Yeni bir başlangıç olabilir

2007 yılı ortasındaki genel seçimlerden iktidar partisinin oylarını artırarak çıkması siyasi istikrarın güçlenmesi olarak algılanmıştı.

Hakim beklenti, siyasi nedenlerle 2005 yılından sonra yavaşlayan ya da duran ekonomik reform uygulamalarının zaman kaybetmeden yeniden gündeme gelmesiydi. Göreli olarak olumlu bir hava yaratılmıştı.

Baştaki olumlu hava 2007 yılının ikinci yarısında çok çabuk dağıldı. Hükümet, yeni gündeminde ekonomik konulardan çok siyasi konulara ağırlık vermeyi tercih etti. Daha güçlü iktidara gelmişken, gündemiyle daha güçsüz bir görüntü sergiledi. Siyasi belirsizlikler arttı. Ekonomik konular gündemden düştü. Aynı dönemde gelişmiş ülkelerin finans piyasalarında yaşanan kriz Türkiye ekonomisi açısından durumu daha da ağırlaştırdı.

KARAR DEĞİL ORTAM

Önce, genel seçimler dolayısıyla kamu finansmanındaki bozulma, gündemdeki reformların savsaklanması ve sulandırılması, ardından siyasi belirsizliklerin yoğunlaşması ve küresel çalkantılar Türkiye ekonomisine ciddi maliyetler yükledi.

Enflasyon hedefi değiştirildi. Para politikasının itibarı ciddi bir biçimde yara aldı. Ama, itibarın giderek daha fazla yitirilmesi yerine, haklı olarak yeni bir başlangıç yapmak tercih edildi. Şimdi, para politikasında itibar kazanımı için çalışılıyor.

Benzer bir yaklaşımı hükümet de sergilemeli. Anayasa Mahkemesi’nin son kararı ile bundan sonra siyasi belirsizlikler yaratmayacak gidiş yolu çok şimdi daha iyi tanımlanmış oldu. O yoldan gidilmesi ve ekonomik reformların yeniden gündeme taşınması Türkiye ekonomisi açısından yeni bir başlangıç olabilir.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi gerektiği düşünülmemeli. Aynı şekilde, cari işlemler açığı sorununa çözüm için farklı bir döviz kuru politikasının gündeme gelebileceği de hayal edilmemeli.

Ekonominin ne yönde gideceği Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile değil, karardan sonra hükümetin uygulamalarının ve alacağı kararların ekonomiye nasıl yansıyacağı ve yaratılacak ortam ile belirlenecek. Karar olumlu ortamın yalnızca bir parçası. Bunların yanında, yurt dışındaki gelişmeler de belirleyici olmaya devam edecek.

RAHATLAMA

Türkiye ekonomisinin rahatlaması içeride ve dışarıda birkaç önemli gelişmeye bağlı. Siyasi istikrar beklentisinin güçlenmesi yeterli değil. Türkiye’nin enflasyonu hedeflenen doğrultuda düşürüp düşüremeyeceği çok önemli bir parametre haline geldi. Bu alanda verilebilecek tavizler ekonomide yeni maceraların kapılarını açar. Dolayısıyla, enflasyon görünümü ekonomik gidişatın artık barometresi durumunda.

Türkiye ekonomisinin rahatlaması için gerekli ikinci önemli gelişme dünyada hammadde ve petrol fiyatlarının düşmesidir. Rahatlamayı ekonomik büyümenin fırlaması, döviz kurlarının ihracatçıyı destekleyeceği, işsizliğin azalması ya da enflasyonun fazla bir şey yapmadan düşmesi olarak da almamak gerekir. Aksine, faizler arzulanmayan düzeylerde yüksek kalabilir. Döviz kurları daha da düşebilir. Ekonomik büyüme de yüzde 3-5 arasında gidip gelebilir.

Rahatlama, bu cari işlemler açığı ile, şimdiye kadar olduğu gibi, çok fazla sorun yaşamadan ekonomik dengelerin sürdürülmesi olacaktır. Ancak, böyle bir rahatlama yaratıldıktan sonra, Türkiye üretimde verimlilik artışları gibi hayati konularda çok daha rahat hareket etme olanağı bulacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları