TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) yönetimi önceki gün Başbakan’la bir araya gelerek, ekonomideki gidişat ve TOBB’un gözlem ve önerilerini tartıştı.
Toplantı tartışmadan çok Başbakan’ın TOBB yönetimini dinlemesi biçiminde geçmiş.
Bu toplantıda zorunlu istihdam, enerji ve sanayi politikaları gibi önemli konuların gündeme geldiğini biliyoruz ancak bizce en çarpıcı hususlardan birini Başbakan’a da sunulan, TOBB’un düzenli olarak yaptığı, beklentileri ölçmeye çalışan barometre anketinin sonuçları oluşturuyor.
Anket sonuçlarına göre TOBB tabanını oluşturan, yani çoğunluğunu küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşturduğu işaleminin beklentileri oldukça bozulmuş durumda. Oysa, geçen yıl işler bir ara sarpa sarıyor gibi gözüktüğünde bile anket sonuçları oldukça olumlu çıkmıştı. Hatta herkesi şaşırtan sonuçlar çıktığı için, sonuçların tekrar tekrar gözden geçirildiğini de biliyorum.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başbakan’a da sunduğu anket sonuçlarının gösterdiği en önemli sonucun "beklentilerdeki istikrarsızlık" olduğuna dikkat çekmiş.
Bu yıl ocak ayında işletmelerin yüzde 40.5’i, cirolarının bir önceki yıla kıyasla arttığını belirtirken, temmuzda bu oran yüzde 31’e düşmüş. Yılın ikinci 6 ayına ilişkin beklentileri sorulduğunda ise işletmelerin ancak 44.6’sı cirolarının artacağını söylemiş, yüzde 34.2’si "aynı kalır", yüzde 21.1’i de "azalmasını bekliyoruz" demiş. Geçen ocak ayında aynı soruya "artacak" yanıtı verenlerin oranı yüzde 62.7, "değişmeyecek" diyenlerin oranı yüzde 25.6, "azalacak" diyenlerin oranı ise yüzde 11.7 imiş.
Sadece cirolar değil, kárlarda da, işçi sayısında da aynı beklentiler söz konusu. Yani işletmeler 6 ay önceye kıyasla da, geçen yıla oranla da, bir hayli karamsarlaşmış durumda.
Halbuki, son bir kaç yıldır bu beklentiler sürekli olarak olumlu bir gidişat izlemişti. Yani beklentilerdeki olumluluk bir istikrar kazanmıştı, hem bireyler hem de işletmeler önlerini görebiliyor, yatırım ya da istihdam kararlarını, bu beklentilere göre oluşturuyorlardı.
MERKEZ BANKASI KARARI
Buna karşılık Merkez Bankası’nın ağustos ayının ikinci dönemine ilişkin beklenti anketi sonuçları ise, yıl sonu TÜFE beklentisinin ayın ilk anketine göre yüzde 0.13 oranında azaldığını ortaya koydu.
Buradan yola çıkarak, "Temmuz ayında bozuk olan beklentiler, bu ayın ikinci yarısından itibaren yeniden düzelmeye başladı" denilebilir.
Ancak bu doğru bir gözlem olsa da, eksik kalır. Çünkü herkes biliyor ki, son 3-4 aydır sürekli hale gelen bir beklenti kötüleşmesi yaşanıyor. İki anket, hem içerik hem de periyodik olarak farklı olsa da; bu yılın başında ocak ayında iki ankette de beklentiler düzeliyordu, geçtiğimiz temmuz ayında ise her iki ankette de beklentiler kötüye gidişi gösteriyordu.
Önemli olan beklentilerin yeniden istikrar kazanması. Bu son beklenti anketi sonuçlarına göre olumlu ya da olumsuz trendin kalıcı olduğunu henüz söyleyemiyoruz. Özetle; geçen yıllarda sürekli olumluya giden beklenti anketleri, şimdi kendine yeni bir yön arıyor.
Şimdi yapılması gereken; beklentileri, özellikle de olumlu yönü gösteren beklentileri yeniden kalıcı kılmak, istikrarlı hale getirmek. Bunun için yapılacak şey belli; politikalarda istikrar.
Elbette ABD başta olmak üzere dışarıdaki ekonomik gidişat, bizim için de belirleyici olacak ama genel dünya trendine kıyasla daha olumlu bir seyir izlememiz de mümkün. Bunun için yapılacaklar da, hep yazıldı çizildi; gerekli olan yapısal reformlar, seçime rağmen popülizme kayılmaması, mali disiplinin bozulmaması, iç siyasi istikrar...
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu da böylesine, beklentilerin henüz istikrar kazanmadığı bir ortamda karar almak zorunda. Umarız, beklentilere istikrar kazandıracak bir karar olur. Merkez Bankası’nın son anket sonuçları iyi çıktı diye "erken iyimserliğe" kapılma lüksü yok. Ankete bakıp "faiz artırmama" kararı alsa bile, Para Politikası Kurulu’nun bu kez söylemi epeyce sertleştirmesi gerekecek.