Bu ortamda bile reformlar yapılabilir

AKP yönetiminin son birkaç gündür, "siyaseti daha fazla germeme" yönünde bir eğilime girdiği gözleniyor. Parti yönetiminde kapatmayı etkileyecek anayasa değişiklikleri görüşülüyor ama bizce sonunda bu yola gidilmesi, AKP’nin böyle bir karar vermesi çok zorlaştı.

Biliyoruz ki; parti içinden de, sayıları azımsanmayacak kadar milletvekili hatta parti yöneticileri ve hükümet üyelerinden bazıları, bu formüle şiddetle karşı çıkıyorlar.

Elbette AKP yönetimi, elinde bir pazarlık gücü olsun diye, "anayasa değişikliği ve referandum" silahlarını masanın üzerinde tutmaya devam edebilir. Ancak şahsen, böyle bir yola gittiğinde istediği 320 milletvekili sayısını bulamayabileceğini söyleyebilirim.

Peki, AKP yönetimi ne yapacak?

Bence işin sıcaklığı geçtikçe iki tarafta da sağduyu hakim olmaya başlayabilir. Yani işaleminin çağrısı anında tepki görmüş gibi gözükse de, bu çağrının sonuçta adresine ulaşıp, sonuç alınabileceğini söyleyebiliriz. Ancak bir ortayol bulunması için aranacak çareler, işaleminin çağrısından farklıymış gibi gösterilmeye çalışılacaktır.

YUMUŞAMA GÖRÜNTÜSÜ

Yani AKP yönetimi en azından 6 ay devam edecek bu süreci daha da olumsuz etkilememek için biraz yumuşama görüntüsü verecektir. Bu arada elbette formüller ve müzakereler denenecektir. Bu arayışlardaki tek amaç ise AKP’nin kapatılmaması ve özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasaklı haline getirilmesini önlemek olacaktır.

Bu nedenle AKP yönetimi, iktidarını korumak adına, taviz vermeye de, ortayol için adım atmaya da bence yanaşacaktır. Siyasetin gereği olarak bunu yapacaktır ve normaldir.

Ancak sadece bununla sağlanacak yumuşama da yetmez. Başta işalemi olmak üzere birçok kesim, yumuşama sürecinin en önemli göstergelerinden birinin "reformlara devam edilmesi" olduğunu söylemeye başladılar. Yani AKP yönetiminin bu ortamda bile reformlara devam etmesini, bu takdirde yumuşama sürecine katkı yapacağını söylüyorlar.

MERKEZ DİKKAT ÇEKİYOR

Bu reformlar nedir derseniz, bizce AB reformları başta gelmektedir ve bütün bunlar bellidir. Bunun yanında bence gözden geçirme şartları hemen tamamlanıp, IMF’le biran önce hangi tür anlaşma yapılacaksa yapılmalı ve piyasalara güven verilmelidir.

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da dün yaptığı bir konuşmada bu reformların hayati önemine taşıdığına değindi. Dalgalanmaların kalkınmakta olan ülkelerin risk primini artırdığını belirten Yılmaz, bu ülkelere Türkiye’nin de dahil olduğunu söyledi. Yılmaz, "makroekonomik düzenlemeler ve yapısal reformların tamamlanmaması halinde önümüzdeki dönemde Türkiye’nin risk priminin artabileceğine" dikkat çekti.

Türkiye’nin önünde ağır bir reform gündemi olduğunu belirten Başkan Yılmaz, bu gündemin bir takvime bağlanması gerektiğini belirterek, "Reform gündeminin zamanında gerçekleştirilmesini sağlamak gerekiyor. Bunun için bir takvim ve performans kriterleri ortaya konulmalı ve uygulamada da bu kriterlere bağlı kalmalıyız. Herhangi bir şekilde gecikme olursa gerekli mekanizmaların kullanılması, böylece politika yapıcıların halkın karşısına çıkıp neden başarısız olunduğunu açıklamaları sağlanmalıdır" şeklinde konuştu.

Merkez Bankası bir anlamda, enflasyon hedefine neden ulaşılamadığının da bir açıklamasını yapıyor. Yani reformların yapılması halinde enflasyon hedeflerine ulaşılacağını söylüyor.

SORUN PARTİ KAPATMA DEĞİL

Dün piyasada yaşadığımız durum gösterdi ki, temel faktör hala dışarısı ve AKP yandaşı gazetecilerin söylediği "parti kapatma davası ekonomiyi mahvetti" sözü doğru değil. Bu nedenle ekonomiyi kurtarmak için küresel krize karşı ekonomik önlemler almak gerekiyor.

Ülkesini ve ekonomiyi düşünen bir Hükümet, bu dönemde de reformlara ağırlık verebilir.
Yazarın Tüm Yazıları