Banka denetimlerinde hoyratlık

REKABET Kurumu’nun bankalara kesmeye hazırlandığı yüksek cezalar geçen hafta çok konuşuldu.

Haberin Devamı

Konuyla ilgili bankacılarla konuşurken, bankalara dönük olarak bir süredir yürütülen hoyratça tutumlardan da yakındıklarına şahit oldum. Bankacılardaki genel kanı; genel olarak bankalara dönük karalama kampanyası yürüdüğü, herkese dokundukları için bunun toplumda karşılık bulduğu yönünde. Bazı Hükümet üyeleri, oda yönetimleri, esnaf dernekleri, sivil toplum kuruluşları, fırsat bulduklarında, biraz da başka mercilere yüklenemedikleri için, bankalara yükleniyorlar. Bu yolla kendi üyelerinin, halkın tepkilerini yumuşatmaya çalışıyor, yani kelimenin tam anlamıyla “popülizm” yapıyorlar. Bir başka deyişle, ekonomide yanlış giden bir şey olunca bankalar günah keçisi ilan ediliyor.

KANITLAR ÇOK KUVVETLİ

Bu her zaman böyleydi. Hatırlıyorum da; daha önceki hükümetler döneminde de, son dönemde de bankalara yük, yöneticilerine ek müeyyide getiren kararlar, TBMM’de hep tüm partilerin oylarıyla yani tam mutabakatla geçmiştir… Bankaların suçlanırken genellikle makro şartlar, sıkı kuralların gereklilikleri göz ardı edilir. Bankaların yaptıkları yanlışlar yok mudur, elbette vardır.. Aynen Rekabet Kurumu’nun soruşturmasında olduğu gibi; Kurum uzmanlarının bulduğu ortak hareket edildiğini gösteren belgeler, açıklamalar, mailler ciddi deliller. Bankacılar, her ne kadar haklı olarak rekabetin en yoğun olduğu sektörün kendi sektörleri olduğunu, anlaşarak hareket etmenin sadece sözde kaldığını söyleseler de, uzmanların bulduğu kanıtlar belli ki çok kuvvetli.

Haberin Devamı

CEZAYI KABULLENDİLER

İşte biraz da bu deliller nedeniyle gelecek cezayı kabullenmiş durumdalar, cezaların mali yapılarını bozmayacak ölçülerde kalmasını istiyorlar...
Bu arada kamu otoritelerinin takındığı tutumlardan ciddi biçimde şikayetçiler. Son Rekabet Kurumu incelemeleri için bankacıların,“Bari biraz üsluba dikkat etseler” diye yakındıklarına şahit oldum. Bir Genel Müdür, Kurum uzmanlarının kendisi yokken makama geldiklerini, asistanının ricalarına rağmen kendisinin gelmesi beklenmeden bilgisayarlarının kırıldığını ve resmi-özel yazışmalara  girildiğini, durumu asistanının telefonundan öğrendiğini söyledi. Hem de uzmanların buyurgan, gerektiğinden aşırı sert tutumlarından da yakınarak...

Haberin Devamı

YARGININ TAVRI DA SERTLEŞTİ

Bu hoyratça tavrın sadece Rekabet Kurumu’na özel bir tutum olmadığını, denetim kuruluşlarının çoğunda sergilendiğini duyuyorum. Daha iki gün önce bir kamu kurumunun yetkilisinin, yeni kurulan Etik Kurulu’nun hoyratça üslubundan, kurallara aykırı tavırlarından yakındığına şahit oldum.

Bu arada ekonomi aktörleri de, son dönemde Yargının keyfi tutumlarından yakınır oldular.

Bankaların Hukuk işleri uzmanları yargının eskisine kıyasla çok sert tavrından, işi bilerek zora sokan tutumlarından ciddi biçimde yakınıyorlar. Bir banka hukukçusu sohbetimizde, “Şube yetkisinde verilen bir krediyle ilgili sorun çıktığında bile, hakim artık ille de genel müdür gelecek demeye başladı” diye yakındı. Genel müdürün işlerini sayıp, zaten şube yetkisinde olan krediden hiç bir bilgisi olamayacağını, birim yetkilisinin ifade vermesinin daha iyi olacağını söylediklerini ama hakimden “gerekirse genel müdürü mevcutlu getiririm” diye sekter yanıt aldıklarını söyledi. Bu tavırların son yıllarda ortaya çıktığını da ekledi... Yargı ve denetim kuruluşlarının son dönemde “devlet adına” keyfi tutumlarının arttığını her alanda gözlemeye başladık. Bence bu durum; 10yıldır yürütülen, bir türlü bitmeyen “rövanşist” tutumun her alana yansımasından kaynaklanıyor.

Kısacası; keyfi uygulamalar, hoyratlık,  ekonomik alanda da hızla yayılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları