GEÇTİĞİMİZ Cuma Günü Kara Kuvvetleri Komutanlığı devir teslim töreninde söylenenler sürpriz denebilecek kadar sert sözlerdi.
Hem Genel Kurmay Başkanlığı’na atanan Orgeneral Yaşar Büyükanıt, hem de Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nı devrettiği Orgeneral İlker Başbuğ, bir süredir askerin içine girdiği suskunluğu da, bu törende bozmuş oldular.
Töreni izlerken ertesi gün gazetelerin bu konuşmaları manşet yapacaklarını düşünüyor, bazı gazeteciler gibi ben de, hangi sözlerin öne çıkarılacağını tahmin etmeye çalışıyordum. Ancak Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in tören sonrası, resepsiyonda verdiği "Lübnan’a asker gönderilmesine karşıyım" demeci, törendeki konuşmaların önüne geçti ve manşeti kaptı.
Bugün ise Genel Kurmay Başkanlığı devir teslim töreni yapılacak. Aynı çizgi bu törende de devam edecek mi, hangi mesajlar pekiştirilecek, göreceğiz.
Çarşamba akşamı ise, her zaman kritik konuşmalara sahne olmuş, manşetlere oturmuş, 30 Ağustos Zaferi için Orduevi’nde verilecek resepsiyon var.
Cuma günkü konuşmalar, bizce, askerin önümüzdeki dönem tavrının, tahmin ettiğimizden daha sert olacağını gösteriyor. Oturulan koltuklar, alınan sorumluluklar doğal olarak söylemi de değiştirir. Bu nedenle Genelkurmay Başkanlığı’na gelen Büyükanıt’ın eskisi kadar sert bir izlenim vereceğini tahmin etmiyoruz. Dolayısıyla 2 yıl sonra Genelkurmay Başkanlığı’na gelmesi beklenen yeni Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ, daha önce Büyükanıt’ın takındığına yakın bir tutum alabilir. Biliyoruz ki TSK bir kurum ve ona göre davranılıyor.
Zaten Org. Başbuğ törende yaptığı konuşmada TSK’nın ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasıyla ilgili konularda görüş ve önerilerini, yasalar gereği ilgili mercilere aktaracaklarını ama gerektiği hallerde kamuoyuyla paylaşacaklarını açıkca söyledi.
Biz Org. Başbuğ’u diplomatlık yönü kuvvetli bir asker olarak biliyoruz. Yani aşırı sert bir tutum takınmasını beklemiyoruz ama görünen o ki; önümüzdeki dönemde bazı hassasiyetlere Org.Başbuğ sözcülük yapacak.
Başbuğ, aynı konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesine karşı çıkanların ve radikal değişiklik özleyenlerin en büyük engel olarak TSK’yı gördüklerini, bu nedenle TSK’nın siyasete müdahale ettiğini öne sürerek, bu kurumun ulus devlet, üniter devlet ve laik devlete yapılan saldırılar karşısında kayıtsız ve etkisiz kalmasını sağlamaya çalıştıklarını vurguladı. Bu sözler de bizce ileride takınılacak tutumu göstermesi açısından ilginç sözlerdi.
SİYASETİ ISINDIRABİLİR
Genelkurmay Başkanlığı’na atanan Org. Yaşar Büyükanıt ve Başbuğ, aslında birbirini tamamlar, kararlaştırılan temaları pekiştirir sözler söylediler. Büyükanıt, askere yapılan çirkin saldırıların hesabının sorulacağını belirterek, demokrasinin olanakları ve çağdaş değerlerin "arkasına saklanarak", aslında laik rejim ve demokrasiyi hedef alanların farkında olunduğunu söyledi. Bu sözler de, ileride çok tartışılacak sözler arasına şimdiden girdi, bizce...
Özetle; önümüzdeki 6 yıl boyunca en üst kademede bulunacak iki komutan da, ileriye dönük olarak, özellikle PKK, irticai faaliyetler, askeri yıpratmaya dönük hareketlere sert bir biçimde karşılık vereceklerini, beklediğimizden daha açık bir biçimde söylediler.
Bu konuşmaları izlerken bir yandan ne kadar sert olduğunu tartmaya çalışıyor, ama bir yandan da söylem ve gerçekleşmelerinin ekonomiyi ve piyasaları ileride nasıl etkileyeceğini kestirmeye çalışıyorduk. Görünen o ki; önümüzdeki dönemde askerin tutumu yeni siyasi tartışmalar ve sonuçlar yaratabilir. Yani bu tutumun siyasi sonuçlar doğurması kaçınılmaz.
Bizce ekonomi yönetiminin bundan sonra atacağı adımlarda bu riski gözönüne alması gerekiyor. Yani ekonominin zarara uğraması istenmiyorsa, hem IMF çapası, hem de AB çapası çok kuvvetli tutulmak zorunda. Sonradan "bunu bilemezdik" deme lüksleri yok...
Piyasaların da bizce, önümüzdeki dönemde, dış piyasadaki gelişmeler kadar içerdeki siyasi gelişmeleri de yakından izlemeleri gerekecek. Siyaseten gerilecek bir ortamda yapılacak iki büyük seçim , önümüzdeki 1 yılın ekonomi açısından hiç de kolay geçmeyeceğinin kanıtı.