KISA vadeli yabancı sermayenin son dönemdeki yoğun akımına rağmen yerlilerin hálá bu rüzgara kendini kaptırmadığı gözleniyor.
Gördüğümüz kadarıyla yerliler temkinli tutumlarını devam ettiriyorlar. Geçen haftaki akıma rağmen yerlilerin bu rüzgara kapılmaması, en azından Cumhurbaşkanlığı seçimi bitene kadar rüzgara karşı duracaklarının de bizce bir göstergesi. Tabii o zamana kadar dışardan gelen rüzgar durulmazsa.
Dün CNN Türk’te yayınlanan Referans Noktası programında, Eyüp Can ile birlikte konuğumuz Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdürü Kemal Kaya idi. Kaya da, yerlilerin bu temkinli tutumuna dikkat çekerek, 2002 yılında Hazine kağıtlarında yüzde 2 civarında olan yabancı payının şu anda yüzde 16’yı bulduğunu bunun oldukça yüksek bir oran olduğunu söyledi. Kaya yerlilerin dövize olan talebinin devam ettiğini, hálá döviz satmadıklarını da söyledi.
Küresel likidite konusundaki görüşlerini açıklayan Kemal Kaya, ABD ve Avrupa’dan sürpriz beklemediklerini, şu anda gözlerin Japonya’da olduğunu söyledi. Türkiye’nin geçen mayıs ayındaki küresel dalgalanmadan tüm gelişmekte olan ülkelere kıyasla çok daha fazla olumsuz etkilendiğini hatırlatırken, bunun nedenini "yüksek cari açık" olarak belirtti. Kaya, Türkiye’nin içerdeki riskleri çok daha iyi yönetmesi gerektiğini, dalgalanmadan fazla etkilenmemek için bunun şart olduğunu kaydetti.
Yerlilerin özellikle siyasi kriz tehlikesi nedeniyle temkinli durduğunu, yabancıların ise daha çok Türkiye’nin geleceğine yatırım yaptıklarını kaydeden Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdürü, yabancıların seçim sonrasında AB yakınlaşmasının yeniden başlayacağı, reformların yeniden hızlanacağı, özelleştirmenin yeniden ivme kazanacağı varsayımıyla hareket ettiğinin altını çizdi.
Uygulanan ekonomik programdan sapma ihtimali, siyasi riskler, yapısal reformların ertelenmesi veya hiç yapılmaması ihtimallerinin yabancıları da rahatsız edeceğini belirten Kaya, dış gelişmelerin Türkiye’nin kontrolünde olmadığını belirterek, "Kontrolümüzde olan konulara sıkı sıkıya sahip çıkmamız lazım" dedi.
FAZLA LİKİDİTE DİSİPLİNİ BOZDU
ABD Merkez Bankası’nın Greenspan döneminde 17 kez yüzde 0,25 oranında faiz artırdığına dikkat çeken Kaya, Bernanke’nin faiz artışının sonuna gelindiği yönündeki açıklamalarıyla piyasaları rahatlattığını kaydetti.
Japonya Merkez Bankası’nın tedbir için faiz artışına gidebileceğini, faiz artışından dolayı gelişmekte olan ülkeleri etkileyecek bir likidite sıkıntısının çok da mümkün görünmediğini belirten Kaya, "Ancak Japon Yen’i üzerinden yapılan yatırımlar var. Özellikle yen satıp gelişmekte olan piyasalara yatırım yapanlar var. Bunların Türkiye, Brezilya gibi ülkelerde güçlü yatırımları var. Kuvvetlenen bir yen karşılığında bu yatırımlar devam etmeyebilir, çözülebilir endişesi var" dedi.
Bunun böyle olmasını beklentilerin aksine "sağlıklı bir durum olarak" değerlendiren Kaya, gelişmekte olan piyasalara giren aşırı likiditenin bu piyasaların disiplinini bozduğunu ileri sürdü. Kaya,"Burada yatırım yapılmayacak alanlara giriliyor, sürü psikolojisi işliyor. Japonya’nın faiz artırımına bağlı olarak yatırımların bir miktar çözülmesi, daha kaliteli yatırımlara yönelmeyi getirecek. Bu anlamda bir düzeltmenin sağlıklı olacağını düşünüyorum" dedi.
Hızlı giden özelleştirmede yavaşlama hatta geriye dönüş olmasına rağmen, normalde sert tepki vermesi gereken piyasanın bu durumu tolere ettiğini söyledi. Kaya,"Burada hükümete bir nevi kredi veriliyor. AKP tekrar iktidarda kalırsa, özelleştirmede yakalanan momentumun tekrar geri geleceği düşünülüyor" dedi. Kaya, içsel konulardan yaratılacak bir sıkıntı olmadığı takdirde Türkiye’nin olası bir dalgalanmayı geçen yıla kıyasla daha yumuşak geçirebileceğinin altını çizdi. Umarız seçimler çok fazla hata yapılmasına neden olmaz da, daha yumuşak geçeriz.