Bağımsız gelir idaresi tartışması bitmiyor

IMF’ye söz verilen düzenlemeler, heyet gelmeden önce TBMM’ye sevk edilerek hızlandırılmaya çalışılıyor.

Bunlardan biri; gelirleri, en azından kağıt üzerinde yüksek göstermek için hazırlanan yasa taslağı. Bu taslak, bütün özel gelir ve fonların bütçe geliri haline getirilmesini, bakanlıkların tahsil ettiği gelirlerin bütçeye alınmasını öngörüyor. Bu düzenlemeler bazı bürokratları, ‘hizmetleri aksatacağı’ gerekçesiyle tedirgin ediyor ama belli ki en azından kağıt üzerinde gelirler artırılmış olacak. Dolayısıyla, faiz dışı fazla hedefi bu tür düzenlemelerle tutturulmaya çalışılacak.

IMF’ye söz verilen düzenlemelerden biri de Bağımsız Gelir İdaresi’ne ilişkin. Bu uzun zamandır dile getirilen ama Maliye Bakanlığı bürokrasisinin direnci nedeniyle, şimdiye kadar yerine getirilemeyen bir düzenleme.

IMF Heyeti son gelişinde bu konuda iyice ısrarlı oldu ve bağımsız bir Gelir İdaresi’nin oluşumu için yasa hazırlanmasını, bunun 8’inci gözden geçirme için şart olduğunu belirtti.

Şimdi bir taslak hazırlandı ve imzaya açıldı. Ancak hazırlanan taslak konusunda tartışmalar bitmek bilmiyor. Belli ki bu tartışmalar önümüzdeki günlerde de devam edecek.

IMF’yle toplantıya katılan yetkililerden bir bölümü, hazırlanan yasa taslağının IMF isteklerine göre düzenlendiğini belirtirken, bazı uzmanlar ise IMF’nin tüm taleplerinin bu taslağa yansımadığını söylüyorlar.

Aslında bu tartışmalar biraz da, hálá devam eden ‘Kurullar arası çatışma’dan kaynaklanıyor galiba. Çünkü anladığımız kadarıyla başkanlıkta hakimiyet kuracakları belli olan hesap uzmanları, Bağımsız Gelir İdaresi’ne hem politika, hem de uygulama fonksiyonunu almak istiyorlar. Halbuki hazırlanan taslak, uygulama ile politikayı birbirinden ayırıyor ve Maliye bakanlığı bünyesinde yeni bir genel müdürlük kurularak, hem gelir bütçesi yapılmasını, hem de politika üretme fonksiyonunu Bakanlığın bünyesinde bırakıyor.Yani bağımsız başkanlığa burada üretilen politikaları uygulamak kalıyor.

Peki, IMF bu işe ne diyor?

Özellikle hesap uzmanları, bu fonksiyonların ayrılmasını IMF’nin istemediğini, bakanlık bürokrasisinin politika üretme fonksiyonunu bırakmak istemediği için, böyle bir taslak hazırlandığı görüşünü savunuyorlar.

Halbuki IMF’yla bu görüşmelere girdiklerini kaydeden bazı uzmanlar ise, politika üretme ile uygulama işlevlerinin birbirinden ayrılmasını IMF’in istediğini, taslağın da IMF’nun istekleri doğrultusunda hazırlandığını kaydediyorlar.

Hatta IMF’yle yapılan son toplantıda, çoğu hesap uzmanı olan bakanlık bürokratlarının bu fonksiyonların ayrılmasına razı olmadığını ama Bakan Unakıtan’ın IMF’ye destek vermesiyle, bu fonksiyonların ayrılmasını öngören taslağın son şeklini aldığını söyleyenler bile var.

Bize de daha önce, bu fonksiyonların birbirinden ayrılmasını IMF’in istemediği bilgisi ulaşmıştı ama öyle anlaşılıyor ki; başka konularda IMF’nin itirazları olabilir ama bu fonksiyonların ayrılmasına bir şey demeyecekler.

Bence fonksiyonların ayrılması, hükümetin politika belirleme açısından inisiyatif alması açısından olumlu. Ama belli ki uygulamada çok büyük sıkıntılar çıkacak. Hükümet, kimden ne kadar vergi alıp, bu kaynakları nereye kullanacağını belirlemesi gereken siyasi organ. Aslında demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biri hükümetin bu tercihini ortaya koyup, ona göre seçmenlerden oy istemesi ama Türkiye’de bu işlemiyor.

Şimdi bu yapıyla bağımsız bir gelir idaresi oluşturunca ne olacak derseniz, bence epeyce bir karışıklık olacak. Gelir İdaresi ile Maliye Bakanlığı bünyesindeki genel müdürlüğün çatışması kaçınılmaz. Hele ki Başkanlıkta hesap uzmanları hakimiyetinin oluşacağını göz önünde tutarsanız, bakanlıktaki genel müdürlüğü hesap uzmanı olmayan bir kişi atanırsa, işler iyice arapsaçına döner. Bunu, genel müdürlüğe de hesap uzmanı atanması gerektiği için değil, BDDK’daki gibi ‘grupçuluğun yaratacağı dar görüşlülüğü’ hatırlatmak için söylüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları