5. gözden geçirme sırasında, bir çok yapısal tedbir konusunda AKP Hükümeti IMF'den süre istemişti. IMF de, hiç olmadığı kadar yumuşak davranıp bunları kabul etmişti. Şimdi bütün bunların Ekim ayı sonuna kadar yapılması gerekiyor.
Örneğin serbest bölgelerdeki vergi muafiyetinin sınırlandırılması konusunda IMF'in ısrarı var. Ekonomiden sorumlu bakanlar, özellikle Maliye Bakanı ek gelir yaratacağı için önceleri bu öneriye sıcak baktılar ama serbest bölgeciler 'siyasi etki' yaparak, bunun önüne geçtiler. Şimdi IMF'le bu konuda mutabakat sağlanması gerekiyor. Bunun için bir IMF Heyeti yarın Ankara'da olacak ve genel vergi teşvikleri ile birlikte serbest bölgelerin durumu da ele alınacak. Hükümetin burada adım atması gerekiyor ama orta yol nasıl bulunacak, henüz belli değil.
Aynı IMF heyeti ile ayrıca bankaların yükünü azaltacak, 'aracılık işlemleri'ndeki vergi yükünün azaltılması konuşulacak. Gördüğümüz kadarıyla Maliye Bakanlığı gelir kaybı yaratacağı için, aracılık işlemlerindeki vergi yükünün kaldırılmasına karşı. Ancak orta bir yolun bulunabilir, gelir kaybı yaratmayacak ancak bankalara külfet yaratan bazı küçük yüklerin kaldırılması sözkonusu olabilir. Bankalar daha sonrası için, belli bir takvim uyarınca bu yüklerin azaltılmasına çalışacaklar.
SİYASİ KONULAR
Bunlar teknik konular ama bunların yanı sıra siyasi olarak halledilmesi gereken unsurlar var. Kamu mali yönetim reformu başta olmak üzere, tartışmalı, siyasi otoritenin kararına ihtiyaç duyan yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesi gerekiyor ama henüz taslaklar bile hazır değil. Kurullarla ilgili çerçeve yasa taslağı yeniden yazıldı ve şimdi bu tartışılıyor. Bu taslakta yeralan '3 ay içinde bütün kurulların yeniden atanacağı' maddesi, sistemin düzeltilmesinden çok, siyasi olarak kurullara 'kendi adamlarını seçme isteği'nin öne geçtiğini gösteriyor. Bu durum hem IMF'i hem de Dünya Bankası'nı, 'gerçekten sistemi düzeltecek bir değişiklik olmadığı' kanısına sokuyor. Bu taslaklar da tartışma konusu olacak.
İmar Bankası'da talepler alındı ama bunların ne kadarı kabul edilecek belli değil. Ne olursa olsun çok büyük, mali dengeleri bozabilecek bir yük geleceği kesin.
İşte bu ayın sonunda gelecek IMF heyeti ile bütün bunlar tartışılacak. Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi konusunda ABD bu kez umutlu. Bu nedenle de IMF'in tavrında bir sertleşme beklenmiyor. Ancak Ekim ayı sonuna kadar asker işinin netleşmesi, 6. gözden geçirme için kritik bir karar.
Bununla birlikte ABD'nin 1 milyar dolarlık hibe karşılığı vereceği 8,5 milyar dolarlık kredi konusu da ekonominin gidişatı açısından çok kritik bir önem kazandı. Başbakan ve bakanlar ne kadar 'Biz istemedik hesaplarımızı 8,5 milyar dolarlık kredi yokmuş gibi yapıyoruz' deseler de, piyasalar açısından bu kredinin gelmesi çok önemli. Öyle yanlış bir beklenti yaratıldı ki; 8,5 milyar dolarlık kredi gelmezse, yani Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi gerçekleşmezse, bunun etkileri çok büyük olacak. Özellikle yeni yılın ilk 2 ayında çok büyük içborç geri ödemeleri var ve bu geri ödemelerin aşılabilmesi için herkes gözünü bu krediye ve kredinin önemli bir bölümünün bu dönemde kullanılıp, dönemin rahatlatılmasına çevirmeye başladı.
Hem İmar Bankası'nın getireceği yük, hem ileriye dönük yüklü geri ödeme dönemlerinin artık konuşulmaya başlanması, hem de bütçe perfomansında beklenen kötüleşme, önümüzdeki günlerde piyasaların havasını bozabilecek önemde. Bütün bunlar düşen faizlerin yeniden yükselmesine, yükselen faizlerin de daha önceki stokları nedeniyle kár yazan bankaların., aldıkları düşük faizli kağıtlar nedeniyle yeniden zarar etmelerine yol açabilir. Bankalar belki başka yerlere aktarıp bu yıl sonuna bu zararları yazmayabilirler ama ya sonrası...
Yani takvim yeniden sıkışmaya başladı, hazırlıkların hızlanması gerekiyor.