İŞ áleminin koalisyon hükümetlerinden çekindiğini, ekonomik gidişat için her zaman güçlü bir tek parti iktidarından yana olduğunu biliyoruz.
Ancak bu genel yargının aksine, son günlerde iş áleminin de, yavaş yavaş, koalisyon hükümetlerinin daha iyi olup olmadığını tartışmaya başladığını gözlüyoruz.
Bizce Türkiye artık "koalisyon hükümetleriyle yönetim"i ciddi ciddi düşünmek zorundadır. Her şeyden önce şunu bilmek gerekiyor ki; belki de yüzde 10 barajlı son seçimimizi bu yıl yapacağız. Yani bundan sonraki seçim, en geç iki seçim sonrası, mutlaka baraj indirilmiş olarak yapılacak. Bu da zaten koalisyon hükümetlerinin şimdi olmasa da, ileride çok daha büyük ihtimal haline geleceğinin bir kanıtı. Belki onlarca yıl sonra, baraj inse bile, siyasi partiler arasında keskin ayrımlar oluştuğu zaman, bazı Avrupa ülkelerindeki gibi iki bloklu saflar arasında seçim gidip gelir. Ama böyle bir demokrasi yapısına ulaşmamız epeyce süre alacak. Dolayısıyla daha çok İtalya benzeri, çok yapılı bir Meclis kaçınılmaz hale gelecektir.
Bizce artık, barajı indirmekte daha uzun yıllar direnmek yerine, koalisyon hükümetlerinde devletin nasıl işlemesi gerektiğine, istikrarın nasıl sağlanacağına kafa yormak gerekiyor.
Unutulmasın ki; küresel ekonomi ve işbölümü etkisini arttırdıkça, kaçınılmaz olarak ulusal hükümetlerin, siyasi partilerin etki alanı da giderek daralmaktadır. İşte bu nedenle, ekonomik istikrar için bağımsız kurumlar giderek daha fazla etkin hale gelmektedir.
Bizce bu kaçınılmaz bir süreçtir ve bir açıdan bakıldığında koalisyon hükümetlerinin ülke yönetimlerinde ağırlık kazanmasından korkmamayı da beraberinde getirmelidir. Bağımsız kurumlar ve devletin diğer organları koalisyon dönemlerinde de rahat karar alabilecek bir yapıya kavuşturulup, özellikle ekonomik istikrar için tehdit unsuru olmaktan çıkarılabilir.
Unutulmasın ki; AB ile en radikal uyum adımları, AKP hükümetlerinden önceki üçlü koalisyon hükümeti döneminde atılmıştır. Yine bu sistemin, bu küresel gidişatın MHP’li koalisyon hükümetine Apo’yu affettirdiği gerçeği de ortadadır. EKONOMİ İÇİN TEHDİT OLMAKTAN ÇIKARILABİLİR
Özetle; Türkiye bir yola girmiştir, bu yolda ilerlemektedir ve yapılacaklar bellidir. Bu yapılması gerekenler konusunda tek parti çoğunluk iktidarı ne yapacaksa, kaçlı olursa olsun, gelecek koalisyon hükümetleri de aynı şeyi yapmak zorundadır. Belki karar alma mekanizması, her taraf ikna edileceği için biraz zaman alabilir, ama işte devletin organizasyonu buna göre kurgulanırsa, o zaman bu zaman kaybı da önlenecektir.
Bizce koalisyon hükümetleri demokrasi açısından da çok daha uygun bir yapı arz ediyor.
Bir düşünsenize... Hiç bir çağdaş batı ülkesinde, yetkileri, gücü bu kadar fazla bir Başbakan var mıdır? Bir Başbakan her istediğini yaptırabilecek güce sahip midir? Bırakın Başbakanı örneğin bir Maliye Bakanının, her istediği işi yapma veya yaptırabilme gücü var mıdır?
Bir çağdaş, demokratik bildiğimiz ülkeleri, bir de Türkiye’ye gözüne getirip kıyaslayın... Benim diyen Başkanlık sistemlerinde, bir Başkanın bile bu kadar güç ve yetkisi olabilir mi?
Bu güç ve yetki iyi kullanıldığında iyidir de, aynı zamanda baskıcı bir rejim için de rahatlıkla kullanılabilir. Son dönemde, AKP iktidarının Demokrat Parti iktidarının baskıcı son dönemlerine benzetilmesi de belki bu nedenledir, kimbilir.
Tamam, geçtiğimiz 4 yılı aşkın sürede, çoğunluk iktidarı nedeniyle işler hızlı yürüdü, iş álemi büyük paralar kazandı. Ancak bu hükümetin ilk başta IMF’ye rest çektiğini çabuk unuttuk.
Her kesim gibi iş álemi de, şu an her istediğini yaptıran hükümetin, hem Cumhurbaşkanlığı hem aynı çoğunluk iktidarına sahip olup, gücünü artırmasını ister mi sanıyorsunuz?
İşte bu nedenle, eğer mekanizmalar kurulursa, koalisyon hükümeti istikrara tehdit oluşturmaz. Aksine daha demokratik bir ortamda, daha dengeli yönetim sağlanabilir.
İş álemi de, diğer kesimler de, bütün bu nedenlerle, koalisyon hükümetlerini kategorik olarak reddetmekten vazgeçmeli. Zaten şimdi vazgeçmezlerse, ilerde vazgeçmek zorunda kalacaklar.
Bizce, seçim öncesi aksini söyleseler de, mevcut partilerin hepsi, gidişatı sürdürmek zorunda.