5. gözden geçirmede artık sorun kalmadı. Sosyal Sigortalar Yasası'nın perşembe gecesi TBMM Genel Kurulu'ndan geçmesi, Cuma günü de niyet mektubunun imzalanıp gönderilmesi planlanıyordu. Ancak yasanın TBMM'de kabulü salı günkü oturuma kaldı.
Yine de IMF’ye mektup dün gönderildi. IMF İcra Kurulu tatile gireceği 4 Ağustos'a kadar toplanır mı, yoksa karar tatil sonrası, yani 15 Ağustos sonrasına mı kalır, henüz bilinmiyor.
5. gözden geçirmenin tamamlanacak olması piyasaları rahatlatmış değil. Çünkü; Hükümet siyaset ve ekonomi alanındaki kararlarıyla piyasaların kafasını iyice karıştırdı. Piyasalar özellikle ekonomide büyük hatalar yapılacağından korkuyor.
Çünkü yapılanlar, tek çıkar yol olan ekonomik programın sağlıklı yürütüleceği konusunda korku veriyor. ‘‘5. gözden geçirme şartları gibi alınması gereken tedbirler, geç de olsa alınıyor, niye korkutucu’’ denilebilir. Korkutucu çünkü hükümetin ve AKP'nin ekonomiye bakışı, anlayışı çok yanlış...
Çok geriye gitmeyelim, sadece son bir haftada yaşadıklarımıza bir bakalım...
Toplu sözleşmelerde uzlaşma sağlandı. Açıklanan şartlarla, hem bütçe açığı arttı, bundan da önemlisi, enflasyonla mücadeleye tümüyle ters, ‘‘enflasyon farkı’’ adı altında yeniden geriye doğru endekslemeye dönüldü.
İhale Yasası'ndaki değişiklikler TBMM komisyonlarında yapıldı. Yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin önüne geçmek için getirilen yeni ihale sistemi hükümetin ısrarıyla delik deşik edildi. ‘‘Emanet usulü’’ gibi tümüyle eski düzeni çağrıştıran unsurlar da son dakikada Dünya Bankası'nın ciddi uyarılarıyle engellenebildi.
KARAR SÜRECİ SAĞLIKSIZ
Hükümet aynı yasa değişikliğiyle İhale Kurumu'nun mali özerkliğini büyük ölçüde tırpanladı. Hükümetin İhale Kurumu'nu yeniden siyasete bağımlı bir kurum haline getirmek istediği biliniyor.
Aslında sadece İhale Kurumu değil, programın önemli ayağı olan bütün bağımsız kurumları budamak istiyor. Eskisi gibi, bütün ekonomik kararların siyasi otoriteye bağlanması ve eski rantlar amaçlanıyor. TBMM'nin yeni döneminde bu kurumların tümüyle budanması için hazırlık yapılıyor.
Bunların yanı sıra Hükümet her alanda affa devam ediyor. IMF'yi ikna edip SSK ve Bağ-Kur primlerinde sözde kısmi affa geçti ama atayacağı kişilerin belirleyeceği planlar yoluyla, hiç şüpheniz olmasın, bu aflarda da siyaset önemli rol oynayacak.
Bu arada göze çarpmadan alınan yanlış kararlar var. Çünkü yeni bürokrat kadrolarının çoğu yanlışlığını anlayacak düzeyde değil. Eskiden kalan bürokratlar da ‘‘atama’’, ‘‘görevden alınma’’ kaygısıyla iyice sindirildi, itiraz etmiyor.
Bürokrasinin durumu gerçekten vahim. Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, sanki yolsuzluklarla mücadele edilmesin diye, Bülent Ecevit, Hikmet Uluğbay, Devlet Bahçeli gibi namusuyla tanınan kişilere bile soruşturma istediği yetmiyor, bütün bürokrasiyi sindirecek ölçüde pervasız ve her işten habersiz kararlar alabiliyor.
Bunun da ötesinde şu anda ekonomi yönetiminde koordinasyon hiç yok. Bazı bakanlar kendi atadıkları ve kendilerine ‘‘hayır’’ diyemeyecek bürokratlarla işi götürüp, işi bilenlere ise hiç sormuyor, toplantılara bile almıyorlar. Kurumlar arası iletişim tümüyle kopuk, herkes kendi kurumuna rant sağlama peşinde. Üstüne üstlük gelen kişiler yetersiz oldukları için kurumlarını da yönetip, motive edemiyorlar.
Durup dururken, bütün piyasaların sinirini bozacak ‘‘yeni tezkere krizi zemini’’ hazırlayan Hükümet, ekonomide bu yanlış anlayışını de hayata geçirmeye çalışacak.
Hem siyasette, hem ekonomide zor kararlar dönemi geliyor. Çok iyi ‘‘beklenti yönetimi’’ şart. Ama bırakın beklentileri, günlük işler böyle yürüyebilir mi?