Yabancı sermaye için IMF ilişkileri netleşmeli

İSTANBUL'da yapılan Yatırım Zirvesi'nden yansıyan haberler, Hükümetin artık IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerinin geleceği için net bir karar vermesi gerektiğini açıkca ortaya koydu.

CEO'ların yaptıkları açıklamalar, Türkiye'ye yabancı sermaye gelebilmesi için sıralananlara bakıldığında, çözümün yıllardır söylenen ‘‘yapısal tedbirler’’de olduğu açıkca görülebilir. Mevcut istikrar ortamının sürdürülmesi, tek haneli enflasyonun kalıcı kılınabilmesi, istikrarlı bir büyüme ortamının hazırlanabilmesi için yapılması gerekenler aslında açık...

Türkiye 2000'de başlattığı programa devam edecek, aksattığı yapısal tedbirlere, bence yenilerini de ekleyerek, artık ağırlık verecek ve ekonomideki altyapı, yüksek ve kalıcı büyüme için hazırlanacak. Aksi takdirde elde edilen bütün kazanımların geri gitme tehlikesi çok büyük.

Enis Berberoğlu'nun dünkü Hürriyet'te yeralan, Dünya Bankası Başkanı Wolfenshon ile yaptığı söyleşi de, aslında Hükümetin hangi yönde karar vermesi gerektiğini açıkca gösteriyor. Wolfenshon, bir yandan IMF ile anlaşma olmasa da ilişkilerin yürüyeceğini söylüyor ama öteki yandan da ‘‘Hükümet IMF ile anlaşma yapmazsa şaşarım’’ diyerek, anlaşmanın gerekliliğini ortaya koyuyor. Aslında aylar önce ‘‘Dünya Bankası'nın IMF'le anlaşma olmadığı takdirde portföye aldığı kredileri kullandıramayacağını’’ yazmış, buna karşılık Dünya Bankası yetkilileri, ‘‘İlle de şart olmadığını’’ söylemişlerdi. Wolfenshon'un sözlerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Yani; Dünya Bankası'nın kredi kullandırması için IMF ile anlaşma şart değil ama görülen o ki; Dünya Bankası, IMF'nin en azından gözetiminde olmayan ülkelerle öyle güvenerek fazla iş yapmıyor, daha doğrusu kredi vermeye pek yanaşmıyor. Dünya Bankası yetkilileri, kurumsal olarak bunu böyle söyleyemeseler de, uygulamada durum bu.

IMF YERİNE AB ÇIPASI

Aslında CEO'ların söyledikleri de hemen hemen aynı doğrultuda. Yapısalların devamını istiyorlar ve ek olarak başta hukuk sistemi olarak kapsamlı bir reform programının gerekliliğinden söz ediyorlar. Tabi ki haksız rekabete uğramamak için kayıtdışının önlenmesi, herkesin kanunlar önünde eşit muameleye tabi olması da ilk şartlar arasında.

AB'ye tüm üyelik sürecinin başlamasıyla birlikte IMF'nin yerini ‘‘AB çıpası’’nın alacağını, dolayısıyla artık IMF çıpasına ihtiyaç olmadığını söyleyenler var. AB yetkilileri de kendilerinin ekonomik alanda çok detayla ilgilenemeyeceklerini, o nedenle Türkiye'nin IMF'yle ilişkilerinin devam etmesi gerektiğini itiraf ediyor. Ayrıca IMF İcra Kurulu'nda AB üyesi ülkelerin çoğunluğunu göz önünde tutarsanız, AB'nin de IMF ile yeni, bağlayıcı bir anlaşmadan yana olduğunu açıkca görebiliriz. Herşeyden önce şunu görmek gerekir ki; ‘‘AB ülkeleri tam üyelik aşamasında, Türkiye'nin kendilerine olan faturasının azaltılması için, IMF ile sıkı ilişkilerin sürmesini ve mümkün olduğunca ekonominin düzeltilmesini’’ isteyeceklerdir.

Yatırım Zirvesi, çok olumlu oldu. Ancak burada konuşulanları Hükümetin iyi değerlendirmesi gerekir. Herşeyden önce Dünya Bankası raporlarında da ortaya çıkan gerçek şu ki; Türkiye en azından yılda yüzde 7-8 büyümek zorunda ve bunu tek haneli enflasyonla yapmak zorunda. Türkiye'nin tasarrufları büyümeyi sağlamaya imkan vermiyor. Bu nedenle yabancı sermaye şart. Yabancı sermaye için şartlar sıralandı, top Hükümette.

Bunun için Heyet üyelerinin de söylediği gibi, bir an önce IMF'le ilişkilerin ne olacağı netleşmeli.

Eğer yapısallara hızla devam edilmezse, hukuk reformu yapılmazsa, kayıt dışı engellenmezse, bağımsız kurumlarda geriye adımlar durdurulamazsa, yetkin ve deneyimli kişiler yerine tarikatına göre atamaya devam edilirse, Türkiye'nin bu hassas geçiş sürecini başarıyla tamamlaması, bence mümkün değil. Bunları başarabilmek için gerici değil, çağdaş kafalara ihtiyaç var.

Hükümet en geç yıl ortasında, başta ‘‘IMF'le 2004 sonrasında ne tür bir anlaşma yapılacağı’’ olmak üzere, gideceği yol için oturup karar vermek, bunu açıklamak, uzman atamaları yapmak zorunda. ‘‘Hükümet acaba ne yapar?’’ kuşkusu devam ederse, ekonomi tehlikeye girer...
Yazarın Tüm Yazıları