Dünya Bankası ve sürdürülebilir büyüme

CUMARTESİ akşamı, Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz İstanbul’a gelmeden hemen önce, Banka kurmaylarının kamp kurduğu İstanbul Hilton Oteli’ndeydik.

Başkandan önce gelip hazırlıkları yürüten Dünya Bankası Başkan yardımcısı Shigeo Katsu ve daha çiçeği burnunda sayılabilecek yeni Türkiye Temsilcisi Ulrich Zachau başta olmak üzere, Dünya Bankası’nın yöneticileri ile sohbet etme imkanımız oldu.

Geçen yılın sonunda görevini tamamlayan Dünya Bankası’nın Türkiye Temsilcisi Vorkink’in giderayak söylediği, "Özel sektöre daha fazla destek vermemiz lazım" sözlerini hatırlatıp, yeni dönem için böyle bir yoğunlaşma olup olmayacağını sorduk. Banka yöneticileri, kendilerinin daha çok "sürdürülebilir büyüme" üzerinde durduklarını hatırlatıp, özel sektörün de sürdürülebilir büyümeyi, yani büyümenin kalıcı olmasını sağlayacak temel unsur olduğuna dikkat çekiyorlar. Ancak kendilerinin "sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmek için oluşturulması gereken altyapı" konusuna ağırlık verdiklerini, dolayısıyla zaten bu desteklenen kamu projelerinin de, özel sektörün önünü açıp bu kanalla kalıcı büyümenin altyapısını sağlamaya dönük olduğunun altını çiziyorlar. Bu nedenle doğrudan özel sektöre yeni dönemde ağırlık vermenin sözkonusu olmayacağını kaydeden kurmaylar, ancak yan kuruluşları olan IFC’nin doğrudan özel sektöre kaynak aktarmaya, finansman sağlamaya devam edeceğini söylüyorlar. IFC’nin gerek ülke içinde gerekse Türk şirketlerinin üçüncü ülkelerdeki yatırımlarına verdiği desteği hatırlatıyorlar.

Bu kapsamda Hükümetin köprü, otoyol gibi temel altyapı tesislerini özel sektöre devretme konusundaki planını kendileriyle tartışıp tartışmadığını soruyoruz. Yetkililer, bütün dünyada bu tür temel altyapı yatırımlarının özel sektör-devlet işbirliği ile yapılmaya çalışıldığını hatırlatarak, çok hassas davranılması gerektiğini kaydediyorlar. Hangi kesimin ne tür yükümlülükler altına girip, ne tür menfaatler sağladığının çok iyi tespit edilmesi ve bunların dengeli olması gerektiğini kaydeden yetkililer, bu konuda Dünya Bankası olarak yapılacak açık operasyonlara destek vereceklerini, kendilerinden istendiği takdirde teknik destek de sağlayacaklarını kaydediyorlar.

YARGI REFORMU DÜNYA BANKASI İLE KONUŞULUYOR

Üzerinde durduğumuz bir başka konu da artık ekonomik ve sosyal ihtiyaçları karşılayamayacak duruma gelen yargı sistemi. Hükümetle bu konuda yani yeni bir yargı reformu konusunda işbirliği olup olmayacağını soruyoruz. Yetkililer, bu tür işbirliklerinin Türkiye’nin talebi çerçevesinde gelişebileceğini,bu konularda açık olduklarını kaydedip, "Yargı reformu konusunu da Türk yetkililerle yoğun olarak konuşmaya başladıklarını" ifade ettiler. Belli ki; henüz olgunlaşmadığı için şimdilik üzerinde fazla durmak istemiyorlar ama önümüzdeki dönemde gündeme geleceğini anlıyoruz.

Yine eğitim konusunda da çok yoğun işbirliği olduğunu biliyoruz ve bu konudaki işbirliğinin, reforma dönük çabaların desteklenmeye devam edeceğini öğreniyoruz.

Dünya Bankası yetkililerinin üzerinde durdukları konuların başında enerji de geliyor. Enerji alanındaki gelişmeleri, doğalgaz ve petrol piyasasındaki liberalleşme hareketini, bu arada dağıtım ihaleleri başta olmak üzere, aksayan yönleri konuştuğumuzda, "Her şeyin farkında oldukları ama Hükümete biraz tolerans gösterdikleri" izlenimini ediniyoruz. Yetkililer, enerji alanındaki gelişmelerin önemine dikkat çekip, "Ancak seçim nedeniyle bazı aksamalar olduğunu bu aksamaları bir ölçüde doğal karşıladıklarını" söylüyorlar. Ama ardından "Umarız seçim sonrası kaldığı yerden devam eder" demeyi de ihmal etmiyorlar.

Türkiye’nin Dünya Bankası’ndan en çok kaynak kullanan ülkeler arasında yer aldığını biliyoruz. Yeni dönem için hazırlıklar başlamış ve daha önce uygulanan finansman kotası kadar yeni finansman imkanları tahsis edilmesi bekleniyor. Tabi bu hacmi Türkiye isterse..

Görüşmemizde mevcut kredi koşullarında bazı esnemeler olabileceği izlenimini de alıyoruz. Bizce büyük olan reform ihtiyacının karşılanmasında Dünya Bankası hala önemli bir imkan.
Yazarın Tüm Yazıları