YEREL seçimler yaklaşırken, şimdi gündeme gelmeyen belediyelerin mali durumu, seçimden sonra ‘‘yeni sorun’’ olarak gündeme girecek.
Anketler, AKP'nin belediyelerin çoğunluğunu alacağı beklentilerini artırdı. AKP'li milletvekillerinden ‘‘Bu kadar belediyeyi alacağız ama borç içindeler hizmet yapamayacağız'' şikayetleri geldiği, Başbakan'ın ‘‘seçim sonrası borçların yeniden yapılanacağı’’ sözleri verdiği, kulislerde konuşuluyor.
Bir süredir belediye borçlarına dönük bir tahkimden sözediliyordu. Hükümet seçim sonuçlarına göre bu tahkimi gündeme getirecek. Birara gündeme getirilen ‘‘Belediyelere Hazine arazileri verilip, bunları satarak borç ödeme’’ gibi dolaylı tahkim mi olacak, yoksa direk ‘‘Hazine'ye borçların sıfırlanması’’ yoluna mı gidilecek bilmiyoruz ama birşeyler olacak.
Dolaylı ya da dolaysız bir tahkimin, herşeyden önce IMF'yle büyük sıkıntı yaratacağını şimdiden söylemeliyiz. Çünkü, tahkim karşılığı Hazine'nin bilançosunu denkleştirmesi için borçlarını artırması gerekecek ki, zaten yüksek olan borçlara yenileri eklenmiş olacak.
Hazine'nin şubat ayı ‘‘Kamu Borç Yönetimi Raporu’’, bir yandan programla birlikte belediyelerin disiplin altına alınması konusunda başarı sağlandığını gösterirken, bir yandan da önümüzdeki dönemde AKP'nin girişeceği tahkimin ipuçlarını veriyor. Proje kredilerinin kullanıcı kuruluşlara göre dağılımına bakıldığında belediyelerin toplam içindeki payının 2001'de yüzde 11.1 iken 2003 sonunda 1.4'e indiğini görüyoruz. Bunun rakamsal değeri 29.8 milyon dolar.
AKP'li belediyelerin yeni yatırımlar için proje kredileri konusunda Hükümete baskı yapıp önümüzdeki dönem yeniden artırmaları, Hükümetin bu bakışıyla, sürpriz olmamalı.
Buna karşılık Risk Hesabı Hareketleri incelendiğinde; Hazine'nin 2003'te 1 katrilyonluk ödeme yaptığı görülüyor. Bunda en büyük pay 402 trilyon lira ile yerel yönetimlere ait. Yani, belediyeler yurt dışına borçlarını ödemedikleri için, Hazine dış itibar zedelenmesin diye, belediyeler yerine bu parayı ödemiş. Burada yap-işlet-devret yükümlülüğü nedeniyle (Yuvacık Barajı) 206 trilyonluk ödeme yapıldığını da saymak gerekir.
Hazine'nin alacak stokuna bakıldığında 2002 sonunda mahalli idarelerin Hazine'ye borcu 9.8 katrilyon lira iken, 2003 sonunda 12.2 katrilyon liraya çıkmış. Yani belediyeler borçlarını ödemedikçe Hazine ödemeye devam ediyor ve borçları yükseliyor. Hazine'nin en büyük alacağı ise 19.7 katrilyon liradan 29.9 katrilyona yükselen ‘‘Bütçe dışı fonlar’’ kalemine ait. Bu, İmar Bankası ödemeleriyle TMSF'nin borcunun artmasından kaynaklanıyor.
Rapordan sözetmişken, ‘‘2004 ölçütleri’’ olarak sıralananların çok muğlak kaldığını söylemeliyim. ‘‘Toplam borçlanmanın ağırlıklı TL olarak gerçekleştirilmesi’’, ‘‘nakit içborçlanmanın ağırlıklı TL cinsinden sabit faizli enstrümanlarla yapılması’’, ‘‘nakit iç borçlanmada kümülatif vadenin piyasa koşulları elverdiği ölçüde bir yılın üzerine uzatılması’’, ‘‘nakit ve borç yönetiminde oluşabilecek likidite riskinin azaltılması amacıyla yıl boyunca yeterli düzeyde rezerv tutulması’’ gibi muğlak, zamana göre değişecek ölçütler sayılmış. Halbuki Hazine'den beklenen ve daha önce planlanan ‘‘Borcun şu kadarı döviz şu kadarı TL olacak’’, ‘‘değişken faizli oranı şu olacak’’ gibi, bir bant içinde de olsa, somut rakamların belirtilmesiydi. Bu, piyasaların önünü görmesi ve dolayısıyla daha aktif borç yönetimini getirecekti ama yapamadılar.
DERVİŞ'İN İTİRAZI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Derviş aradı ve dünkü yazımızda yeralan ‘‘Yatırımcı Zirvesinin ertelenmesi talebinde bulunduğu’’ yolundaki duyumlarımıza itiraz etti. Bu haberi ‘‘karşı taraftan’’ aldığımızı söyledik ama kendisi, ‘‘Parti olarak CHP veya kişisel olarak ben , Türkiye'nin ülke olarak dış ilişkilerinde hiçbir zaman kamunun bilgisi dışında görüşmeler yapmayız. Hazine Bakanlığı'ndan ayrıldığım günden bu yana, ekonomiyi ilgilendiren müzakerelerden özenle uzak durdum. Muhalefetimizi her zaman açık, şeffaf, herkesin gözü önünde yaparız ve muhalefet yaparken de hiçbir zaman cumhuriyet ve devletimizin yürüttüğü resmi ilişkilere zarar vermeyiz’’ açıklamasını yaptı. Bilginize...