Hükümet tüketime fren için düğmeye basıyor

DÖVİZ fiyatlarında yaşanan son gelişmeler ekonomi yönetimini alarme etti. Cumartesi günü Maliye Bakanlığı’nda yapılan toplantılarda, ‘artan tüketim artışına fren ihtiyacı’ tartışıldı.

Yapılan toplantılarda FED’in faiz artırım beklentisi ve bunun üzerine çıkan sıcak para miktarı da ele alındı. Yaklaşık 20 milyar dolarlık bir sıcak paranın hisse senedi, bono ve repoda olduğu, son 15 günde bunun yaklaşık 2-2,5 milyar dolarının, yaptıkları yatırımlardan çıkıp, dövize dönerek sermayeyi ülkelerine götürdükleri anlaşılıyor. Bunun, Türkiye gibi diğer gelişmekte olan ülkelerde de görüldüğü ve fon yöneticilerinin belirsizlik nedeniyle, girdikleri ülkelerden çıkarak likit kalmak için böyle bir harekete girdikleri, bunun Türkiye’yi de etkilediği konuşuldu.

Maliye Bakanlığı’nda yapılan toplantılarda uluslararası ekonomik gelişmelerin bundan sonra alacağı şekil ve bu gelişmelerin Türkiye’yi nasıl etkileyeceği de tartışıldı.

Hafta sonunda stabilite kazanan kurların önemli bir şey olmazsa önümüzdeki hafta sakin seyretmesi bekleniyor. Buna karşılık yurtdışından kaynaklanan döviz talebinin artabileceği ihtimali üzerinde de durulurken, bu takdirde alınacak önlemler de masaya yatırıldı.Bu arada bazı bankaların Merkez Bankası’nın uyarılarına rağmen açık pozisyon tuttuklarının, son dönemde arttırdıkları döviz talebi ile ortaya çıktığı son kur artışlarında bunun da etkisinin görüldüğü konuşuldu.Bu arada sadece bankaların değil reel sektörün açık pozisyonu üzerinde durulup, bu konuda dikkat çekilmesi istendi.

Cari işlemler açığının dalgalı kur politikası uygulansa bile, paniği artırdığı saptanırken, Şubat ve Mart aylarında cari işlemler açıklarının 1.5’ar milyar doların üzerinde çıkacağının anlaşıldığı, bu nedenle piyasalarda artabilecek tedirginliğin önlenmesi için çalışılması kararlaştırıldı.

Ekonomide soğutma ihtiyacı

HIZLA
artan döviz fiyatlarının doğuracağı sonuçların yanısıra, bu hareketle birlikte faiz oranlarında meydana gelen artış da dikkat çekici. Faizlerin son iki haftada yüzde 22’den 25’e geldiği gözlenirken, bu oranların daha da artması halinde özellikle bankacılık kesiminde sıkıntı çıkıp, bankalar zarar yazacakları için zaten eksik olan özkaynaklar daha da eriyebilir.

Reel faizlerin zaten yüksek olduğu, düşmesi gerekirken daha da arttığı dikkate alınarak bunun için ekonomide soğutma işlemenin zaman geçirilmeden başlaması gerektiği üzerinde de konuşuldu. Bunun için Hazine’nin daha az borçlanması, onun için de kamu harcamalarının kısılması gerekiyor. Bu nedenle Maliye Bakanlığı’nın kamu harcamalarında daha da kısıntı yapalabileceği kalemlere bakması gerekecek.

Ekonomi yönetiminde bütün bu riskler ve alınabilecek önlemler ele alınırken, hükümete bu konuda bir brifing verilmesi ve kararın Hükümete bırakılacağı öğrenildi. Cumartesi günü yapılan toplantılara Maliye Bakanlığı yetkililerinin yanısıra hazine, DPT, Merkez bankası ve BDDK yetkilileri de katıldı. Toplantıda önümüzdeki hafta gelişmelere bakılması, ‘ince ayar’ gerekecek kararlar için dikkatli olunması kararlaştırıldı.

Tüketici kredilerinde KKDF artıyor

ARTAN
ithalatta tüketici kredilerindeki artış nedeniyle otomobil gibi malların ağırlığının arttığı, bu arada yatırım malı ithalatının da dikkat çekici boyutlara ulaştığı kaydedildi. Bu nedenle otomobil ithalatının kaynağı haline gelen tüketici kredilerinin pahalandırılması üzerinde duruldu.

Önümüzdeki günlerde tüketici kredilerindeki patlamanın yumuşatılması ve bu kredilerin hem bankacılık kesimi için risk olmaktan çıkarılıp, hem de ithalattaki artışın frenlenmesi için tüketici kredilerinin pahalandırılması kararlaştırıldı.

Merkez Bankası, son iki aydır kamuoyuna açıkladığı duyurulurda tüketici kredilerindeki artışa dikkat çekiyor ve uyarıyordu.

Bu nedenle önümüzdeki günlerde tüketici kredilerinden kesilen Kaynak Kullanım Destekleme Fonu (KKDF) kesintisinin artırılması kararlaştırıldı. Böylece hem ithalattaki artışın frenlenmesi hem de içtalepteki artışın daha dengeli biçime sokulması amaçlanıyor.

Tüketici kredilerinde KKDF artırımının yanısıra bazı ek tedbirlerin daha gündeme gelmesi, tüketici kredilerindeki artışın kesilmesi görüşü benimsendi.

Tüketici kredilerindeki artışta kamu bankalarının hızlı faiz indiriminin etkili olduğu kaydedilirken, kamu bankalarının bu kredileri daha fazla indirmesinin önüne geçilmesi, hatta tüketici kredilerinde yeniden faiz artırıma gitmesi de önümüzdeki günlerde gündeme gelecek.

Bu arada kısa süre önce sıfırlanan yurt dışından kullanılan kredilerdeki KKDF’nin yeniden konması üzerinde de duruldu. Ancakr şimdilik bu konuda bir önlem düşünülmüyor.

Tüketici kredilerindeki artışın pahalandırılmasının yanısıra, gümrüklerde daha sıkı kontrol yapılması ve bu yolla ithalatın biraz daha frenlenmesi de toplantılarda konuşuldu.

Güven için IMF erken çağrılabilir

BU
arada piyasalara güven verebilmek için, Türkiye’nin 2004 sonrasında IMF’le ilişkilerinin ne olacağının biran önce netleştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle IMF Heyetinin erken çağrılması ve 8. gözden geçirmenin biran önce tamamlanması piyasalarda konuşulmaya başlandı. Cumartesi günü yapılan toplantılarnda bu konunun gündeme gelmediği öğrenildi. Ancak önümüzdeki günlerde panik havasının sürmesi halinde, piyasalar Hükümetin ve ekonomi yönetiminin IMF’i erken çağırabileceğini konuşuyorlar. Çünkü 8. gözden geçirme bitiminde IMF’le 2004 sonrası ilişkilerin ne olacağının da kamuoyuna açıklanarak rahatlatılmasının gündeme gelebileceği belirtiliyor.

Bu kararın Hükümete ait olacağı ama AB’den müzakere sürecinin başlatılması konusunda gelen olumsuz demeçlerin artmasının piyasaları tedirgin ettiği, bu nedenle IMF çıpasının devam etmesi gerektiği konuşuluyor.

Ancak IMF’le ilişkilerin hangi tür bir anlaşma ile yürüyeceği konusunda Hükümet kararını henüz netleştirmiş değil. Sıkıntıların devam etmesi ve AB’den müzakere süreci ile ilgili olufmlu sinyaller alınmaması halinde, Hükümetin tedbiri ya da normal stand-by anlaşması yapılmasına daha sıcak bakacağı, piyasaların beklentisinin de bu yönde olduğu görülüyor.

Akaryakıt ve doğalgaz zamlanabilir

TOPLANTILARDA
ele alınmadı ama piyasalarda yurt dışında yükselen petrol fiyatlarına ek olarak, kurlarda meydana gelen hızlı artışın özellikle akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarında ayarlama ihtiyacını doğurduğu konuşuluyor .Önümüzdeki günlerde artan maliyetlerin akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarına yansıtılmasının kaçınılmaz olacağı anlaşılırken, bu artışların Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini sıkıntıya sokmayacak ölçü ve biçimde yapılması gerekiyor. Bu nedenle küçük artışlar, DİE’nin fiyat aldığı dönemlere zamların denk getirilmesi gündeme gelebilir.

Bu arada akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarında zam gerekirken, elektrik fiyatlarının bir süre daha bu seviyelerde götürülebileceği tahmin ediliyor. Elektrik fiyatlarında hesap yapılırken, kurun yüksek tutulduğu,bu nedenle kurun bu seviyesinde bir zamma ihtiyaç olmadığı ama ileride buna da gerek duyulabileceği konuşuluyor. Sanayicilerin özellikle elektrik fiyatlarına duyarlı oldukları kaydedilirken, bunda şimdilik artış ihtiyacı olmaması sevindirici bir gelişme sayılabilir.
Yazarın Tüm Yazıları