Piyasa ekonomisi ve hükümetin tavrı

AKP iktidarı geldiğinde, piyasa ekonomisini nasıl işleteceği merak konusuydu.

Özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan'ın işadamlarıyla yaptığı görüşmeler, verdiği mesajlar iş alemini, ‘‘piyasa ekonomisinin uygulanacağı’’ konusunda umutlandırdı. Hatta Başbakanı ve Maliye Bakanı Unakıtan'ı, bu tür söylemleri nedeniyle çok seven işadamları, ‘‘İşte piyasa ekonomisine inanmış yöneticiler yeniden geldi’’ dediler.

Bizce işalemini en fazla umutlandıran unsur da, ilk sıralardaki bocalamalardan sonra, AKP Hükümeti'nin Acil Eylem Planı'nı bir kenara bırakıp, IMF destekli ekonomik programa sarılması ve tek parti iktidarının gücünü kullanıp, programın gereklerini yerine getirmesiydi.

Bankacılar da, özellikle Maliye ile görüşmelerinden çok memnundular ve piyasa ekonomisi ve bankacığın fonksiyonunu kavramış bir bakandan duydukları memnuniyete dile getiriyorlardı. Ancak son dönemde yaşanan olaylar, işalemindeki ‘‘piyasa dostu hükümet’’ imajını zedeliyor.

Bankacılar, alınan her kararın, program gereği küçültülmesi hatta özelleştirilmesi gereken kamu bankalarının yeniden büyümesine dönük olduğunu gördükçe, zaten kamu ve özel banka arasında varolan ‘‘rekabet eşitsizliği’’nin giderek daha da arttığından şikayet etmeye başladılar. Hükümetin karşılığı olmadan verilmeyeceğini bile bile, yaptığı popülist harcamalara kaynak gerektiğinde gözünü hemen, zaten maliyeti yüksek mali kesime dikmesi, bankacıları huzursuz etmeye başladı.

Bu arada BDDK'nın bağımsızlığına Hükümetin bakışı, Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı, son anda biraz değişse de, bankacıların direk hedef alındığı yasa, bankacıları rahatsız eden unsurlar oldu. Bu eleştirilerini çok açıkca dile getirmediler ama el altından anlattılar.

Gerçi; BDDK'nın bağımsızlığı ve TMSF konusunda IMF'nin, bankacılardan daha duyarlı olduğunu söyleyebiliriz. IMF sadece Başkan değil, ardından alt kadronun da tümüyle değiştirilmesine ‘‘BDDK bağımsızlığına vurulmuş çok büyük bir darbe’’ olarak bakıyor ve bunu yetkililere iletiyor. Yine TMSF yönetimi ile yaptığı görüşmeden sonra IMF heyetinin, ‘‘işi bilen uzman kurul’’ konusunda, çok büyük hayal kırıklığı yaşadığını da biliyoruz.

Şimdi bankacılar yeni hazırlanan yasayı, kamu bankaları için ne yapılacağını, bankacılıktaki rehabilitasyon sürecinin nasıl gelişeceğini, BDDK ve TMSF'nin tutumlarının ne olacağını, 5 Temmuz mevduat güvencesi geçişinin nasıl sağlanacağını, bu açıdan da yakından izliyorlar.

SİGARA ZAMMININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Vahap Munyar
, dün özel sektör sigara üreticileri ile Maliye arasında yaşanan vergi çatışmasını, çok iyi özetledi. Bu olay bence, Hükümetin piyasa ekonomisine nasıl baktığı konusunda önemli ipuçları verdi. ‘‘Salma’’ yöntemini uygulamaya koyan Maliye'nin, sigara üreticileriyle girdiği diyalog, bizce bütün yabancı yatırımcılar tarafından da ibretle izleniyor.

Maliyecilere, ‘‘daha fazla vergi ve zam kaçağı iyice artırır, istediğiniz vergiyi alamazsınız’’ denmesine rağmen, en kolay gelir yolu olarak yine sigara ve içki bulundu. Bu artışı yaparken de yine kolay yolu seçip, vergi sisteminin yaz-boz tahtasına dönmesine razı olup, oransal vergiden maktu vergiye döndüler. Bütün hesapları buna göre yapıp, özel sektöre ‘‘şu kadar zam yapın’’ talimatı tutmayınca, ortalık karıştı. Bir yandan ‘‘Biz ÖTV artışı yaptık, zam özel sektörün işi’’ deyip, hemen ardından ‘‘Bütün sigaracılar birden zam yapmalı’’ denildi. Halbuki biliyoruz ki Rekabet Kurulu daha önce, bütün üreticiler birden zam yaptığı için haklarında ‘‘uyumlu eylem’’ davası açmıştı. Bütün bunlar Maliye'ye söylendi ama dinletilemedi.

Özetle, piyasa ekonomisi bir kültür işi. İşinize gelince, ‘‘Piyasa kurulları işlesin’’, işinize gelmeyince ‘‘İhtiyacım var, bırak piyasayı şimdi’’ derseniz, piyasa kültürünüz olmadığını, ileride bu ‘‘oportünizmin’’ tehlikeli sonuçlara varabileceğini, tüm dünyaya ilan etmiş olursunuz.

Belki daha önemlisi, bu tavra özel sektörün ses çıkarmamasıdır. İster istemez akla, ‘‘Acaba özel sektörün bir bölümü de, rekabetin olacağı piyasa ekonomisini istemiyor mu?’’ sorusu gelir.
Yazarın Tüm Yazıları