İMAR Bankası'ndaki soygunu daha çok konuşacağız ama buraya para yatıran kişiler açısından durum netlik kazandı. Önceki gün yapılan açıklama ile tasarruf sahiplerine 10 milyar liralık peşin ödeme rakamı kesinleşirken, toplam fatura da 9 katrilyon lira olarak resmiyet kazandı.
İmar Bankası olayını daha uzun süre tartışmaya devam edeceğiz ama kısa süre içerisinde yanıtlanması gereken sorulardan biri; ‘‘Bu ödemelerin piyasaları nasıl etkileyeceği.’’ Döviz piyasalarında geçen hafta başlayan çıkış trendi, son iki günde yumuşayarak, yeniden 1 milyon 500 bin liranın altına indi. Piyasalarda döviz fiyatlarının bundan sonraki seyri konusunda değişik fikirler var. Kimi bu seviyenin daha düşeceğini, kimi bu seviyede denge oluşacağını, sayıları az olsa da, kimi de döviz fiyatlarının yeniden yükselişe geçeceğini söylüyor. Kişisel kanımız; döviz fiyatlarının yıl sonuna kadar fazla çıkmayacağı, 1 milyon 500 bin lira dengesinin, 2004 hedeflerinin gerçekleştirilmesi açısından uygun bir baz oluşturacağı yönünde...
Döviz fiyatlarını önümüzdeki günlerde etkileyecek önemli unsurlardan biri İmar Bankası ödemeleri olacak. Önümüzdeki hafta Hazine Bonosu ödemeleri için bir yasa, mevduat ve hazine bonosu ödemeleri için birer kararname çıkması bekleniyor. Böylece altyapı oluşturulduktan sonra, kasım ayı ortasında, Ziraat Bankası'nın ödemelere başlayacağını tahmin ediyoruz.
İşte İmar Bankası ödemelerinin döviz fiyatlarına etkisi de bu ödemelerle birlikte görülecek. Bankadaki mevduatların yüzde 60'ının döviz tevdiat hesaplarından oluştuğunu biliyoruz. Yani yasa gereği döviz hesaplarına da TL ödemesi yapılacak ama bunu alacak tasarruf sahiplerinden çoğunun daha önceki tercihinin döviz mevduatı olduğunu biliyoruz.
Bu gerçek ortada iken, Ziraat Bankası'ndan yapılacak ödemelerin büyük bölümünün, yeniden dövize talep yaratması büyük ihtimal olarak önümüze çıkıyor. Yapılacak peşin ödeme toplamının 2.7 katrilyon lira olduğunu düşünürsek, dövize gelebilecek talebin ne kadar büyük olacağını görebiliriz. Yüzde 60'ı tekrar dövize kaysa, talep 1 milyar doları bulacak.
Ancak bu talebi hesaplarken bilinmeyen birçok unsur var. Örneğin 10 milyar lira peşin parayı alacak tasarruf sahiplerinin ne kadarının bu parayı birikmiş borçlarını ödemekte kullanacağını, küçük bir rakam olacak ama ne kadarının Ziraat Bankası'nda açılacak hesapta tutmayı tercih edecekleri, ne kadarının eskiden döviz tutsa bile şimdi aynı niyette olduğunu bilmiyoruz. Bilinmeyen başka bur unsur da; bayram öncesi tasarruf sahiplerinin ve vergi ödeyeceklerin takınacağı tutum. İmarzedeler'in bir bölümü uzun bayram tatili öncesi TL'de kalmayı tercih edebilir. Genel olarak bayram öncesi döviz bozdurulduğu için bu talebin bir bölümü absorbe edilebilir. Yine vergi ödemeleri için satılacak dövizler, talebi bir ölçüde dengeleyebilir.
BAŞBAKAN KUR VERİR Mİ?
İmar Bankası için yapılacak ödemelerin döviz fiyatlarına etkisini daha sonra göreceğiz. Ekonomi yönetimi ödemelerin bu yönünü de düşündü mü, bir önlem aldı mı bilmiyoruz ama belli ki bu ödemeler, kasım ayı döviz fiyatlarının seyrinde etkili olacak.
Bu arada son iki günde döviz fiyatlarının düşmesinde, Enis Berberoğlu'nun Başbakan Tayyip Erdoğan'a 29 Ekim resepsiyonunda sorduğu soru üzerine verdiği, ‘‘Doların 1 milyon 550 binde durması lazım’’ demecinin etkili olduğu görülüyor. Berberoğlu, yine, iyi gazeteci olduğunu gösterdi ama bir Başbakanın ‘‘kur rakamı’’ üzerine konuşması doğru mu?
Bakan ve Başbakan daha önce kur çok düşükken Merkez Bankası'na yüklenen, TOBB delegelerine şikayet eden, kur rakamı içeren demeçler vermiş ama daha sonra susmuşlardı ve sustukları zaman işler iyi gitmişti... Şimdi yeniden, hem de ‘‘Merkez Bankası bağımsız’’ derken, hem de ‘‘Dalgalı kur var, seviyeyi için bile kimse birşey söyleyemez’’ derken, rakam veriyor...
Bundan önceki Hükümetler döneminde, Başbakanlar böyle demeçler verince herkes ayağa kalkardı. Çünkü sorun ‘‘ilkesel’’dir. Peki, acaba şimdi, niye, kimse hiç sesini çıkarmıyor?