Ercan Saatçi

Twitter'da şiddet!

28 Temmuz 2012
ŞİMDİ Türkiye’ye diyorum ki; Şapkalar öne şimdi birlik zamanı, bugün Fenerbahçe’ye yarın size...

Kavga aile içinde olur dışarıya yansımaz. İçerde kıralım, dövelim, dışarıda tek güç olalım.
Şike şike susturalım!
Ben yazmadım, Doğan Grubu spor spikerlerinden sevgili Ertem Şener’in harika bir yazısının son cümlesi bu.
Rumen basınının Fenerbahçe için “Eyvah 7 yıldızlı şikecilerle oynuyoruz” manşetinin ardından yazmış.
Lazio ile eşleştiğinde şikeci Lazio diyemeyen ama 105 yıllık Fenerbahçe’ye alenen sallayan, 10 yıllık Vaslui’ye göndermiş yazısını.
Osmanlı’dan intikam alacağız deme cüretini gösteren dangalaklara ithaf etmiş.
Üstelik.

Yazının Devamını Oku

Yeni F.Bahçe

22 Temmuz 2012
HAZIRLIK kampındaki ikinci hazırlık maçını yapan Fenerbahçe, skor açısından olmasa da, oyun açısından umut verdi.

Takımda yaşanan farklılıkların yanı sıra, ortaya çıkan yenilikler de göze çarptı. Ancak her zaman olduğu gibi Fenerbahçe’de değişmeyen ve klasikleşen tek bir nokta vardı...

TAKIMDAKİ YENİLİKLER

1-Fenerbahçe, şimdiye kadar görmediğim yepyeni formasıyla sahaya çıktı.
2-Bu kez Aziz Yıldırım ve yöneticiler cezaevinde değil, özgürdü.
3-Yeni transferler, yeni oyun düzeninin de habercisi oldu.
4-Taktik olarak zaman zaman 4-2-3-1, zaman zaman da 4-4-1-1’i uyguladılar. Ancak Fenerbahçe bir santrfor daha alırsa (ki UEFA’dan gelecek habere göre alacaklarını biliyorum) o halde zaman zaman 4-4-2’de oynayacaklardır.
5-Bu yıl takımın yeni dinamosu, Mehmet Topal’dır.

Yazının Devamını Oku

Alo ben Hamit...Fatih Hoca'yla çalışmak istemiyorum!

15 Temmuz 2012
H: Alo kardeşim...?

X: Naber Hamitciğim...
H: Yaa n’apalım şu takım işini düşünüyorum...
X: Ne oldu ki?
H: Şimdi beni Galatasaray istiyor ama...
X: Ama?
H: - Yaa ben Fatih Hoca’yla çalışmak istemiyorum...
X: Niye?

Yazının Devamını Oku

Tam zamanı

8 Temmuz 2012
ÖZELLİKLE Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bir yıldır lime lime edilmesinin ve buna bağlı olarak Süper Lig’in ve Türk futbolunun allak bullak olması yetmiyormuş gibi, şimdi de Kulüpler Birliği fırsat bu fırsat(!) başka bir arızaya imza atmaya hazırlanıyormuş...

Futbolumuzdaki bu bölünmeler ve ötekileştirmeler yetmiyormuş gibi, Anadolu kulüpleri de Kulüpler Birliği’ni ortadan ikiye ayırmaya çalışıyormuş... Neymiş efendim, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor neden daha fazla para alıyormuş! Dilerim bu kavga daha da büyür de, bu Kulüpler Birliği (!) safsatası da ortadan kalkar ve yok olur. İşte o zaman performanslarını görürüz belki...

Önce kendilerine baksınlar

“Anadolu” isminin altına sığınıp duygu sömürüsüyle hiç birşey yapmadan gelirlerini arttırmak isteyen kulüpler önce sportif başarılarına bakacaklar... Sonra tesislerine, diğer branşlarına, ve eğer varsa, o diğer branşlarda ki başarılarına bakacaklar.
Statlarını, seyircilerin tuvaletlerini ve oturma alanlarını medeni bir hale getirecekler. Devletten beklemeyip bunları yapabilen kulüpler varsa işte o zaman hep birlikte sesimizi yükseltip hak arayabiliriz... Ama hazır futbol kaostayken böyle bir çıkış yapmak hem haksızlık hem de adaletsizliktir...
Umarım sayın Cavcav dediğini yapar ve savurduğu tehdidi gerçekleştirebilir. Yani takımını ligden çekebilir. Ama nerdeee? Yıllardır dinlediğimiz o meşhur “ligden çekiliriz” tehtidi artık laf salatalığıdır. Eğer değilse buyursunlar, çekilsinler...

 

Yazının Devamını Oku

Kulüpler 1'liği

5 Temmuz 2012
BİR spor programında Kulüpler Birliği’ni eleştirmiştim.

Nedeni de bugüne dek bırakın Metris’e ziyareti, mahkeme salonuna bile gitmemeleriydi. Fenerbahçe’yi bile ikinci plana koyup tüm kulüplerin büyümesi ve söz sahibi olması için büyük hamleler yapan Başkan Aziz Yıldırım’a Kulüpler Birliği olarak ziyarete gitmeyenler, son duruşmada salona gittiler! Ama yine de bazı kulüplerin olmayışı “ya başka hesapları var, ya da bir şeylerden korkuyorlar” olarak yorumlandı.
Büyük takımlardan sadece Beşiktaş çiçeği burnunda başkanıyla katıldı. Fikret Orman’dan bahsediyorum ve Beşiktaş başkanına helal olsun diyorum... Kulüpler Birliği heyetinde Bursaspor, Antalyaspor, Eskişehirspor, Beşiktaş ve Mersin İY başkanları bulunuyordu. Geç de olsa korkmadan, yargılanan Futbol Ailesi’nin (!) bireylerini yanlız bırakmadıkları için hepsini kutluyorum.

TAHLİYE

BAKIYORUM da tutuklu sanıkların tahliyelerinden çok aldıkları askı cezalar tartışılıyor. Kimsenin bir yıldır cezaevinde yatan spor adamlarının özgürlüğüne dem vurduğunu duymadım desem yeridir. Katillerle ve buna benzer suç işleyenlerle aynı kefeye koyulan hatta daha da beter muamele gören Aziz Yıldırım ve diğer kişilerin özgürlüğe kavuşmasını “esas” olarak görmediğimiz sürece bu futbol ailesi iflah da olmaz, tahliye de.

YASSIADA VE ÇAĞLAYAN

GEÇTİĞİMİZ ay Zaman Gazetesi’nde 27 Mayıs ihtilaliyle ilgili çok güzel bir yazı dizisi okumuştum. O bilgilerin ışığında, Yassıada mahkemeleriyle Çağlayan’daki şike soruşturması mahkemeleri arasında müthiş bir paralellik var izlenimine kapıldım. Hatta 27 Mayıs ihtilali ve 3 Temmuz arasında da benzerlikler var...
14 Ekim 1960’ta başlayan Yassıada davaları, 15 Eylül 1961’de karara bağlandı ve toplam 19 dosyada toplanan davalar anayasayı ihlal davasıyla birleştirildi. 3 Temmuz 2011’de başlayan şike soruşturması davaları 23 duruşma boyunca devam etti, örgüt suçlarıyla birleştirildi ve yerel mahkeme 2 Temmuz 2012 de Yargıtay öncesi kararını verdi. Şike soruşturması davalarında sanıkların savunmaları, sadece bir teferruat olarak yer aldı ve savcılık makamının iddanamesi verilen kararda neredeyse aynen yer aldı. Yassıada davalarında da darbecilerin iddaları mahkemeye ışık tutmuştu!

YILDIRIM’IN TAHLİYESİ VE BÜYÜK KADRO

Yazının Devamını Oku

Özgürlük güzel şey Ercan

3 Temmuz 2012
Tahliyesinin ilk saatlerinde ilk özel demecini Hürriyet’e veren Aziz Yıldırım, 1 hafta dinlenip takım kamptayken Topuk Yaylası’na gideceğini söyledi, “Ömrüm yettikçe F.Bahçe için çalışacağım. Kafamda büyük projeler var” dedi.

KANDİLLİ... Altılar Sitesi.. Başkan Aziz Yıldırım’ın evi.
Dış kapının önü TV yayın araçları ve gazetecilerle dolu.
Yıldırım’ı ziyarete gelen herkesin ismi önce bu kapıdan içeri bildiriliyor.
“Buyursun” yanıtı gelince de bir görevli eşliğinde Aziz Bey’e ziyaret başlıyor.
Kapıya gelince, beni tanıdılar, “Buyrun Ercan Bey” diyerek bir görevliyi refaket etmesi için yanıma verdiler.
Birlikte eve doğru yürümeye başladık.
Aziz Bey’in çok sevdiği kangalları, kangal yavruları ve kuşlarının önünden merdivenlere ulaştık.

Yazının Devamını Oku

Şiraze kaydı bir kere... (*)

24 Haziran 2012
YAKIN çevrem, basın ve TV kanalları arıyor ve soruyor; ‘Ercan Bey, UEFA’nın kararını nasıl buldunuz, sevindiniz mi?’ Yahu neden sevinecekmişim ki diyorum ve soruyorum; ‘UEFA bize kıyak mı yaptı? UEFA bize, kimsenin bizden alamayacağı özgürlüğümüzü mü bahşetti? Geçen yıldan bu yıla ne değişti ki, böyle oldu? Hal ve tutumdan geçer not mu verdi?’

Dünyanın her kurumunda elbette kurallar esastır ve bu esas doğrultusunda işletilirler... Fenerbahçe, hangi kuralı kime ve neye göre bozdu ki, geçen yıl cezalandırıldı da bu yıl affedildi (!) UEFA’ya kim ne anlattı da, UEFA havalara girip işaret parmağını sallamak suretiyle, “Bak gelirim oraya haaaa” edasıyla tepeden bakma bir üslupla havalara girdi, oraya bakmak lazım! Geçen yıl o ‘kozmik oda bekçileri’ neden savunmaları almadan sadece iddia makamının ve Fenerbahçe’ye kasteden yazarların dökümanlarını gönderdi, bunu irdelemek lazım... Attıkları çamurla tarihe geçenler, o çamurdan neden kurtulamıyorlar düşünmek lazım...

F.Bahçe karşıtları hala umutlu

EVET... Fenerbahçe için ‘Şampiyonlar Ligi’ne katılabilir’ yazısı geldi. Bu ceza gelmeyeceği anlamını da taşımıyor üstelik... Yani en azından Fenerbahçe karşıtları hala umutlu diyebiliriz! Fenerbahçe’nin ceza alması için gece gündüz kendilerini yırtanlar... O çamuru Türk futbolunun tamamına bulaştırdılar bir kere... Bugüne dek aynı anda bu kadar Türk takımına ceza geldiğini hatırlayan varsa söylesin! Bursaspor, Beşiktaş, Gaziantepspor, Fenerbahçe... Daha Bank Asya 1. Lig tarafı da belli değil üstelik...
Yani bütün bu kulüplerimiz birleşmişler, ‘Gelin bu sene hep birlikte kuralları çiğneyip, UEFA’lık olalım’ demişler öyle mi düşünelim... Fenerbahçe ve diğer kulüpler ceza almamış olsalar bile başta Fenerbahçe’nin olmak üzere Türk futbolunun şirazesi kaymıştır bir kere... Bu psikolojinin düzelmesi de yıllar alacaktır. UEFA’da kuşları olanlar, kendi hınçları için hem savcılık, hem yargıçlık, hem polislik yapanlar ne diyecekler şimdi merak ediyorum. Utanacaklar mı? Hiç sanmıyorum... Çünkü onlar Friedrich Nietzsche’nin dediği gibi ‘İnsanlığın en aşağılık yerinde’ duruyorlar!

Kazananlar ve kaybedenler

SPOR servisimiz dün UEFA haberinde harika bir analiz yapmış... Bu hasretle beklenen (!) cezanın çıkmayacağını da daha önce vurgulamıştı. ‘Kazananlar: Fenerbahçe, Aziz Yıldırım, Yıldırım Demirören, Şenez Erzik’. ‘Kaybedenler: Pierre Cornu, Aydınlar Federasyonu, Sadri Şener, yorumcular ve medya’ şeklinde açıklamalı bir kutucuğa da yer verilmişti. Fakat ben bu kutucuğu biraz ‘açmak’ gerek diye düşünüyorum. Ve eklemek istediklerim var; Örneğin kazananlar hanesinin başına Fenerbahçe taraftarını koyuyorum... Çünkü onlar dimdik duran, birlik beraberliği bu denli güçlü bir şekilde pekiştiren bir ‘sivil toplum örgütü’ ve dünyada eşi benzerinin bulunamayacağını düşünüyorum. Kaybedenler hanesindeki medya ve yorumcuların kimler olduğunun asla unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü onlar sadece Fenerbahçe’nin değil, Türk futbolunun altına dinamit koyanlardır.

M. Ali Aydınlar ödeyecek mi?

MEHMET Ali Aydınlar, Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün’üne konuk olduğunda, “Uygulamalarımla şayet Fenerbahçe’ye bir zarar verdiysem, bu zararı şahsen tazmin etmeye hazırım. Bedeli ne olursa olsun.

Yazının Devamını Oku

Serdar Turgut ve sözleri

29 Mayıs 2012
GEÇTİĞİMİZ günlerde Sevilay Yükselir’in sunduğu ve moderatörlüğünü yaptığı TV programı ‘Yüzde Yüz Siyaset’i izledim.

Konu ‘Cemaat, Fenerbahçe’yi ele geçirmeye mi çalışıyor’ olunca iyice dikkat kesildim... Sevilay’ın konuklarının gazeteci Serdar Turgut, Oral Çalışlar, Nuh Gönültaş, tiyatrocu ve Fenerbahçe kongre üyesi Ali Erkazan olduğunu görünce hem Sevilay iyi bir iş başarmış dedim hem de programa ve konuya olan ilgim daha da arttı... Ali Erkazan bir Fenerbahçeli olarak çok net ve lafı dolaştırmadan konuştu. Oral Çalışlar da bugüne dek olan çizgisini sürdürdü. Fakat Serdar Turgut ve Nuh Gönültaş’ı hem anlayamadım hem de beni çok şaşırttılar... Hele hele Serdar Turgut’taki değişimi görünce başım döndü...!
Serdar Turgut, cemaatin çok faydalı işler yaptığını ve sempati duyduğunu anlattı. Neredeyse, “Cemaat Fenerbahçe’yi kurtarır” diyecekti. Elbette fikir fikirdir... Fakaaaat... Aynı Serdar Turgut kısa bir süre önce bir yazı yazmıştı. Yazının başlığı ‘Takım değiştiriyorum’du. Takip edenler hatırlar. Cemaatin Galatasaray’ı ele geçirmesine dayanamadığından artık Galatasaray’ı değil, oğlunun tuttuğu takımı, yani Fenerbahçe’yi tutacağını yazmıştı... Yazı halen internet sitelerinde mevcut, isteyen okuyabilir. Ben bu yaşıma kadar çok takım değiştiren, fikir değiştiren gördüm ama böylesini görmemiştim doğrusu...

Sözüm ona Fenerbahçeli

Ama daha da vahimi Serdar Turgut’un söylediği ve tüm Fenerbahçe yazarlarını hedef alan o iddialı sözdü; “Fenerbahçeli gazetecilerin hepsi Aziz Yıldırım’ın kucağındalar...!” Yukarıda anlattığım zihniyet bile böyle şuursuzca bir sözün altından nasıl kalkar bilemem. Ama kendi adıma söyleyeyim; Ben Fenerbahçeliyim ve neler yaşadığımızı, nasıl bir süreçten geçtiğimizi artık dünya alem biliyor. Böyle bir durumda Fenerbahçelilerin birlik beraberlik içinde olmaları, Serdar Bey tarafından ‘kucağa oturmak’ olarak nitelendiriliyorsa, bu onun nasıl biri olduğunu anlatmaktan başka birşey değildir.
Takımdaşlığın, Fenerbahçeliliğin ne demek olduğunu bilmeyen sözüm ona Fenerbahçeli Serdar Turgut, bu hakareti eder ama yüzü bile kızarmaz. Serdar Bey’e son söz: Kelimeler sizi ele verir...

Yeni yönetim ve soru işaretleri

Tamam rekor oy, rekor katılım ve müthiş bir destek... Ama o destek sadece Aziz Yıldırım için değil, o dereyi geçmek için çabalayan tüm yöneticilereydi. Bu nedenle yönetimden gidenler, yerlerine getirilenler son durumu mutlulukla karşılamaya yetmiyor. Bunu sadece ben değil bir çok Fenerbahçe taraftarı, biraz hayal kırıklığı biraz da üzgünlükle söylüyorlar. Bana bu konuda gelen maillerin haddi hesabı yok. Ve genel görüş, yeni yönetimin, taraftarın bu desteğinin karşılığı olmadığı yönünde... Umarım yanılırım ve umarım Fenerbahçe bir de böyle bir durum yüzünden kan kaybetmez...

Yazının Devamını Oku