Piyasalar umursamıyor ama siyaset kızışıyor

DAHA bir ay öncesinde Japonya kaynaklı küresel likiditenin daralacağını, ABD’de stagflasyon tehlikesini, başlayan bu dalganın ne kadar süreceğinin bilinemediğini konuşurken, piyasalar birdenbire döndü ve tam anlamıyla güllük gülistanlık oluverdi.

Geçtiğimiz hafta sonunda İMKB yeni bir zaferle haftayı kapatırken, dolar son bir yılın en düşük düzeyinde idi, Hazine kağıdının faizi 19’lara gerilemişti.

Bütün bunların nedeni elbette dış piyasalar. İran’daki rehine krizinin çözümü, petrol fiyatlarının gerilemeye başlaması ve asıl önemlisi piyasaların bir ay önce konuştuğu sorunları sanki çözümlenmiş gibi unutmuş olması, dışarıyı, dolayısıyla da bizim piyasayı tepeye taşıdı.

Bu hafta ne olacak, kimse bilmiyor ama IMF ile gözden geçirme konusunda mutabakata varılmış olması, yine olumlu bir etki yapabilir. Aslında, piyasanın IMF’yi de artık pek kaale almadığı açık ama yine de "olumlu bir haber" diye abartılı algılanabilir.

Bu arada piyasaların hiç dikkate almadığı, daha doğrusu almaz gözüktüğü bir başka önemli gelişme ise Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin iyice sıkışmış olması ve özellikle bu hafta içinde tartışmaların doruk noktasına ulaşma beklentisi.

İstanbul’lu gazeteciler, piyasa oyuncuları ve işadamlarının çoğu, bir ay öncesine kadar "Tayyip Erdoğan makul olanı yapar, cumhurbaşkanlığına aday olmaz" diyorlardı. Ama bu hava giderek dağılmaya başladı. Daha önce "Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmaya çalışacak" dediğimizde, olmayacağını söyleyen Hasan Cemal, geçtiğimiz hafta Ankara’da çeşitli siyasi görüşmelerinden sonra Milliyet’te, "Ankara’da hava değişik, Erdoğan aday olacak herhalde" diye yazdı. Şahsen Erdoğan’ın adaylığı konusunda bizim şüphelerimiz ortaya çıkmaya başlamışken, bu gözlem dikkat çekici. Zaten Başbakanın çevresinden gelen duyumlar "olmayacak" havası verirken, Başbakanlığı daha yakından izleyenlerin gözlemi de "Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına mutlaka çıkacağı" yönünde hala devam ediyor.

Halbuki yaklaşık son bir ay içindeki gözlemimiz "Erdoğan aday olmayıp eşinin başı açık birini Cumhurbaşkanı yapacak, bu arada boş bulunan Merkez sağa, belirleyeceği çağdaş görünümlü adaylarla oturup, kendi dışındaki tüm parti güçlerini tasfiye edecek" yönündeydi.

Çevresinde, bu akılcı yolu önerenler olduğunu biliyoruz ama Başbakan Erdoğan’ın hangi yolu seçeceğini bizce henüz kimse de bilmiyor. Yaklaşık bir hafta sonra hep birlikte göreceğiz.

CUMHURBAŞKANLIĞI SORUN OLACAK

Piyasalar takmıyor ama dış basında bile Cumhurbaşkanlığı süreci çok yakından izlenmeye başladı. Fransız Le Figaro gazetesi, "Erdoğan, Çankaya’ya çıkacak mı, çıkmayacak mı?" sorusunun bir "saplantı" haline geldiğini belirterek, Erdoğan’ın seçilmesi halinde Cumhuriyet tarihinde ilk defa kökenleri "İslamcı" olan bir kişinin, "laiklik kalesi" olan cumhurbaşkanlığını fethetmiş olacağına dikkat çekiyor. Gazetedeki yazıda askerler için, "Erdoğan’a geri adım attırmak için son dakikaya kadar kulislerde aktif olacaklar" diye yazıyor.

AKP’nin kamuoyu araştırmalarında büyük bir farkla birinci parti olmayı sürdürürken, her beş kişiden sadece birinin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını arzuladığına dikkat çeken gazete, Başbakan olarak destek alan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için destek alamadığını yazdı. Aslında Le Figaro’nun bu değerlendirmesi geçen hafta sonunda bir skandalın da konusu oldu. Anadolu Ajansı, milletvekillerinin çoğunlukla isteyip halkın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nı istemediğini ortaya çıkaran anket sonuçlarını önce yayına verip, daha sonra hemen geri çekti. Bunun sansür sayılması gerektiği kesin de, asıl anlamı ne, bunu da göreceğiz...

Bu arada Fransız gazetenin de dikkat çektiği bir başka gelişme "Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı oturumun kaç milletvekiliyle açılması gerektiği" tartışması. Anayasa profesörleri ikiye bölünmüş durumda ve üçte iki çoğunluktan aşağı bir sayıyla toplantı halinde, bunun anayasaya aykırı olacağını söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla. CHP, bu takdirde "10 dakika içinde Anayasa Mahkemesine gideriz" diyor. Bu tartışmalar hafta içinde iyice kızışacak.

Piyasalar, dışarısı iyi olursa, bunları yine görmemezlikten gelebilir. Bekleyip göreceğiz...
Yazarın Tüm Yazıları