Savaş büyümese de ek sıkılaştırma gerekiyor

AÇIK söyleyelim; Merkez Bankası’nın son açıklamalarından epeyce tedirgin olduk. Piyasalar açıklamaların iyi yönünü görme eğiliminde, çünkü daha fazla zarar yazmak istemiyorlar ama biraz irdelendiğinde makro ekonomik gelişmeler açısından, ileriye dönük çok da olumlu mesajların çıkmadığı açık.

Merkez Bankası’nın her ne kadar "yeni sıkılaştırmalar gelebilir" dese de, enflasyondaki düşüş sürecinin, hedefe yakınlaşmanın 2007 sonlarına kalacağını söylemesi, bizce üzerinde daha fazla düşünülmesi gereken bir söylem olmalı.

Açıkcası; bu söylemin ardında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimlerin etkisi var mı diye düşünmeden edemiyoruz. Yani, insanın aklına "Merkez Bankası acaba Hükümete seçimler için tolerans mı gösterecek, enflasyonda gereken disiplini biraz gevşetecek mi?" sorusu geliyor.

Merkez Bankası yönetiminin, Başbakan’ın evindeki özel görüşmeler, son mektupta Hükümete toz kondurmamaya özel göstermesine rağmen, enflasyonla mücadeleden bu kadar taviz vereceğine, siyasi davranacağına da inanmak istemiyoruz açıkcası...

Ancak unutulmasın ki; özel sektör ve bankacılar "Frene sert basıldığı" yönünde epeyce şikayetçi oldular ve bu şikayetlerini Hükümete ilettiler. Yani işalemi enflasyondan verilecek "biraz taviz"e olumsuz değil, tersine olumlu bakma eğiliminde...

Ancak kimse unutmasın ki; bu işin "biraz"ı yok. Eğer enflasyon hedefinden, bu hedefe sadık kalınmasından uzaklaşılırsa, ne kadar uzağa fırlayacağınız sizin kontrolünüzden çıkar. Bu takdirde, yani zaten cari açık riski büyürken, bir de mali disiplin riski işin içine girerse, özellikle kısa vadeli sermayenin çok daha hızlı çıkması sürpriz olmamalı....

Özetle; enflasyon hedefinden, enflasyonla mücadeleden en ufak bir tavize bile tahammülü olmayan bir noktadayız. Merkez Bankası’nın geçmişte olduğu gibi, şimdi de bu bilinçle hareket etmesi, Hükümetten, siyasi kaygılardan mutlaka bağımsız davranması, piyasalar için güvenilir bir çapa konumunu yeniden kurması ve güçlendirmesi şart.

Aksi takdirde, en ufak tavizde kötü günlere hızla geri dönme tehlikesi bulunduğunu kimse gözardı etmemeli. Belki Hükümet gözardı eder ama Merkez Bankası kesinlikle etmemeli.

KARARLILIK VE BAĞIMSIZLIK ŞART

Merkez Bankası enflasyondaki sapmayı her ne kadar, tümüyle dışardaki gelişmelere bağlama eğilimindeyse de, içeriye dönük önlemler bizce kaçınılmaz. Dışarısı zaten karışık ve ne olacağı belli değil. Felaketin büyüme tehlikesi var ama, bütün bunlar olmasa, yani dış gelişmeler sabit kalsa bile, içeriye dönük olarak ek sıkılaştırmalar gerekebilir.

İçeride, enerji başta olmak üzere, bir süredir bekletilen KİT zamlarının devreye girmesi, gıda fiyatlarındaki artışın devam etmesi, hizmet fiyatlarındaki katılığın devam etmesi, gelirler politikasında gevşeme tehlikesi, bütün bunların enflasyonu olumsuz etkileme tehlikesi var. Bunun yanısıra siyasi gerginlik, PKK ile mücadelenin sıkılaştırılması, bunun olası yansımaları, AB ile ilişkiler, Kıbrıs konusundaki gelişmeler, Merkez Bankası bütün bunları yok saydı diye, ortadan kalkmış riskler değil.

Bu risklerin varlığını kabul etmek zorundayız ki, en azından bu risklerin gerçekleşme ihtimaline hazırlık olalım. Kafayı kuma gömerek, görmemezlikten gelerek enflasyonla mücadele edilemeyeceğini artık Merkez Bankası da kabul etmek zorunda.

Bu arada işin talep yönüne, tartışmalara rağmen, dikkat edilmesi şartı da açık.

Bütün bunlara ek olarak Lübnan’daki savaşın her geçen gün kızışması, Suriye hatta İran’a genişleme tehlikesinden sözedilmesi, zaten tepe noktalara gelen dünya petrol fiyatlarının daha da yükselme ihtimali, herkesin yakından izlemesi gereken gelişmeler.

Kısacası; dış gelişmeler kötü ama bu olumsuzluklar olmasa bile mali sıkılaştırma ihtiyacı ortada. Bir de savaş yayılır, olumsuz etkiler büyürse, vay halimize...

Merkez Bankası bu ortamda her zamankinden fazla kararlı ve bağımsız olmak zorunda...
Yazarın Tüm Yazıları