Temkinli olan yerliler kazandı

GEÇTİĞİMİZ aylarda, zaman zaman, yeni bir yabancı furyası geldikçe, yerli yatırımcıların da bunlara katılması beklendi. Ancak yerli yatırımcılar inatla yabancıların risk iştahına uymadılar, temkinli tutumlarını sürdürdüler.

Bunun nedeni yaşanan krizlerden ders alınması ve Türkiye’nin ekonomik ve siyasi risklerinin, yerliler tarafından yabancılara göre daha iyi bilinmesiydi.

Son dalgada çok açıkca ortaya çıktı ki; temkinli olan kazandı.

Geçen pazartesi akşamı, tüm bankacılar özellikle de dealing room’da çalışanlar bir hayli yorgundu. Ama kimisininki tatlı yorgunluk, kimisininki ise biraz, "dayak yemiş adam" yorgunluğu idi.

Yerli bankaların fon yöneticileriyle konuştuğunuzda, yorgun ama neşeli bir ses tonuyla karşılaşıyordunuz. Bunun nedeni elbette ki, yaşanan dalgalanmaların getirdiği yoğun alışverişten kazandıkları paraydı.

Yerli bankalar, kendileri pozisyonlarını değiştirmemiş, son aylarda sadece yabancı ağırlıklı işlemlere aracılık etmişlerdi. Elbette yabancı gelip Türkiye’de yatırım yaparken komisyonlarını alıyorlardı. Şimdi de satıp giderken komisyon alıyorlardı ve temkinli tutumlarının faydasını görüp, yüksek kar getiren kendi alışverişlerini de yapıyorlardı.

Yani günü, o dalganın en keskin geldiği günü, karla kapatmışlardı ve bu nedenle seslerinden duydukları memnuniyet açıkca belli oluyordu.

Buna karşılık yabancı bankaların foncuları için geçtiğimiz pazartesi günü o kadar karlı bir gün olmamıştı. Çünkü dışardaki panik içeriye yansımış, kendi tuttukları ve dışarda aracılık ettikleri fonlar bu kez satışa geçmiş, hem de panik havası veren satışlara girişmişlerdi İşte bu nedenle kendi pozisyonlarını da değiştirmek zorunda kalmışlardı ve her çıkış furyasında görüldüğü gibi, gerekirse zarara katlanıp alışveriş yapmışlardı.

Yerli bankalar daha önceleri, yani geçtiğimiz aylarda yabancılar bir furya halinde tüm piyasalara girerken, bir yandan "nasıl oluyor da hiç risk algılamıyor bunlar" diye düşünüp, öte yandan ise "ya bunlar haklıysa büyük karları kaçırmış olacağız" diye tedirgin olmaya başlamışlardı. İşte yerli bankaların sevincinin bir bölümü de "haklı çıkmak"tan oluşuyordu..

MERKEZ BANKASI GÜVEN VERDİ

Menkul kıymetler ve döviz piyasalarının çok derinden etkilendiği aynı gün, faizlerin o kadar çıkmamış olması da yerlileri sevindirmişti. Çünkü faiz piyasasını daha çok Hazine kağıdına, daha doğrusu eski hazine kağıtlarına, yaptıkları yatırımlardan dolayı yerliler yönetiyordu. Yerliler de Merkez Bankası şimdiye kadar temkinli tutum takındığı için, piyasalar bozulduğu zaman da aynı tavrı sürdüreceğini biliyorlardı. Yani faizde paniklemeye ihtiyaç yoktu çünkü Merkez Bankası onlara güven veriyordu.

Gerçekten de bu dalga karşısında Merkez Bankası’nın temkinli tutumuyla nasıl iyi bir iş yaptığı da ortaya çıkmış oldu. Eğer Merkez Bankası yönetimi, özellikle politikacıların dediğine uyup da, faiz indirimlerini hızlandırmış olsaydı, belki de şimdi hemen faiz artırım kararı vermek zorunda kalacaktı.

İşte istikrarın temkinli tutum gerektirdiği, iyice emin olmadan harekete geçmemenin piyasalara nasıl güven verdiğini, son dalgada iyice anlamış olduk.

Bizce Merkez Bankası bu sınavı başarılı geçti. Hükümetin baskısına boyun eğmemenin, dik durmanın nasıl prestij kazandırdığını, herhalde yöneticiler de bir kez daha görmüşlerdir.

Şimdi 15 Aralık’ta Para Politikası Kurulu toplandığında, o zamana kadar yaşanan gelişmeleri çok daha yakından izlemiş olacak ve sağlıklı bir karar verecekler. Merkez Bankası’nın o zamana kadar çok büyük bir dalga gelmediği takdirde faizleri yine değiştirmemesi bekleniyor. Ancak açıklanacak Kurul karar metninde, eskisine kıyasla daha temkinli bir tutum yeralabilir.

Şimdilik kesilmiş görünen dalganın bir süre daha devam edeceği konusunda herkes hemfikir. Şimdi önemli olan içerdeki riskleri iyi yönetmek.
Yazarın Tüm Yazıları