Paylaş
Son dönemde, bankaların kanuni takibe almadan, kullanıcıların talebi üzerine kredileri yeniden yapılandırma yolunu daha sık tercih etmeye başladıklarını yazmıştık. Bunun bir anlamda, “Başlayan kredi sorununu öteleme” anlamına geldiği açık. Bu öteleme işlemi hem bankaların hem de kredi kullananların işine geldiği için yapılıyor. Hükümet de bu işten memnun; çünkü kredi sorununun genele yayılması, bu yöntemle engellenmiş oluyor.
Peki, bu öteleme nereye kadar devam ettirilebilir, sonunda ne olur?
Bu yöntemin kalıcı bir yöntem olmadığı, sadece öteleme anlamı taşıdığı için riskleri yok etmediği, aksine ileride artırma tehlikesi bulunduğu bir gerçek. Bu sorunun yanıtı ise hem iç hem de dış, birçok faktöre bağlı bulunuyor.
Bankacılar sorunun, her şeyden önce ekonomik büyümeyle ilgisinin çok derin olduğu görüşündeler. Şu anda aslında kredi vermekte bir sıkıntı bulunmadığını, sorunun makro ekonomik dengeler ve kredi talebinden kaynaklandığını belirten bir bankacı, mevduat-kredi oranının yüzde 100’ün üzerinde olduğunu hatırlatıyor. Bankaların kredi faiz oranlarını indirmeye devam ettiğini de kaydeden aynı bankacı, burada Merkez Bankası’nın uygulayacağı likidite politikasının ve ekonomik faaliyetlerin düzeyinin kilit rol oynadığı görüşünde.
Bankaların hem öz kaynak hem da diğer rasyolar açısından kredi hacmini artırmalarının önünde bir engel olmadığını kaydeden bankacı, bunu belirleyecek olanın resmi otorite ve yaptığı tercihler doğrultusunda alacağı kararlar olduğuna vurgu yapıyor. Bu bankacı, mevcut Merkez Bankası politikasının ise temkinli olduğunu hatırlatarak, “Mevcut iç ve dış koşullara göre ekonomi yönetimi temkinli olmakta haklıdır” yorumunu yapıyor.
Büyümenin yeniden artırılması tercihinin yapılması halinde, buna göre para politikası dizaynı yapılması gerektiğini belirten aynı bankacı, gelen taleplerin artması halinde sektörün buna yanıt verecek imkana sahip olduğunu tekrarladı.
Bankaların ekonomik büyüme ışığı görmeleri halinde, firma değerlendirmelerini ona göre yapıp, kredi hacmini yeniden artırabileceğini de sözlerine ekledi.
SORUN YÜZDÜRÜLEMEYECEK KREDİLER
Yanı sıra küresel eğilimlerin içeride kredi hacmini etkileyeceği de çok açık.
Sorunun büyümesi halinde bankaların Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nda (BDDK) kredi koşullarında ek yumuşatma talepleri olup olmayacağını da sorgulamaya çalıştım. Bankacıların çoğu mevcut koşulların uygun olduğunu, kredi sorunu için şu anda ek bir talebe gerek olmadığı görüşünde.
Bankaların iyi niyet çerçevesi içinde, kredi kullananla oturup rahatlıkla krediyi yeniden yapılandırabildiğini, bu imkanın bulunduğunu kaydeden bir başka bankacı, buna karşılık bazı sektör kredilerinde uzun zamandır sıkıntı yaşandığını bunların kanuni takibe alınmasının şart olduğunu, şu andaki asıl sorunun “yüzdürülemeyecek krediler”de yaşandığını kaydetti.
Denizcilik sektörü kredilerini buna örnek gösteren bankacı, küresel kriz sonrası bu sektördeki sorunun düzelemediğini, sektöre verilen kredilerin zorunlu olarak takibe girmeye başladığını, bunların artık yüzdürülemediğini söyledi.
Dolayısıyla son dönemde sıkça söz edilmeye başlanan inşaat gibi sektörlerde başlayan kredilerdeki geri dönüş sıkıntısı da sorun devam ederse, bu kategoriye girebilir.
Paylaş