip kabalaşmış olmalı.
Arap’ın yaptığı, İberik yarımadasında “Endülüs” çığlıklarıyla yaşadığı günlerde “maskara”yı İspanyolca’dan kapıp diline alıvermek.
Herhalde o “maskara”yı biliyorsunuz, bizde de var!
***
Var da, o “mask” ile “maske” ne oluyor?
Latince’den yola çıkıp dillerine yakıştırdıkları bir sözcüğe yapışıp kalanlar bir yanda, “maskara”sı da varken “mask” ile “maske”sini takınıp gelmiş Türkçe bir yanda. Arap’ın “maskara”sı yetmemiş ola ki, diyeceğimiz her neyse, İngilizce’den en kuru anlamıyla “mask”ı, en oynak anlamları sürükleyip getiren “maske”yi de Fransızca’dan alıp dilimizde eritivermişiz.
Aldıklarımız bizden değilse de, değiştirip çeşitlemede herhalde üstümüze yok.
***
Hiç kuşku yok, uluslararası değerlilik ayarında geri düşmemek adına öncülük etmiş olmakta İzmir, bir Mask Müzesi açmakla.
Yine de düşünüyorum, nedir getirisi Mask Müzesi’nin?
Bir “müze kültürü” var mı bizde?
Dilinde yabancıdan gelmiş sözcükler, müzelerinde yabandan gelmiş ölü değerler bir canlılığın kendisi mi yoksa?
Hele haftaya uzanalım da...
Paylaş