TEMMUZ ayında 150 dolara yaklaşan ham petrolün varil fiyatı 100 doların altına geldi. Küresel düzeyde uzunca bir süredir devam eden enflasyon baskısının hafiflemesi ve arz yönlü şokların azalması açılarından petrol fiyatlarının düşmesi sevindirici bir gelişme.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün beklenen olumlu etkiyi yapabilmesi için petrol ürünlerinin kullanıcılarının ödediği fiyatların da düşmesi gerekiyor. Ham petrol fiyatı dünyada yüzde 35 gibi düştüğü halde, bizde benzinin pompa fiyatı dün itibariyle yüzde 7 civarında düşmüştü. Ham petrol fiyatındaki düşüşlerin tüketicilere yansıtılmaması petrol fiyatlarındaki düşüşlerin makro ekonomik olumlu etkilerini de doğal olarak sınırlayacaktır.
NE DEMİŞTİ?
Petrol fiyatlarındaki düşüşün bir sonucu da Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri indirebileceği beklentilerinin artması oldu. Bu hafta yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısında "faizlerin indirilmesi de dahil olmak üzere çeşitli seçenekler gözden geçirilecektir" açıklaması bu beklentiyi güçlendirdi. Açıklama, son yayınlanan Enflasyon Raporu’nun ana fikri ile de çok tutarlı değildi.
28 Temmuz’da yayınlanan Enflasyon Raporu’nda çeşitli riskler sıralandıktan sonra, "... önümüzdeki dönemde yukarı yönlü riskler gerçekleştiği takdirde, para politikası enflasyon hedeflerinden sapmayı en aza indirgemeyi amaçlayacaktır. Gıda ve enerji fiyatlarının beklenenden daha olumlu gelişmesi halinde ise, enflasyonun hedeflere daha çabuk ulaşması sağlanacaktır" dendi.
Bazen aynı cümle farklı kişilerce farklı algılanabilir. Bazen de, herkes aynı şeyi anlamış olsa da, lafı eden herkesin anladığını söylemek istememiş olabilir. Ama, yukarıdaki alıntıda, lafı edenle lafı okuyanlar arasında bir anlam karmaşası doğması çok az bir olasılıktır. Merkez Bankası bu lafıyla, "eğer enflasyonu yukarı yönde zorlayan iç ve dış etkenler devreye girerse, para politikasını daha da sıkılaştırarak enflasyon hedefinden sapmayı elden geldiğince küçük tutmaya çalışacağım" diyor. Bu cümle Merkez Bankası’nın geçmişten farklı bir tavır takınacağının da bir ifadesi. Çünkü, geçmişte Merkez Bankası, enflasyondaki yükselişi dışsal etkenlere bağlayarak, "para politikasının etki alanı dışındaki fiyatların yükselmesi sonucunda ortalama enflasyonun artış eğilimine girmesi ile para politikası yoluyla mücadele edemeyiz" yönünde bir tavır içindeydi.
Alıntıdaki ikinci cümle, "enflasyonu olumlu etkileyen etkenler devreye girdiğinde, para politikasını hemen gevşetmeyerek hedeflenen enflasyona daha çabuk varılmasının arzu edildiğini" anlatıyor. İçinde yaşanan şartlarda, Merkez Bankası’nın bu tavrı çok olumluydu.
YANLIŞ MESAJ
Şimdi ne değişti? Ham petrolün varil fiyatı 150 dolardan 100 dolara geldi. Ama, tüketiciler petrol fiyatlarındaki düşüşü henüz tam olarak henüz hissetmediler. Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri indirmesi gereği konuşulmaya başlandı. Ekonomik büyümenin düşük çıkmasıyla, çeşitli çevrelerde bu beklenti daha da güçlü dile getirilmeye başlandı.
Küresel piyasaların karıştığı, enflasyon eğilimlerinin temelde değişmediği, petrol fiyatlarındaki düşüşün tüketicilere yansıtılmadığı bir ortamda Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri indirerek vereceği mesaj çok yanlış olacaktır. Her şeyden önce kendi söyleviyle çelişecektir. Bundan sonra, para politikasını kısa dönemde düşen petrol fiyatlarına endekslemek (ya da bu görüntüyü vermek) ileride çok daha ciddi sorunları da beraberinde getirecektir.