PİYASA oyuncularının Merkez Bankası’nın son faiz artırımından şikayetçi olduğunu, daha önce yazmıştık. Bu çeyrek puanlık indirime kızan bankacılar, "işin kötüsü bundan sonra da artırımlar devam edecek gibi gözüküyor" yorumunu yapıyorlar.
Yani asıl sıkıntıları faiz artışlarının devam edecek olması, dolayısıyla daha fazla zarar yazmaktan endişe etmeleri.
Bizce piyasalar, gerekli tepkiyi gerektiği zaman vermek konusunda kendini tuttuğu için, günlük olarak işlerini götürme güdüleri çok ağır bastığı için, biraz da bu duruma düştük.
Bu kanıya nereden vardığımıza gelince...
Yaşanan çalkantıda ekonomi yönetiminin, bürokratların, hükümetin bir telaş yaşadığını biliyorduk, bunu da defalarca yazdık. Ancak son dönemde özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’n yaşanan çalkantıya ait verdiği demeçlerin satır aralarını okumaya çalıştığımızda, o dönem bizim tahminimizden çok daha fazla telaşlandıklarını anlıyoruz.
Hükümeti, bürokrasiyi korkutan da piyasaların tavrıydı...
İşte bu nedenle diyoruz ki; eğer piyasalar zamanında tepki verip, bu kadar bekleme eğiliminde olmasalardı, belki de daha erken önlem alınması sağlanabilecekti.
Çünkü çok belli ki Hükümet "piyasanın sopası"nı görünce harekete geçiyor.
Geçmişte de böyle olmuş, iktidara geldikleri ilk sıralarda IMF’ye rest çekmekten, piyasaların ve işaleminin verdiği büyük tepki nedeniyle çark etmişlerdi. O dönem rotaya girmiş, eski programı devam ettirmeye başlamışlar ve başarılı olmuşlardı.
O zaman işlerin kötüye gitmesini istemeyen piyasa, bu kadar beklemek yerine, zamanında tepki verirse, o zaman sopasını zamanında kullanmış olur. Sopayı zamanında kullanıp, hükümete gerekli tepkiyi zamanında verirse, sonunda kendisinin zararlı çıktığı bu kötü duruma düşülmesi de önlenmiş olur.
Unutmayalım ki; hükümet yaşanan iyileşmeyi tümüyle kendi becerisine bağlamıştı. Kendilerine güvenleri o kadar artmıştı ki, bırakın basında yeralan eleştirileri, IMF’den gelen, kendi bürokratlarından gelen uyarıları bile dinlemez olmuşlardı.
Ama ne zaman piyasanın tavrını gördüler, döndüler beklettikleri önlemleri birbiri ardına almaya, yanlış kararlardan çark etmeye başladılar.
ATAMALARIN ÖNEMİ GÖRÜLÜYOR
Merkez Bankası Başkanlık seçimini bu kadar kötü yönetmiş olmaları, bizce ilk zamanlardaki "IMF’ye rest" hataları kadar vahim bir hataydı ama bu kez geri dönmediler.
Bu arada yapılan bir süre hatayı da unutmayalım. Örneğin stopaj olayında o kadar uyarı yapıldı ama dinlemediler, hatta "bundan geri dönersiniz" diye iddialı eleştirileri bile göz ardı ettiler. İşler sarpa sarınca yine çark ettiler. Piyasa o zaman gerekli tepkiyi vermedi
Bir kere şunu söyleyelim ki; bürokrasinin bu olayda çok büyük suçu var. Maliye Bakanlığı bürokratları, o dönem çıkan yasada yer alan "Bakanlar Kurulu sıfıra kadar indirmeye yetkilidir" sözünü son anda TBMM Genel Kurulu’nda çıkardılar, biliyor musunuz?
Yani yeni bir yasaya gerek olmadan o stopaj sorunu acil çözülebilecekti, suç Maliye bürokratlarının. Sadece Maliye değil Hazine bürokratlarının da büyük suçu var. Çünkü her dönem Maliye ve DPT bu önlemi getirir, bunu Hazine önlerdi. Hazine bu kez direnmedi.
Ama size bir şey söyleyelim; ders alınmış gibi gözükse de, hálá alınmadı. Şimdi de yerliler için stopaj düşürmeye çalışıyorlar ya... Bir süre sonra bunu da sıfırlamak zorunda kalacaklar ve durup dururken, olayı arapsaçına çevirecekler. Bekleyin, bunu da göreceğiz...
Peki bu hataların faturası ödeniyor mu derseniz, ödenmiyor. Çünkü bu hata yapan bürokratlar başka bahaneler uydurup, siyasileri kandırıyorlar. Yetersizliklerini, siyasi otoriteye yakın durarak, popülist isteklerini yaparak kapatmaya çalışıyorlar. AKP de partizan atamalardan vazgeçmediği için, bunları yerinde tutuyor. Başka "kendilerinden" adamları da yok zaten.
Yani piyasalar, biraz da, atamalar dahil zamanında vermedikleri tepkilerin faturasını ödüyor.