PİYASALAR aldı başını gidiyor. Nereye gittiğini bildiğini zannetmiyoruz ama, gidiyor...
Bu ‘‘fazla iyi’’ gidiş, piyasada şimdiye kadar olumsuz haberleri gözardı edip, iyiyi satın alma yolunu seçen dealer'dan bazılarını bile tedirgin edecek duruma geldi.
Piyasaların coşmasındaki en büyük neden yabancılar. Geçen cuma günü ve dün, döviz satıp bono alan yabancı foncuların getirdiği döviz miktarı, en az 300 milyon dolar olarak belirtiliyor. Yani piyasaların coşup, doların 1 milyon 375 bin liraya, faizin yüzde 24'e inmesini sağlayan yabancılar oldu. Yabancılar uyarılara rağmen 1 milyon 375 binden dolar satmaya razı oldular. Beklenti ne? Beklenti; hedefin altına inen enflasyon ve enflasyondaki düşüşün devam edip faiz düşüşüne yol açacağı, doların da fazla yükselmeyeceği...
IMF'yle sıkıntı çıkmış, asgari ücret ve emekli maaşları nedeniyle yüklü bir paket yoldaymış, yabancıları ilgilendirmiyor, almaya devam ediyorlar. Merkez Bankası Başkanı uyarıyor, popülist kararlara, yüksek ücret zamlarına dikkat çekiyor ama dinleyen yok. Merkez Bankası faiz indirmeyi erteleyip, emekli maşlarına yapılacak zammı, IMF'nin tavrını bekliyor ama yabancılar sanki bütün bunlar hallolmuş, Merkez Bankası da yüklü indirimler yapacakmış gibi davranıyor.
Herhalde, ‘‘Bir-kaç ülke dışında borçlanan ülke kalmadı. Henüz de yılın başındayız. Türkiye'ye girip kar ederiz, işler tersine dönerse yılın sonuna kadar başka yerlerden nasıl olsa buradan doğabilecek zararı karşılarız’’ diye düşünüyorlar.
Yabancılar elbette ki fonlarının kar maksimizasyonu için Türkiye'ye geliyorlar ama yerliler de buna ses çıkarmıyor. Hatta onlara uyup, hala dolar satıp bono alanları bile var...
Yabancılara danışmanlık yapanlar şimdiye kadar, ‘‘ne varsa alın’’ diyorlardı, edindiğim izlenim; bugünden sonra bu tavırları değişeceğe benziyor. Hem hisse senedinde hem de bonoda, ‘‘edilecek kár edildi’’ görüşüne geldiler ve artık ‘‘aman dikkat’’ uyarısında bulunmaya başlayacaklar. Yabancılar bu danışmanları dinleyecekler mi, göreceğiz.
Eğer dinlemezlerse, bu arada yerlilerin gözünü de kan bürür, bu aşağı gidişi hızlandırırlarsa, işte o zaman çok dikkatli olmak gerekiyor. Şu anda ekonomiyi yöneten bakanlar bilmezler ama, o dönemde alt kademelerde görev yapmış, şimdiki üst düzey yöneticilerine mutlaka sormaları lazım. Sorumlu bürokratlar ve bakanlar, bu aşırı gidişatı kaygıyla değerlendirmek zorunda. Aksi takdirde ‘‘her aşağı inişin çıkışı olduğu’’nu unutur, hızlı aşağı gidişlerin yukarı çıkışlarının da hızlı olacağını, atlarlar. Sonuçta zarar gören halk olur. Zarar gören seçim öncesi hızla yukarı çıkışın yaratacağı panik nedeniyle Hükümet olur. Bakanlarda ‘‘Nasıl olsa döviz rezervi yüksek, Merkez Bankası bu gidişatı durdurur’’ gibi bir eğilim seziyorum. Belki, Merkez Bankası yönetimi de bu izlenimi verdi ama geçmişte gördük, çığ gibi geliverir, kimse bir şey yapamayabilir.
GÖZDEN GEÇİRME AZALACAK
Merkez Bankası'nın bu gidişatı biraz kaygıyla izlediğini biliyorum. Bugün bankacılara da, belki duyduğu kaygıları daha detayıyla anlatır. Başkan Serdengeçti'nin sık sık gündeme getirmeye başladığı, ‘‘açık pozisyon uyarısı’’ da bu nedenle geliyor. Şu anda bankacılıkta açık pozisyon gözükmüyor ama ‘‘sıcak para’’ dediğimiz, her an dönecek para miktarı artmaya devam ediyor.
Merkez Bankası'nın faiz indirimi için beklemesinin nedenlerinden biri emekli maaşları, biri de IMF'yle ilişkilerin ne olacağı. Yani IMF'nin kendisine verilen sözün tersi yapıldığı için güven kaybettiğini, ‘‘asgari ücret ve emekli maaşı için ek tedbirleri’’ beklediğini biliyor.
Bu arada IMF Heyetinin 7. gözden geçirme için geldiğinde, bu yılki 5 olan gözden geçirme sayısının azaltılmasını da görüşeceği ve büyük ihtimalle 3'e düşmesine razı olacağını öğrendik.
Ancak IMF heyetinin geliş tarihi belli olmadı. Bakan Babacan daha önce, ‘‘5 Ocak'ta geliyorlar’’ demişti, olmadı. Şimdi ay ortası gelip İcra Kurulu'ndan geçişi Şubat sonuna almak niyetindeler. Ama şimdilik bekliyorlar. Umarız, IMF konusunda oluşan belirsizlik çabuk çözülür.