PİYASALARDAKİ gerginlik yumuşadı ama hálá devam ediyor. Dün, Hazine’nin hazirandaki takas kağıtları için açıkladığı döviz bazında yeniden değişim kararı, piyasaları bir miktar rahatlattı ama sonra yeniden hareket devam etti.
Öyle anlaşılıyor ki; ülkesine geri dönmek için, döviz fiyatlarının düşmesini bekleyen yabancı hala var. Döviz düştükçe alım başlıyor ve fiyatlar yeniden yükseliyor. İşte bu yüzden yani ‘yabancının ucuza döviz alıp çıkmasına yardımcı olmamak için’ de Merkez Bankası fazla müdahaleden yana değil. Ancak yerli bankalardan da, zararları arttıkça Merkez Bankası’nın müdahalesini isteyenlerin sayısı giderek artıyor.
Bankacılar, son dönemde piyasadan çıkan toplam yabancı parasının 2.5 milyar dolar düzeyinde olduğunu tahmin ediyorlar. Kesin bir veri yok ama; bonodan çıkan yabancı para miktarının 1 milyar dolar civarında olduğu, opsiyonların bozulması ve overnight’te bekleyip de çıkan yabancı parasının ise yaklaşık 1.5 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Borsadaki düşüş çok fazla ama bu süreçte borsadan çıkan yabancı parasının 100 milyon dolar gibi küçük bir rakam olduğu sanılıyor.
Bilgi veren bir bankacı, hisse senedinden çıkışın zor olduğunu hatırlatarak, bonoda yatırımı bulunan bazı yabancıların çıkmaya devam edebileceğini, dünkü hareketin bunu gösterdiğini kaydetti. Ancak aynı bankacı, şu anda yüzde 30 faizin dünya bazında hala çok yüksek bir faiz olduğunu belirterek, kurun stabilite kazanacağı görüldüğü takdirde, örneğin 1 milyon 520 bin liradan döviz bozdurup Türkiye’de faize yatırım yapacak yeni yabancı olabileceğini de söyledi.
Dolayısıyla bankacılar belli bir süre daha bu çalkantının devamını ama belli bir noktada dengenin oluşacağını tahmin ediyorlar. Çıkan paranın ilk aşamada ancak dörtte ya da beşte birinin döndüğü geçmişte yaşandığını kaydeden bir banka iktisatçısı ise giden kadar yabancının girmeyeceği için, bir üst basamakta yeni bir dengenin kurulmasını beklediklerini ifade etti.
Piyasalarda, önümüzdeki dönem yeniden oluşacak dengenin; faizde yüzde 25-26, kurda ise 1 milyon 500 bin lira civarında olacağı tahmin ediliyor. Yani bu çalkantının başladığı, faizin yüzde 22, kurun 1 milyon 300 bin lira seviyelerinde olduğu döneme geri dönmemiz imkansız görülüyor.
Fazla geç kalınmaması kaydıyla, yeni ve makul bir dengenin oluşması halinde ise, bunun ekonominin geleceği açısından daha sağlıklı olabileceğini söyleyenler de var.
Piyasalarda çok büyük bir kötümserlik gözükmüyor ama piyasa oyuncuları bazı önemli risklerden de korkmuyor değil...Örneğin kısa sürede FED’in faiz indirimi bunlardan biri. Aslında FED’in 0.25’lik bir indirimine piyasanın hazırlıklı olduğu, indirim oranının büyümesi halinde piyasanın olumsuz etkileneceği söyleniyor.
Dünya petrol fiyatlarındaki yüksek seyir, buna bağlı olarak içerde beklenen akaryakıt zammı ihtiyacı ve bunun enflasyona etkisi, piyasaların yine takip ettiği konular arasında.
Piyasaların en fazla korktuğu konu ise iç gerilimin devam etmesi. Şu anda piyasalar ‘imam-hatiplerle ilgili yasanın Cumhurbaşkanlığından veto edileceği ve Hükümetin bir daha bu yasayı TBMM gündemine getirmeyeceğini’ satın almış durumda. Yani fiyatlar içinde iç gerilimin devam etmeyeceği varsayımı var. Eğer hükümet imam-hatip yasasını tekrar TBMM’ye getirip aynen çıkarmaya kalkışırsa, piyasaların bundan çok olumsuz etkilenmesi sürpriz olmamalı...
Bu arada, artık bakanların ve bürokratların ‘sorun yok’ demekten vazgeçmeleri gerekiyor. Piyasalarda, ekonomi yetkilileri ‘sorun yok’ dedikçe, ‘ekonomi yönetiminin konuya hakim olmadığı’ izlenimi giderek daha yaygınlaşıyor. Sorun yoksa Cuma akşamı açıklanması gereken ‘takas kağıtlarının değişim açıklaması’ niye dün sabah yapıldı? Niye kamu bankalarının artık tüketici kredileri kullandırmayacağı açıklandı. Bütün bunlar ‘sorun şuralarda, şu önlemi alıyoruz’ denilerek, zamanında açıklansa, bu noktalara gelmeden önlenemez miydi?