TÜM dünya ekonomileri çok kritik bir dönemden geçiyor. Dönemin kritik olmasının nedeni ekonomilerin can damarı durumundaki küresel finansal sistemin tıkanma noktasına gelmesi.
Damarlar tıkalıyken, gözlerinizin iyi görmeye devam etmesi fazla övünülecek bir durum değil. O nedenle, bundan sonraki riskleri tüm ekonomiler ve tüm ekonomik birimler çok ciddiye almak zorunda. Çünkü, tıkanıklık üç-beş günde geçecek gibi değil. Tedavi ameliyatla değil, ilaçla yapılıyor. Verilen ilaçların etkilerini göstermesi şimdiden hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir zaman alacak.
SORUN KREDİ DARALMASI
Gelişmiş ülkelerde finansal kurumlar arasında güven kaybı yaşandı. Birbirine güvenmeyen finansal kurumlara doğal olarak diğer ekonomik birimler hiç güvenmemeye başladılar. Birçok yatırım aracına (fonlar ve finansman bonoları gibi) yönelik güven kaybı yaşandı. Tüm birimler birbirlerinden olan alacaklarını tahsil etmeye çalıştı. Bankalar birbirine borç vermekten çekindi. Banka dışı finans kurumlarının bankalarla erişimi kısıtlandı. Küçük yatırımcılar birikimlerini çeşitli yatırım araçlarından çekip daha sağlam yerlere götürmeye başladılar. Kısacası, finansal sistem hızla küçülmeye başladı.
Kredi sistemi çöktü. Çünkü, başka yerlerden alacaklarını tahsil etmekte zorlanan finans kurumları itibarlı müşterilerine dahi kredi veremez duruma geldiler. Aksine, itibarlı müşterilerinden dahi alacaklarını tahsil etmeye çalıştılar. Bu kez, ekonomideki şirketlerin mali durumu bozuldu. Şirketlerin durumu, yalnızca borçlarını idare etmekte zorlandıklarından değil, genel güven kaybı sonucunda ekonomide talep daralmasından da kaynaklandı. Yani, finansal kriz reel sektöre sıçradı.
Gelişmiş ülke hükümetleri tarafından son haftalarda açıklanan önlemler finansal kurumlar arasında yaşanan güven kaybını yavaş da olsa onarmaya başladı. Ama, yatırımcıların finansal kurumlara ve finansal araçlara olan güven kaybında henüz fazla bir değişiklik yok. Kredi daralması devam ediyor. Tüketim ve yatırım talepleri daralıyor. Üretim düşüyor. Ekonomik durgunluk başlamış durumda.
ÇÖZÜM CAN YAKMAK DEĞİL
Bütün bu olanların bizim gibi gelişmekte olan ülkelere olan etkisi küçümsenmeyecek ölçülerde olabilecek. Gelişmiş ülkelerdeki talep daralması son yıllarda gelişmiş ülkelerin "üretici merkezleri" durumuna gelmekte olan gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarını dolayısıyla üretimlerini olumsuz etkileyecek. Bu süreç de başladı.
Tüm ekonomileri çok daha fazla sarsabilecek olan olgu şimdi gelişmiş ülkelerde yaşanan kredi sıkışmasının bizim gibi gelişmekte olan ülkelere de sıçraması olasılığının küçümsenemeyecek düzeyde olmasıdır. Özellikle ekonomik büyümesi dış kaynak girişlerine endekslenmiş ülkelerde bu sorun çok daha derin hissedilebilecek. Hissedilmeye başlandı bile.
Bankalar aracılık yaparlar. Borç verebilmeleri için borç almak durumundadırlar. Yeni borç bulamadıklarında yeni borç da veremezler. Borçlarını ödemek durumunda kaldıklarında, verdikleri borçları da kısmak zorundadırlar. O nedenle, "kredileri kesen bankaların canını yakarım" yolundaki açıklamalar talihsiz olmuştur. Düşünmemiz gereken, ulusal ve uluslararası düzeyde, kredilerin kesilmesini zorunlu kılabilecek gelişmeleri tersine çevirebilecek ya da önleyebilecek girişimlerin neler olabileceğidir.