2008’de Arapları çok konuşacağız

2008 yılına ilişkin ekonomik programda, geçen yıllara kıyasla önemli bir değişiklik olmadığı artık anlaşıldı. Ancak küresel likiditenin bu kez olumsuza dönmesi, yani geçmiş yıllardaki büyüme oranlarına ulaşılmasının çok zor olduğu da biliniyor.

İşte Hükümet, anladığımız kadarıyla, 2008’de dünya ekonomisinden gelecek olumsuz etkileri gidermenin yolu olarak sadece "yabancı sermaye formülü"ne sarılmayı deneyecek...

Daha doğrusu "özelleştirme ve yeni altyapı yatırımları yoluyla 2008’de de büyümenin yüksek kalmasını sağlamaya çalışacak" dememiz daha doğru olur. Ancak iç kaynaklarla bunlar finanse edilemeyeceği için, yine yabancı sermayeye bel bağlanacağını söylemek yanlış olmaz.

İşte bu amaca ulaşmak için yabancı sermayenin mutlaka, özellikle de doğrudan yatırımlar için ülkeye çekilmesi lazım. Halbuki Batı sermayesi zaten tedirgin bir yıl yaşayacak, Batı’daki büyüme oranları küçülecek, buna karşılık enflasyon oranları artmaya devam edecek. Dolayısıyla bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin de, bundan olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz. Yani hem sıcak para olarak, hem de özelleştirme ve yeni yatırımlar için yabancı sermayeyi ülkeye çekmek de çok zor olacak. O zaman bu yabancı sermaye nasıl çekilecek?

İşte bu noktada "petrol sermayesi" gündeme geliyor. Arap ülkelerinin ABD ve Avrupa’da, Çin’le birlikte, köklü finans kurumları ve bankalardan hisse almaya başladıklarını zaten biliyoruz. Bu hareketin şirket alımlarıyla da devam etmesi bekleniyor.

Bu nedenle , diyoruz ki; bizde de, 2008 yılından başlayarak, çok yoğun olarak "Arap Sermayesi" gündemimizde olacak. Ama "Arap sermayesi" denileceğini zannetmiyoruz daha çok "Araplar" diye geçecek. Türkiye’de çok yaygın olan, tarihsel ve ideolojik birikimlerle şekillenen "Araplar" kelimesinin, insanlara çok olumlu şeyler hatırlatmadığı da kesin.

İşte bu nedenle "Araplar"ı, 2008 yılından başlayarak epeyce bir süre, hem siyasi hem ekonomik olarak çok konuşacağız, çok tartışacağız...

Batı’da da, özellikle de ABD’de, dini sebeplerle bu sermaye karşı çıkıldığını, direnç gösterildiğini biliyoruz ama bizde bu direncin daha da yoğun olacağını söylemeliyiz.

Bu tartışmalar, elbette AKP hükümetinin bu dünya ile yakınlığı ve son olarak da Anıtkabir’i ziyaret etmeyen Kral’ın ayağına, kaldığı Otele, hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakanımızın gidişiyle hatırlanıp, dallanıp budaklandırılacağını söylemek kehanet sayılmaz.

ŞİMDİDEN SÖYLENTİ ÇOK

Özellikle bazı bankacılarımızda, yabancı sermaye akışında Batı sermayesinin yaratacağı boşluğun Arap sermayesi ile doldurulacağı, dolayısıyla hala yüksek büyüme umudu var.

Ancak, daha karlı, daha geleceği olan önemli yatırımları ABD’de, Avrupa’da yapmak varken, Arap sermayesi neden gelip Türkiye’yi seçecek, bize çok yüklü para aktaracak?.

Bosna’daki Arap sermayesinin nasıl kültürel bir hakimiyete dönüştürülmeye çalışıldığını gördüm ama Türkiye çok farklı bir ülke ve böyle bir asimilasyona kalkışılamayacağı bilinir.

O zaman Arap sermayesi neden Batı ülkeleri yerine bize gelecek?

Bizce bunun yanıtı yine ekonomik olacak. Çok karlı görülen, büyüme potansiyeli görülen alanlara Batı sermayesi nasıl gelmişse, bence Arap sermayesi de o nedenlerle gelecek.

Örneğin şimdiden Halk, Vakıflar Bankası gibi özelleştirmeler için, enerji ile ilgili her türlü, gelecek görülen yatırımlar için, Arap sermayesinin yoğun ilgisi konuşulmaya başladı.

Burada AKP Hükümeti’nin dikkat etmesi gereken husus; zaten yakınlıkları da bilindiği için, verilecek işlerin, özelleştirmelerin adil olmasına daha fazla özen göstermeleri gerektiğidir. Örneğin İgdaş için şimdiden Araplarla işin bağlandığı konuşuluyor. Bankaların satışında danışıklı döğüş, şirket ve arazi satışlarında imtiyaz sağlanacağı spekülasyonları dolaşıyor.

Bu arada aynen Özal döneminde olduğu gibi, "Arapların bize ucuz petrol verecekleri" yolunda söylentiler dolaşmaya başladı. O zamandan hatırladığımız; söyleyip vermemişlerdi.

Türkiye’nin yabancı sermayeye, yüksek büyümeyi devam ettirmeye ihtiyacı var. Ancak hassasiyetlerin gözetilmesi lazım ki; büyüme yerine yeni gerilim kaynağı üretmeyelim...
Yazarın Tüm Yazıları