Erbakan’ın ekonomi anlayışındaki değişim

NECMETTİN Erbakan’ın vefatının 28 Şubat’ın hemen öncesine denk gelmesi ilginç bir tesadüf. Erbakan’ın “milli görüş” felsefesinin siyasi olarak etkisini sürdürdüğünü ama aynı kapsamda ortaya koymaya çalıştığı ekonomik anlayışın büyük ölçüde tasfiye olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde, ekonomik anlayış olarak ilk akla gelen “kaynak paketleri” idi. Kaynak paketlerinin ortaya konmasındaki amaç ise; yerleşik ekonomik sistemi değiştirmeden önce belirli bir kaynak yaratıp, milli ekonomiyi tesis yolunu açmaktı. Küreselleşmenin hız kazandığı bir süreçte, Türkiye’nin 24 Ocak kararlarıyla zaten içine girmeye kesin karar verdiği sistemden geri dönüşün zor olduğunu biliyordu. Bu nedenle “karşılıksız para basımı” gibi temel ekonomik anlayışını hemen hayata geçiremeyeceğini gördü ve o dönem sıkça alay konusu olan kaynak paketlerini gündeme getirdi. Sistemin bir bütün olduğunu, piyasa ekonomisini arkadan dolanmanın bu kadar tepki çekeceğini görememişti. Özet olarak; Erbakan’ın ekonomik anlayışı, sanayileşmeden finansa kadar devletçi bir ekonomi anlayışı idi…
Bu anlayış, 28 Şubat süreci denilen, hala acısını çektiğimiz siyasete asker müdahalesiyle birlikte, Refahyol Hükümetinin gitmesiyle son buldu.
Aynı geleneğin devamı olarak ortaya çıkan, 2002 yılındaki seçimleri kazanan mevcut hükümet, o dönemden aldığı dersle ekonomik programında piyasacı bir anlayışı ortaya koymuştu ama tam olarak benimsemiş de değildi. İşte bu nedenle Erbakan’ın ekonomi anlayışı hükümetin kurulduktan sonra biraz bocalayıp kabul ettiği, “mevcut ekonomik programı devam ettirme kararı”yla son bulmuş sayılabilir. O dönem, biraz zorla da olsa, karar verilen IMF anlaşmasının devamı, Erbakan’ın ekonomi anlayışının, bence sonunu getirdi.
Elbette mevcut iktidar partisi içinde hala Erbakan ekonomisinin etkisinde kalıp, “Merkez Bankası karşılıksız para basabilir” diyenler, hatta partinin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcıları var. Ama bence artık hükümet, daha da önemlisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, piyasa ekonomisinden geri dönüş olmadığını, küreselleşmeye karşı konulamayacağını anlamış durumda...
SİYASİ ANLAYIŞI HÂLÂ ETKİLİ
Erbakan’ın deneyimli bir politikacı olarak, iktidara geldiğinde revize ettiği ekonomi anlayışını, doğru dürüst yönlendirme olsaydı, daha köklü biçimde değiştirebileceğini ama buna imkanı olmadığını düşünüyorum. O dönem Erbakan’ın “sistemle barışma” gayreti içinde olduğunu biliyorum. Bir anım bu çabanın kanıtı gibiydi. Bir danışmanı ile samimi sohbetlerde bulunurduk. Bir gün bana “Senin bir değerlendirmeni Başbakana ilettim, oturduğu yerden kalktı sonra oturup ‘şimdi bir daha söyle’ dedi. Bir gün bu konuyu seninle görüşmek istiyor” dedi. O danışmana bir sohbette “Sayın Erbakan sistemle barışmak için her adım attığında, tabanı onu paçalarından aşağı çekmeye çalışıyor” demiştim. Erbakan’ı etkileyen, tartışmak istediği değerlendirmem buydu.
Erbakan’ın yapamadığı ama talebelerinin başardığı en önemli değişiklik, biraz el yordamıyla olsa bile, bu eski ekonomik anlayıştır.
Erbakan’ın “Milli Görüş”ünün siyasi olarak ise hala etkisini sürdürdüğünü düşünüyorum. Ne kadar revize edilse de, özellikle dış politikada eski siyasi anlayışın derin izleri hissediliyor. Bazen bu siyasi anlayış, ekonomide gerekli reformlardan kaçınmak, bağımsız kurumları işlevsiz kılıp siyaseti günlük ekonominin içine yeniden sokma çabaları gibi örneklerle ekonomiyi de etkiliyor. Ancak asıl değiştirilemeyen nokta, “halkın geleneksel ve muhafazakar yönü kaşınıp öne çıkarılarak, çağdaşlaşmanın önünü tıkama” alışkanlığı...
Erbakan da ülkeye hizmete çalıştı, bunun için değişti de ama bu kadar oldu...
Unutulmaması gereken; bu süreç bir bütün yani bir yandan piyasa ekonomisi derken, öte yandan muhafazakarlığı çok uzun süre birlikte götüremezsiniz...

Yazarın Tüm Yazıları