ÖNCEKİ gün TÜSİAD, dün de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) önderliğinde 7 sivil toplum örgütü, "sağduyu çağrısı" yaptı.
Hemen ardından bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün CHP, MHP ve DSP başkanlarını kabul edeceği duyuruldu. Başbakan Tayyip Erdoğan da bu sağduyu çağrısına katıldığını belirterek, bir uzlaşma için hazır olduklarını kaydetti.
Bizce şu aşamada herkesin şimdiye kadar ne olduğunu bırakıp, bir uzlaşma ortamı sağlamak için çaba harcaması gerekiyor. Çünkü tüm kesimler bir tedirginlik içinde ve Türkiye’nin bu siyasi çatışma havası sürdüğü takdirde geleceğinden kaygı duyuyor. İşte bu nedenle çağrıya her kesimin uyması, gerginliği azaltmak için elinden geleni yapmaya çalışması gerekiyor.
Bir daha söyleyelim ki; bu çatışmanın kazananı olmayacak. Birileri bu işin sonunda kendini galip ilan edecek ama, o da orta uzun dönemde kazanan değil kaybeden olabilecek.
Bir formül bulunup, bu gerginliğin azaltılması gerek. Türban konusunda siyasi hava kızışmış ama Cumhurbaşkanı Gül o dönem, çağrılara rağmen bu soruna el atmamıştı. Şimdi Gül’ün soruna çözüm için harekete geçmesi olumlu ama devamının gelmesi lazım.
Yine söylüyorum; yaşanan gerginlikte tabii ki taraflar var ama ülkeyi yönetmekle görevli olan iktidar partisi bu gerginliği azaltma konusunda başlıca sorumludur. Bu sorumluluğu yine mağduriyet edebiyatına çevirmeden, samimi olarak sorunun çözümü için uğraşmak zorundadır. Gerginliğin sorumlusu, Başbakanın dediği gibi hiçbir zaman medya olmamıştır çünkü medya sadece ayna tutmaktadır. Aynadaki görüntüye bakıp, herkesin kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. İktidar gibi muhalefet partileri de bizce aynı aynaya bakıp, ülkeyi düşünerek kendine çeki düzen vermek zorunda.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun dün 7 sivil toplum kuruluşa adına yaptığı çağrıya bence herkes bir kulp takmayı bırakıp, çağrının içeriğine bakmalı ve buna göre davranmalı. Hisarcıklıoğlu’nun daha önceki türban gerginliği konusundaki girişimini bahane edip, kimse bu çağrının birilerinin isteği üzerine yapıldığını sanmamalı. Şahsen, Hisarcıklıoğlu’nu iyi tanıdığımı sanıyorum ve bu girişimlerinin ardında gerçekten ülkesini düşünen, samimi olarak gerginliği azaltma çabaları olduğunu biliyorum. Ortaya çıkan görüntüyü oraya buraya çekiştirmeyi bırakıp, çağrının samimiyetine herkes güvenmeli ve ona göre davranmalı.
ÇAĞRILAR SAMİMİ
Dünkü çağrıya, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Kamu-Sen, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk-İş, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ve Hak-İş imza koydu, TÜSİAD destek verdi.
Özellikle işalemiyle yaptığımız görüşmeler bize gösterdi ki; sağduyu çağrısına katılan kuruluş ve kişiler bununla sınırlı değil. Konuştuğumuz bütün işadamları, bütün piyasa aktörleri, biran önce bu gerginliğin azaltılmasını, aksi takdirde sonucun kötü olacağını söylüyor.
Hisarcıklıoğlu, uluslararası finansal krizi hissetmeye başladığımız şu günlerde istikrar yerine sağduyu aramanın bir talihsizlik olduğunu belirterek, Türkiye’nin işsizlik başta olmak üzere iktisadi ve sosyal önlemlere odaklanması gerektiğini vurguladı. Mevcut politik sürecin ekonomik ve sosyal istikrarı tehlikeye attığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, sivil toplum kuruluşları olarak bu zor zamanda sağduyu ve serinkanlılıkla Türkiye’nin sorunlarının çözümüne katkıda bulunmaya hazır olduklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu, "Türkiye bir an önce kavga ve kaos ortamından çıkmalı. Kimsenin, ama kimsenin Türkiye’nin istikbalini karartmaya hakkı yoktur" dedi.
Toplantıdan sonra soruları yanıtlayan Hisarcıklıoğlu, "Eğer uzlaşma isteniyorsa, diyalog isteniyorsa herkes almış olduğu mevcut pozisyondan bir adım geri atmalı. Bunu yapmaya mecburuz" ifadesini kullandı. Hisarcıklıoğlu temsil ettikleri kitlenin, aileleriyle birlikte Türkiye nüfusunun yarısından fazlasını oluşturduğunu kaydedip, "Biz ülkemizi, her konumuzu tartışabilmeli, ama karşının kaygılarını da dikkate alıyor olmalıyız. Birbirimize ’öteki’ diye bakmamalıyız. Bunun zararını hepimiz görürüz" şeklinde konuştu. Haksız mı?