Dış politikamız ve ekonomik çıkarlar

IRAK Hükümet sözcüsü ve Devlet Bakanı Ali Debbağ, Türkiye’nin K. Irak’tan yapmaya başladığı petrol ithalatı için çok sert bir açıklama yaparak, bu sevkiyatın durdurulmasını istedi.

Haberin Devamı

Petrol ve gazın tüm Iraklıların mülkü olduğunu, bundan elde edilecek gelirlerin merkezi hükümetin kasasına girmesi gerektiğini belirtip, Türkiye’nin toprakları üzerinden “ruhsatlı olmayan” Irak petrolünün geçişine izin vermemesi gerektiğini söyledi.
Bu açıklama Türkiye’nin uyguladığı dış politikanın, diplomasi alanında atılan adımların ekonomik çıkarlarımız açısından ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Yani diplomaside olanların ekonomik çıkarlarımız açısından da ciddi olarak tartışılması gerekiyor.
Türkiye’nin K. Irak yönetimiyle yaptığı, detayları açıklanmayan ama çok kapsamlı olduğunu duyduğumuz, enerji anlaşmasının ne kadar önemli olduğunu bu köşede birkaç kez vurguladım. Bu anlaşma hem kürt sorununun çözümü için siyasi bir fırsat sunarken, özellikle de ileriye dönük olarak enerji arz güvenliği açısından, hem enerji temini hem fiyatlar nedeniyle, Türkiye ekonomisi, dolayısıyla halk için büyük önem taşıyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de enerji oyununu çok dikkatli, tüm detayları hesaplanarak, alıştığımız “tavla” oyunu gibi değil de satranç gibi oynaması gerekiyor. Aksi takdirde ulusal çıkarlarımızı koruyacağız diye, yani olumlu bir çaba için, atacağımız yanlış adımlar sonucu çocuklarımızın olanaklarını bile şimdiden harcama tehlikesi bulunuyor.
Tüm dünyada, her alanda, en büyük oyuncunun ABD olduğu kesin. Bunun yanında özellikle enerji oyunundaki en önemli ustalardan biri ise Rusya. Dolayısıyla bu oyunu her şeyden önce, bir denge içinde, bu ülkelerin fazla tepkisini çekmeden ancak ulusal çıkarlarımızı da düşünerek oynamamız gerekiyor. Bu kapsamda Türkiye’nin İran’la, Irak Merkezi yönetimiyle ve Arap ülkeleriyle ilişkilerinde de çok dikkatli davranması gerekiyor.
Demek istediğim o ki; K. Irak yönetimi ve Azerbaycan ile son dönemde yapılan enerji anlaşmaları Türkiye’nin kesin olarak lehine olan anlaşmalardır ama hem anlaşma aşamasında, hem anlaşmalar hayata geçerken çok daha dikkatli, dengeyi gözetecek adımlara ihtiyaç var.  Son dönemde enerji alanında atılan adımların özellikle Irak merkezi yönetiminde ve Rusya’da rahatsızlık yarattığını görüyoruz. Yarın Başbakan Erdoğan’ın Putin ile Moskova’da yapacağı görüşmelerde de yine bu enerji alanındaki sorunların ele alınması kaçınılmaz. Bizimkiler “konu açılırsa yanıt veririz” diyorlar ama bence gündeme oturması kaçınılmaz.
Açık söylemek gerekirse Türkiye’nin enerji oyununu satranç gibi oynadığını pek söyleyemeyiz. Buna genel dış politikada son dönemde yapılan ciddi hataları eklediğimizde, bu enerji oyununda “çırak çıkma” ihtimalinin yüksek olduğunu hatırlatmamız gerekiyor.

Haberin Devamı

ABD DE YANIMIZDA DEĞİL

Haberin Devamı

ABD’nin K. Irak’la yaptığımız anlaşmayı “erken” bulduğunu, bu nedenle hoşnut olmadığını biliyoruz. Anladığım kadarıyla şu anda Irak merkezi yönetimi hakkında İran’la aynı tarafta gözüken ABD’nin, kendi özel planı var ve Türkiye’nin adımı bu plana uymuyor. İşte bu nedenle K. Irak’la yapılan anlaşma sadece Rusya ve Irak’ı değil, ABD’yi de rahatsız etmiş gibi gözüküyor. Tüm bu karşı çıkmalara rağmen bence K. Irak’la yapılan anlaşmanın Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları açısından realize olması hayati öneme sahip. Bu nedenle dış politikada çok daha dikkatli adımlar atmak gerektiği de ortada.
Her şeyden önce Hükümetin “Osmanlı hayali”ni devam ettirmesi, bu projenin realize olmasının önündeki en önemli engel gibi gözüküyor. Bu hayal, bu hayal için atıldığı belli olan adımlar sadece İran ve Rusya’yı değil, şu anda müttefik gözüken Arap ülkelerini ve ABD’yi de rahatsız ediyor. Özetle; Türkiye’nin ekonomi dahil tüm çıkarları için ideolojik, hayali dış politikayı bırakıp, çıkarlarımıza uygun rasyonel politikalara dönmesi artık acil hale geldi.
Bu arada K. Irak’la enerji anlaşmasının, dış politikada yapılan hataların yanı sıra “işi bilene değil yakınlara verme” gibi kaygılarla harcanma ihtimali olduğunu da not etmemiz gerekiyor. Rusya ile enerji işbirliğindeki tökezlemelerde, bu kaygının oynadığı rolü unutmayalım.

Yazarın Tüm Yazıları