Paylaş
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun uçağın kendi karasularımızda vurulduğunu, vurulduktan sonra Suriye karasularına düştüğünü açıklaması, Türkiye’nin hata kabul etmeyip, suçu Suriye’ye bulduğunu gösterdi. Buna karşılık BM Güvenlik Konseyi’nin Salı günü toplantıya çağrılması da gerginliğin tırmanacağını gösterdi.
Küresel ekonomiye bağlı seyir izleyen piyasaların, bugünden itibaren ciddi biçimde işin içine katacakları bir “savaş” olasılığı bulunuyor. Bu nedenle piyasaların gözü artık Türkiye’nin atacağı diplomasi adımlarında, yeni gerginlikler yaşanıp yaşanmayacağında olacak.
Tahminim o ki; Hükümetin temkinli bir tutum izlemesi, piyasalar açısından sakinleştirici bir unsur olacaktır. Bir başka deyişle bir panik havasının yaşanacağını sanmıyorum.
İç piyasa oyuncuları açısından belki diplomatik ve siyasi gelişmeleri izlemek daha kolay ama sadece içerideki piyasa oyuncularına bağlı bir gelişme olmayacağını unutmamak gerekir. Hatta, piyasadaki hareketleri içerideki oyunculardan çok Türkiye ile ilişkili yabancı piyasa oyuncularının belirleyeceğini söylemek bile mümkün. Yabancı oyuncuların da tedirgin olacağını, belki bir çekimserlik içine gireceklerini ancak daha kesin bir harekete girmek için, uluslar arası platformda atılacak adımların sonuçlarını görmeyi bekleyeceklerini sanıyorum.
Özetle; piyasalar Suriye krizine rağmen büyük ihtimalle haftaya sakin bir seyirle başlayacak, gün be gün gelişmeleri yakından izlemeyi tercih edeceklerdir.
Özellikle dış basında çıkacak haberler, yabancıların Türkiye’ye bakışlarını etkileyecek, yani piyasa hareketleri de buna göre şekillenecektir. Sadece piyasalar için değil turizm için de bu hareket geçerli olacaktır.
Suriye krizi baş göstermeseydi, dış piyasalar büyük ihtimalle, 4 Avrupa liderinin hafta sonunda yaptığı toplantıda verdikleri, “büyümeyi destekleme” kararı nedeniyle, nispeten olumlu bir havayla haftaya başlayacaktı. Suriye meselesi nedeniyle bu havanın çok bozulacağını sanmıyorum, yani piyasalar olumlu bir açılış yapabilir.
6. ay bilançolarının tamamlanacağı haftaya girilmesi de, bence piyasaların olumlu havayı satın alma eğiliminde olmasını körükleyecektir.
Dış piyasalarda yaşanma ihtimali yüksek olan olumlu havanın iç piyasalara yansımasını ise, belki yaşanan Suriye gerginliği bir miktar etkileyebilir. Yani olumsuz bir ayrışma belki görülebilir ama çok büyük bir olumsuz hareketin hemen olacağını sanmıyorum.
SICAK PARA İHTİYACI VE DİPLOMASİ
Bu hafta olmaz ama Suriye krizi sürdüğü, özellikle de sıcak çatışma ihtimali belirirse piyasaların derinden etkileneceği kesin. Cari açık ve enflasyon risklerinin
yanında bir süredir sözünü ettiğimiz Suriye, hatta İran riski de zaten buydu…
Bizim gibi cari açığı yüksek, büyümek için yabancı sermaye, kısa vadede de sıcak paraya ihtiyacı olan bir ekonominin, siyasi ve diplomasi adımlarında, sağlam ekonomileri kıyasla çok daha temkinli olması gerektiği bir bu örnekle bir kez daha açığa çıkmış durumda. Yani sıcak paranın, yabancı sermayenin gelişini etkileyecek siyasi adımlar attığınızda, bu adımlarınız doğrudan büyümenizi olumsuz etkiler. Yani ekonomik dengelerinizi bozabilir.
Bu nedenle bizim gibi ülkelerin politikacılarının, ülke ekonomisini düşünerek, fevri ve katı ideolojik adımlardan çekinmeleri gerekir. Şu anda Hükümette böyle temkinli bir tavır görülüyor. Ancak Suriye hakkında tüm Batı susmuşken, hükümetimizin 1 ay öncesine kadar takındığı sert tavrı, tek başına kafa tutan söylem ve düzenlenen toplantıları unutmayalım.
Yani ülkeyi yöneten politikacılar, komşularımızla sıfır sorun deyip tüm komşularla kavgalı hale gelirken, “eski Osmanlı” hayalleri kurup bunu tüm dünyaya ilan ederken, “Bölgedeki politikaları biz yaparız” deyip istisnasız tüm bölge ülkelerini tedirgin ederken, uçağını düşürdüklerinde ne yapacağını da düşünmeliydi demek istiyorum...
Hayallerle, egoları tatmin güdüsüyle yönetilip de büyük ülke, güçlü ekonomi olan var mı?
Paylaş