Varlık satışı unutturuldu

BANKACILIK reformu kapsamındaki aşamalardan biri de ‘‘varlık satışı’’ idi.

Ancak varlık yönetim şirketi devreye sokulamadığı gibi TMSF'nin varlık satışı için açtığı ilk ihale de iptal edildi ve konu unutturuldu.

Halbuki bankacılık reformu yapan çoğu ülkede Fon'a alınmalar, kapatmalar, mevcut bankaların yeniden sermayelendirmeleri ardından İstanbul Yaklaşımı ve donuklaşan varlıkların satışı birbiri ardına gelecekti. Bu adımlar IMF programının unsurlarındandı.

Yapılamamasının en büyük nedenleri; bürokratların risk almak istememeleri ve bankaların buna rıza göstermemeleri oldu. Çünkü yapılan üçlü denetim sonucu büyük sermaye açığı ortaya çıktı ve bankalar ne kamudan hisse karşılığı para almayı, ne de kendileri sermaye koymayı reddettiler. Bu nedenle çok esnek bir tutumla özellikle kredi karşılıkları ve sabit kıymetlerin yeniden değerlenmesinde bazı esneklikler tanındı. Yani bir banka bilançosunda 10 lira olarak gözüken bir varlığını, aslında değeri 2-3 lira olmasına rağmen, bu fiyata satmaya razı olmuyor. O varlığın değeri bilançodaki kadar elbette değil ama gerçek değerinden satarsa fark kadar sermaye açığı çıkacak.

Baştan değeri kaybolan varlık sıfır olarak yazılsa idi, banka da 2-3 liraya satışa razı olup bunu ekleyebilecekti. Başından beri İstanbul Yaklaşımı konusunda da fazla esnek davranıldığını düşünüyorum ve bankacılar açıkça itiraf etmeseler de, bu yıldan başlayarak bu kapsama giren ve karşılık ayrılmayan bankalarda önemli sıkıntılar olabilecek. Aynen, ileride varlık satışı yapılamadığı için doğabilecek sıkıntılar gibi...

Bankalar bunu istemedi ama TMSF kendi uhdesindeki varlıkların satışı için bu girişimde bulundu, ama açtığı ihaleyi iptal ederek, bu yolu da büyük ölçüde tıkamış oldu.

TMSF; Tahsilat Dairesi'nde bulunan aktiflerin ihaleyle satışına karar verdi. Bu amaçla dünya uygulamaları incelendi ve bu uygulamalarda olduğu gibi, uluslararası tecrübeye ve deneyime sahip Price Waterhouse Cooper (PWC) ile danışmanlık anlaşması yapıldı.

İHALE SÜRECİ

Bu anlaşma çerçevesinde PWC; satışlarla ilgili tüm hazırlıkları yaptı, ihale sürecini hazırladı. PWC öncelikle eldeki sorunlu kredileri inceleyerek, TMSF ile satışa çıkarılacak havuzu belirledi.

26 Eylül-15 Aralık 2003 tarihleri arasında sonuçlanacak ihale takvimini açıkladı. İhale süreci ve due diligence devam ederken, ihaleye giriş için istenen teminat detayları, kazanan tarafla yapılacak nihai anlaşmayla ilgili taslaklar bile taraflara iletildi.

PWC ve TMSF ‘‘muhtemel satış fiyatı’’ tesbiti yaptı ve çok gizli tuttu. Due diligence sürecine bu konuda dünya çapında deneyimli yabancı yatırımcı ve yerli yatırımcılardan 8 ayrı grup katıldı ve bunlardan 5'i teklif verdi.

Bu arada, BDDK'nın Başkanı Engin Akçakoca ayrıldı. Bir süre sonra da ihale iptal edildi. Bu iptal, ‘‘ilk ihalenin başarılı olma şartı’’nı da ortadan kaldırdı. Bu gidişle TMSF de, zorunlu devletleşen sorunlu varlıklarıyla, bir KİT halini alacak. Aslında en büyük özelleştirmelerden biri olacak ‘‘varlık satışı’’ da böylece başarılamadı.

Bundan sonra yapılabilecekler çok sınırlı. Araştırmacılar bundan sonra TMSF yönetiminin seçeneklerini; ya satış yöntemiyle uğraşmadan işi TMSF bünyesinde çözümlemek, ya kamu sermayeli varlık yönetim şirketi kurup bunu çalıştırmak, ya da varlık satışlarına yeniden başlamak olarak sıralıyor.

Bunun için de, iptal edilen ihaledeki havuzun aynen ihaleye çıkarılmasının, hem katılımcıların inceleme için ayrıca masraf yapmamaları nedeniyle, yani oluşan küskünlüğü gidermek için şart olduğu görüşündeler.

Varlık satışı yapılırsa, bankacılıkta ötelediğimiz ancak ileride başımızı belaya sokacak sorunların bir bölümünden kurtulmuş olacağız.

TMSF'nin yeni yönetimi ve hazırlanan yasa, bakalım bu konuda neler yapacak?
Yazarın Tüm Yazıları