İç talebe bağlı yüksek büyüme ve getirecekleri

DÜN açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamları, ekonominin beklentilerden çok daha hızlı büyüdüğünü ortaya koydu. Ekonomi canlı mı değil mi, tartışmaları da bitti; ekonomi canlı.

Peki, bu rakamlar piyasaları sevindirdi mi?

Piyasa uzmanları bir yandan yüksek büyümeye sevinirlerken, bir süredir, öte yandan yüksek büyümenin yaratacağı sonuçlar nedeniyle tedirgin olmaya başladılar. Dünkü rakamlar üzerine ise bırakın piyasa uzmanlarını, artık ilgili bakanların bile yüksek çıkan büyüme rakamlarından endişe duyduklarına şahit olmaya başladık. Bu rakamlar bakanlara bile fazla geldi.

Çünkü herkes biliyor ki; Hükümet ve Merkez Bankası son aylarda, ekonomi epeyce soğudu diye yeniden canlandırma önlemleri almaya başladılar. Merkez Bankası iç talep canlı olmadığı gerekçesiyle, faiz oranlarını düşürmeye başladı, yeni faiz indirimlerinden söz ediyor. Yani Merkez Bankası enflasyon tehlikesi hiç yokmuş gibi davranıyor, davranmaya da devam edecek gözüküyor. Halbuki dün açıklanan büyüme rakamları, mevcut ekonomik tablonun hiç de Merkez’in baz aldığı gibi bir tablo olmadığını ortaya koydu. Piyasa uzmanlarının tedirginliğinin artması, bakanların bile tedirgin olması bu yüzden. Şimdi değil ama birkaç aylık veriler de böyle giderse, Merkez Bankası’nın baz aldığı senaryonun tutmadığı görülür ve güvensizlik iyice artar diye.

Dün açıklanan, piyasa beklentilerinin çok üzerinde gelen, büyüme rakamları, dış talebin ikinci çeyrekte büyümeye eksi katkı yaptığını, bu kadar yüksek çıkan büyümenin çok büyük ölçüde içtalep artışından kaynaklandığını da ortaya koydu. Merkez Bankası’nın tezi doğru çıkmadı.

Belki de çıkacak bu rakamı bildiği için, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, önceki gün TRT’ye çıkıp, “aslında ekonominin büyüme potansiyelinin çok yüksek olduğunu” söylemiş. Belli ki büyüme konusunda aldığı Hükümete yakın kararların gerekçesini, önümüzdeki günlerde bu tez ile açıklamaya çalışacak.

BÜYÜME POTANSİYELİ


Bir süredir ekonominin istikrarlı, sorun çıkarmadan büyüme potansiyelinin aslında ne olduğunu tartışıyoruz. Bu konuda somut araştırmalar çok yok ancak enflasyonun düşmesinin büyüme potansiyelini biraz artırdığı ortada. Buna karşılık, son dönemdeki ekonominin canlanmasının sorun yaratmayacağını, “ekonominin büyüme potansiyeli çok büyüdü” diye açıklamak, bilimsellik kaygısı olması gereken bir Merkez Bankası yönetimine  yakışmıyor.

Zaten tablo ortada; ekonominin sorunsuz, istikrarlı büyüme potansiyeli o kadar artmış olsaydı, cari açık bu kadar yüksek olmazdı. Dün açıklanan Ağustos ayı ödemeler dengesi verisi, cari açığın beklentilerin biraz altında geldiğini gösteriyor ama arizi bir gelişme olduğu açık. Bu kadar tüketime, yatırıma, ithalata dayalı bir ekonomide cari açığın yüksek gitmemesi zaten mümkün değil. Yani dünkü ödemeler dengesi rakamlarını bundan sonra ararız.

İlk yarıda seçim tamamlandı, artık frene basılır demek de mümkün değil. Ağustos ayı bütçe rakamları da içtalebin ve ekonominin canlı olduğunun ispatı gibi. Hazine nakit dengesi Ağustos’ta aylar arası kaymanın etkisiyle 93 milyon TL’lik sınırlı fazla verdi. Ağustos’ta giderlerin yüzde 26 ile yılın en yüksek artışını kaydetmesi dikkat çekti, gelirler ise hız kesmeye başladı. Ağustos ayı itibarıyla üç aylık ortalama gelir artışı yüzde 15 ile son altı ayın en düşük artışını kaydederken, faiz dışı harcamalar da bir önceki yıla göre  yüzde 22 arttı,  üç aylık ortalama artış yüzde 11’den 13’e yükseldi.

Özetle; yüksek büyüme, ilerisi için çok açık riskler biriktiriyor.
Yazarın Tüm Yazıları