Artık ekonominin gündemi de seçim

GEÇTİĞİMİZ hafta Tayyip Erdoğan istirahatte olmasına rağmen, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gündemin ilk sırasına oturmaya başladığını, herhalde hissetmişsinizdir. Hem de Cumhurbaşkanlığı’na en yakın aday hala Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisi iken...

Aslında Cumhurbaşkanlığı seçimi için AKP’nin yaptığı anketler ya da CHP lideri Deniz Baykal’ın Erdoğan’a ilişkin iddiaları, gündemin ilk sıralarında gibi gözükse de, bizce içten içe, asıl olarak genel seçimler daha fazla tartışma konusu oluyor. Şu anda halka bu tartışmaların yoğunluğu, tam anlamıyla yansımış değil ama karar alıcılarda, iş aleminde genel seçimler çok yoğun olarak tartışılmaya başladı. Bu da önümüzdeki günlerde halka yansıyacağının bir işareti sayılmalı.

Biliyor musunuz; banka yönetimleri, banka iktisatçıları bir süredir bir yandan ABD’deki Japonya’daki gelişmeleri takip ederken, öte yandan da çok yoğun biçimde yapılan anketleri, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için ortaya çıkan ihtimaller ve bu ihtimallerin yaratacağı etkiler üzerinde yoğun biçimde çalışmaya başladılar.

Şu anda inanın banka iktisatçılarının çoğu, Kürtlerin bağımsız girmesi halinde AKP’nin milletvekili sayısının ne kadar düşeceğini, indirilen seçim yaşının hangi partiye ne kadar oy getireceğini, geçen seçimlerde sandığa gitmeyen 2 milyonu aşkın kişinin bu kez sandığa hangi koşullarda gideceğini, bunlar oy kullanırsa tablonun ne kadar değişeceğini, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması halinde bunun genel seçimlere nasıl yansıyacağını, Erdoğan’ın örneğin anketle sorulan AKP’li kişilerden birini aday göstermesi halinde bunun genel seçimlere nasıl yansıyacağını, yani siyasi ihtimalleri yoğun biçimde tartışıyor.

Hatta şimdiden, bırakın kaç partinin genel seçimde meclise gireceğini, bütün bu detay ihtimaller üzerinde bile, kendi aralarında bahis oynamaya başladılar.

Bir süredir devam eden "Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak mı?" bahsi ise hálá moda ve bahis bedelleri epeyce birikti. Yani Nisan 15’den sonra, çoğu döviz bazında, oldukça yoğun paralar bu bahis sonuçlarına göre el değiştirmiş olacak...

İŞ ALEMİNİN SENARYOLARI

Bilindiği gibi; iş alemi genel olarak koalisyon hükümetlerine karşıdır. Koalisyon hükümetlerinde kolay karar alınamadığını, ekonominin bundan olumsuz etkilendiğini düşünürler. Bu korkularının altında ise özellikle milliyetçi cephe döneminden kalma koalisyon korkuları vardır. Yine son üçlü koalisyon hükümetini de hep kötü yönleriyle, çıkardığı krizle anarlar. Halbuki artık koalisyon hükümetlerinin zamanın birer gerçeği olduğunu, çabalar artık, "koalisyon hükümetlerinin sağlıklı çalışacakları bir yapıyı nasıl kurmak gerektiğine" verilmiş olsa, bizce çok daha gerçekçi bir yola girilmiş olur.

"Koalisyon hükümetlerinin böylesine bir dönemde çok daha yararlı olabileceğine" inanan, AKP Hükümeti döneminden yola çıkarak çok daha demokratik bir ortam sağlanacağına emin olan kişilerden biriyim. Ancak bu konuya daha sonra gelmek istiyorum.

Son günlerde yavaş yavaş, o koalisyon hükümetlerinden korkan iş aleminin kendi arasında "acaba daha iyi olabilir mi?" diye tartışmaya başladığını gözlüyorum. Bunun en büyük nedeni elbette TBMM’ye bu kez 3, belki 4 partinin girecek olması, anketlerin bu yönde çıkması. Bir de tabii, iş aleminin, özellikle de büyüklerin "kesinlikle cumhurbaşkanlığı ve hükümetin ikisinde birden AKP ağırlığının bulunması doğru değil" yargısının oluşması belirleyici. Eğer olabilirse, en tercih ettikleri tablo, Cumhurbaşkanlığına üzerinde uzlaşılan TBMM dışından bir kişinin çıkması, genel seçimlerde de güçlü bir ikili koalisyonun oluşması. AKP içinden eşinin başı açık bir kişinin Cumhurbaşkanlığı, AKP’nin de içinde bulunduğu bir koalisyon Hükümeti de yine tercih edilen ikinci senaryo. Dolayısıyla en korktukları senaryo ise Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olup, AKP’nin şu andakine benzer bir çoğunlukla iktidar olması.

Sonuç olarak; iş alemi özellikle bu dönemde iyi kárlar elde ettikleri için AKP iktidarına bağlı görünüme girdiler ama bu kadar baskın ve muhafazakar iktidar da istemiyorlar, doğal olarak...
Yazarın Tüm Yazıları