Arda’yı rahat bırakın

BİR: Giydiği ceketin fiyatından yürüyüşüne kadar her şeyi eleştiriliyor. Ama Arda tek tip ve sıradan bir insan olsaydı, yıldız olamazdı. Unutuluyor...

Haberin Devamı

İKİ: Yaptığı iş ne olursa olsun 22 yaşındaki bir adamın üzerine bu kadar gidilmez. İnsan duygularıyla yaşar, psikolojisi bozulursa her şeyi de alt üst olabilir.
ÜÇ: Kamuoyu, basın ve Galatasaray Kulübü Arda’yı hoyratça kullanıyor. Açılışlara giden Arda... Kaptan Arda... Maçı kurtaran Arda... Kahraman Arda... Takımı toplayan Arda... Kötü sonuçların sorumlusu yine Arda.
DÖRT: Arda’yla Galata-saray’ın özdeşleştiği söyleniyor. Ama bu farklı bir durum. Bütün takım yerine formanın ağırlığı sadece Arda’nın üzerine yıkılıyor.
BEŞ: Uluslararası alanda kendisinden şöhretli isimlerle kıyaslanıp köreltiliyor. Arda’nın Arda Turan olmasına izin verilmiyor.
ALTI: Her futbolcunun sahadaki hünerleri farklıdır. Messi’den orta sahada pres yapmasını bekleyemezsiniz. Arda’dan da, futbol stilinde olmayan özellikler bekleniyor.
YEDİ: Maçlardan önce ve sonra sürekli konuşulan Arda açık yara haline getiriliyor. Ve maç içinde de bu kez rakip takım oyuncuları onun üzerine oynamaya başlıyor.
SEKİZ: Bir futbolcunun iyi performans sergilemesi için kafasının rahat olması gerekir. Ama belli ki Arda’nın kafası gittikçe daha çok doluyor, dolduruluyor.
DOKUZ: Muhtemelen artık çevresindeki insanlara güven duymuyor. Kimin iyi niyetli, kimin kötü niyetli olduğunu seçemez hale getiriliyor.
ON: Kariyerini, ondan başka herkes her gün konuşuyor. Onun, daha kariyerinin başında olduğu unutuluyor.
ONBİR: Keita’nın yaptığını Arda yapsaydı ne olurdu? Basında neler yazılır ve konuşulurdu? Maçtan sonra, taraftarlarından özür dileyeceğine birtakım basın organlarına sataşan, bazı yöneticiler tarafından doldurulmuş Sabri gibi davranmıyor. Başını öne eğip, üzgün bir şekilde evinin yolunu tutuyor.

Haberin Devamı

Erman (abi) Toroğlu’na katılmamamın 12 nedeni

BİR: Erman abi, “10 saniye sonra Bünyamin’in polis ruhu ve kimliği öne çıkmış” diyor. Ama Türkiye’de futbolun sosyolojik bir olgu olduğunu unutuyor.
İKİ: Sahadaki hakemin, yeri geldiğinde psikolog yeri geldiğinde polis gibi davranıp önsezilerini devreye sokması gerektiğini görmezden geliyor. Örneğin, Erman abi hakemliğinde, daha önce futbol oynamış olmasının ona yardım ettiğini söyler. Bu yönü ona empati kazandırırken, Bünyamin Gezer’in polislik sayesinde uzmanlaştığı sosyolojik olguları yok sayıyor.
ÜÇ: Erman abi, “Bünyamin, hangi düşüncedeydim biliyor musun? Aynen Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki Keita’nın” diyor. Yani tıpkı Keita gibi davranıp, olayın hıncıyla karar vermesini ve sahadan bir hışımla çekip gitmesini istiyor. Kuralları ihlal eden Keita’yla aynı görüşte olduğunu söylüyor.
DÖRT: Bünyamin Gezer’in çok önemli bir tespiti var. “Olaylar olduğu anda televizyon başındaki insanların %5’i ekran başındaydı. Tribünlerin büyük kısmı boştu. Bu olayı kimse görmedi. Maçı iptal etseydik kimse ne olduğunu anlamayacaktı” diyor. Yani Bünyamin Gezer, kanaat önderlerini değil, futbolun gerçek sahiplerini düşünüyor. Sonuna kadar kendisine katılıyorum.
BEŞ: Yardımcı hakemi yaralayan maddenin sahadaki karışıklığa tepki olarak atıldığından bahsetmiyor. Bunu bir “iş kazası” olarak değil hakemlere kasten yapılmış bir “saldırı” gibi görüyor.
ALTI: Durum böyleyse, her statta edilen tek bir küfür bile hakeme saldırıdır. Hakemi iten bir futbolcunun davranışı da saldırıdır. O zaman bunların olduğu her maç iptal edilmelidir.
YEDİ: Erman abi, “Çünkü, sen o maça çıkan Galatasaraylı futbolcuların hak ve hukuklarını koruyacak hiçbir şey yapmadın” diyor ama maçtan önce Sabri’nin “Herhangi bir sorun yok hocam” dediğini yok sayıyor.
SEKİZ: Her zaman büyük bir keyif ve gıptayla okuduğum Erman abi, yorumlarında hep hakemlerin vicdanlarına seslenir. Bence onu Erman Toroğlu yapan da bu büyük özelliğidir. Ama şimdi vicdanının adaletiyle karar veren ve oluşabilecek kriz ortamını zekice yok eden birini eleştiriyor.
DOKUZ: Futbol Federas yonu’na saldırıldığını düşünüyor ama hemen ardından yine Keita’nın ağzından konuşup; “Ben Türkiye’ye geleli 3 ay oldu. Böyle bir atmosferi de ilk defa görüyorum. Şu ana kadar gördüklerimden sonra ne bu hakemin, ne de yardımcıların, ne de dördüncünün beni koruyacaklarına inanmıyorum. Atılan maddeyi de alıyorum. Topu da alıyorum. Federasyon temsilcisine gidip malları önüne koyuyorum” diyor. Asıl kendisi, Futbol Federasyonu’nu güvenilmez ve yok sayılması gereken bir kurum olarak gösteriyor. Kaldı ki FB TV, sahaya atılan maddenin Keita’nın 1,5 metre uzağından geçtiğini kanıtladı. Brezilya-Türkiye maçında hakemi aldatan Rivaldo gibi Keita’nın da herkesi kandırdığını belirtmiyor.
ON: Erman abi, “polis gibi davrandın” diyerek suçladığı Bünyamin Gezer’i, şimdiye kadar hep polis olmasının avantajıyla övmüş ve bu yönüyle sahada otorite kurabildiğini söylemişti.
ONBİR: Erman abi, “Ya hakem ya polis ol” diyor. Ama Ahmet Çakar’ın doktor olması onun büyük hakem olmasındaki en büyük etkendi. Erman abinin futbolculuk kariyeri onu Türkiye’nin en önemli hakemlerinden biri haline getirdi. Pierluigi Collina, finans danışmanıydı. Mesleğinin katkısıyla soğukkanlı, hızlı karar veren, laf yerine gözleme dayalı kararlar veren ve zihinsel olarak hep formda bir hakemdi. Ve Markus Merk de diş hekimiydi. Yani Erman abi, asıl mesleğin, hakemliğe olan katkısını görmezden geliyor.
ONİKİ: Maçı 9 dakika değil de, 2 dakika uzattı diye, “O maça para verip tribüne gelenlerden, yayıncı kuruluşa o parayı veren milyonlarca insandan, restaurantlara ve cafelere milyonlarca lira bırakanların cebinden bu paraları almaya hakkın yok” diyor. Halbuki kendisinin kastettiği “sosyolojik ve maddi” olgulardan dolayı maçı oynatan Bünyami Gezer’i eleştiren de kendisi. Yani en baştan yanılıyor. Kendisiyle çelişiyor.

Haberin Devamı

Fikret Ercan (Eski Beşiktaş Yöneticisi)

Bünyamin Gezer’in Hürriyet’teki röportajını okuyana kadar maçın iptal edilmesi gerektiğini düşünüyordum. Okuyunca fikrim değişti ve hakemin haklı olduğunun farkına vardım.

Yazarın Tüm Yazıları