Türkiye’nin şansı 2006’da da sürer mi

PİYASALAR bir yandan yıl sonu bilançoları için hazırlıklarını yoğunlaştırırken, öte yandan da önümüzdeki yılın muhtemel trendlerini tartışmaya başladılar. Piyasalarda yanıtı aranan en önemli soru ise ‘2006 yılında da Türkiye’nin şansının sürüp sürmeyeceği’ sorusu.

Bu sorunun yanıtı için daha çok dış dengelere bakıldığını söylemek gerek. Gerçi özellikle erken seçim tartışmalarının, zaman zaman 2006 yılı içinde gündeme gelmesi bekleniyor ama daha çok uluslar arası likiditenin alacağı seyir merak konusu.

Kim ne derse desin, son yıllarda ekonomik dengelerdeki iyileşmede, uluslar arası likiditenin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler lehine seyretmesinin, büyük katkısı oldu. Şimdi bu seyrin devam edip etmeyeceği, bunun içerde yaratacağı etki kestirilmeye çalışılıyor. ABD’den gelen son haberler, ‘çeyrek puanlık faiz artırımlarının bir-kaç seferden sonra duracağı’ yolunda bir beklenti oluşturdu. Bu nedenle şimdilik, ABD faiz artırımlarından korkulmuyor.

Yani bu gelişme karşısında bizim gibi gelişmekte olan piyasalara fon akımının süreceği yolundaki beklenti arttı. Risk algılamasında çok önemli bir değişiklik olmazsa, Türkiye’ye 2006 yılında da fon akımının sürmesi, faiz ve dövizdeki seyrin de sürdürülmesine büyük katkı sağlayacak. Tabi içeride önemli bir sıkıntı çıkmadığı takdirde...

Son yıllarda, yılbaşına yakın beklentiler oluşturulurken, daha çok ABD’deki ikiz açıklarının uluslar arası bir çöküşe yol açıp açmayacağı, petrol fiyatlarının yükselip yükselmeyeceği gibi tedirginlikler dile getirilirdi. Bu yıl da aynı beklentiler dile getiriliyor ama geçen yıllara kıyasla tedirginliğin dozu biraz daha düşük gözüküyor.

Önümüzdeki yıl, iç piyasada faiz indirimi konusunda çok fazla yer kalmadığı görüşü hakim. Yani finans piyasalarında, faiz indirimleri nedeniyle,eskisi kadar kar beklenmiyor. Bununla birlikte, her ne kadar programın ‘düşük kur’a bağlı olduğu gerçeği ortadaysa da, kurların artması yönünde ciddi baskıların gelmesi bekleniyor. Hükümetin bu baskılara ne kadar kulak vereceği, Mart’taki Merkez Bankası yönetim değişikliğinden sonra, bu politikalarda bir değişiklik olup olmayacağı, merakla bekleniyor. IMF’nin son uyarılarına bakıldığında kurların artırılması için zorlamalar yapıldığı takdirde, sıkıntı doğabilir. 2006 yılında da ekonominin gündeminde kalacak konuların başında cari açığın gelmesi de kaçınılmaz. Kurlardaki seyir ve bununla bağlantı olarak cari açık rakamları, yine bütün bir yıl konuşulacağa benziyor.

YABANCI SERMAYE KİLİT

Bu tartışmaların dozunda elbette ki yabancı sermaye girişinin miktarı önemli yer tutacak. Oluşan iyimserlik ve cari açık gibi risklerin olduğundan küçük algılanmasında Türkiye’nin nihayet başlattığı özelleştirmede önemli adımların atılması ile yabancı sermayenin ilk kez ciddi miktarda girmesi çok önemli bir rol oynadı. Dolayısıyla bu gelişmeler yine önümüzdeki yılın beklentilerinin oluşmasında çok kilit bir yer tutacağını söylemeliyiz.

Kısacası; uluslar arası konjonktürün etkisi ve girilen ekonomik istikrar yolunda devam edilmesi., 2005 yılında, biriken risklere rağmen, başarı getirdi. 2006 yılının tam da yabancı sermaye girişi başladığı bir dönemde, Türkiye için şanslı geçmesi, çok önemli.

Bu arada tabii ki içerdeki politik gelişmeler, AKP hükümetinin yeni bir erken seçime zorlanıp zorlanmayacağı da, ekonominin geleceği açısından çok önemli. Gerilmeye başlayan AB ile ilişkiler konusunda hükümetin takınacağı tutum, içerdeki ‘hassas konular’ hakkında zaman zaman ortaya koyduğu sekter tutumunu sürdürüp sürdürmeyeceği, ekonomiyi de etkileyecek.

Son günlerde sorunların ardarda gelmesi ve hükümetten gelen tepkili sesler, aslında ‘sıkıntılar arttıkça hükümetteki telaşın artacağı’ yolunda bir beklenti oluşturmaya başladı.

Hükümetin AB’den de tepki alan içki yasağı için basını suçlaması, Van Rektörü için yine basını suçlu ilan etmesi, son Orhan Pamuk olayında Adalet Bakanının sanki tüm suç basındaymış gibi suçlaması, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın AB ile müzakere sürecinde çıkan sıkıntıları yazdığı için basına çirkin bir dille yüklenmesi, hayra alamet değil. Çünkü bu yönteme başvuran hükümetlerin, hangi telaşlı ruh haline girdiğini, daha önce çok gördük.
Yazarın Tüm Yazıları