DÖVİZ kurları düştükçe dalgalı kurdan şikayetler artıyor. Ama, şikayet etmekte geç kaldık.
Şikayet etmemiz gereken dönemde "dalgalı kur en iyisidir, her derde devadır" diye fikirler yürüttük. Şimdi, eski dalgalı kur savunucuları dalgalı kurdan şikayetçi oluyor.
Zaman değişti. Ekonomik dengeler çok farklı yerlere geldi. Dün iyi olan sistem bugün iyi olmuyor. Artık dalgalı kur sistemini içimize sindirmek zorundayız. Aksi takdirde, ekonomide çok daha farklı sorunlara davetiye çıkarırız.
GEÇMİŞİN HESABI
2000 yılı sonunda tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 39’a düşmüş, ekonomik büyüme yüzde 6.3’e fırlamıştı. O yılın tümünde cari işlemler açığımız 10 milyar doların biraz altındaydı. Ödemeler dengesi bazında dış ticaret açığımız 22 milyar dolardı.
Ekonomik istikrar yolunda enflasyonun aşağı çekilmesi için döviz kurlarının önceden ilan edilen bir çizgide gitmesi öngörülmüştü. Bu sistem 2001 yılının şubat ayında çöktü. Çöküşü tetikleyen siyasi bir nedendi. Ama, çöküşün asıl nedeni siyasi otoritenin uygulamadaki ekonomik programı benimsememesi ve dolayısıyla gereklerini yerine getirmekte isteksiz olmasıydı.
Programın çöküşüyle beraber döviz kurları serbest bırakıldı. Dalgalı kur sistemi, beklendiği gibi, döviz kurlarını sürdürülebilir bir düzeyin de üzerinde (overshooting) fırlattı. Bunun maliyeti reel ekonominin çökmesiydi. Halbuki, o dönemde döviz kurlarının daha makul bir çizgide artmasına izin verilseydi, ekonomik çöküntü çok fazla olmayabilirdi.
2001 yılında ekonomi reel olarak yüzde 9.5 küçüldü. Cari işlemler dengesi 3.8 milyar dolar fazla verirken, ödemeler dengesi bazındaki dış ticaret açığı yalnızca 3.4 milyar dolar oldu. Enflasyon ise yüzde 68’i geçti.
Döviz kurları o dönemde mutlaka artacaktı. Ama artışın daha makul sınırlarda olması reel ekonominin küçülmesini daha düşük boyutlarda tutarken, enflasyonu da bu denli zıplatmayacaktı. O dönemde dalgalı kur sistemi kabul gördü. Başta ihracatçılarımız olmak üzere iş dünyası (belki bankacılar hariç) yeni sistemi desteklediler ya da destekler göründüler. Dalgalı kur sisteminin yabancı sermayeyi, ülkeden çıkması durumunda, cezalandıracağı iddia edildi. Cari işlemler açığının artması durumunda dalgalı kur sisteminin sorunu çözeceği sanıldı. Beklentilerin hiçbiri gerçekleşmedi. Hatta, belki tersi oldu. Dalgalı kur sistemi cari işlemler açığının artmasını teşvik eder duruma geldi. Yabancı yatırımcı cezalandırılmadı, aksine ödüllendirildi.
YANILMAYALIM
Bu yılın ortasında, ekonomik büyüme yıllık yüzde 5 civarında. Enflasyon yüzde 10’un üzerinde ve henüz inme eğiliminde değil. Cari işlemler açığı yıllık 45 milyar dolara yaklaşmış görünüyor. Ödemeler dengesi bazındaki dış ticaret açığı 50 milyar doların üzerinde. Türkiye ekonomisi her yıl 50 milyar doların üzerinde yabancı kaynak çekmek zorunda. Bu kaynak gelmediği zaman başımıza gelebilecek felaket 2001 yılını dahi aratabilecek boyutlarda olabilir. Çünkü, bu kez daha yüksekten düşeceğiz.
Sekiz yıl evvel dalgalı kur sistemini savunanlar bir gün aynı sistemin döviz kurlarını artırma yönünde değil, arzulanmayacak boyutlarda düşürme yönünde de çalışacağını göz ardı ettiler. Aradan geçen zamanda ekonominin temel dengelerini oluşturan en önemli parametrelerden biri yalnızca "döviz kuru" değil, "düşük döviz kuru" oldu.
Şimdi dalgalı kur sistemini döviz kurları artsın diye terk etmek istiyorsak, büyük bir yanılgı içindeyiz. Dalgalı olmayan döviz kuru sisteminde dahi, bugünkü dengeleri sürdürebilmenin yolu düşük döviz kurları olacaktır. Bunun dışındaki çözümler macera aramaktır, 2001 yılını geri getirmeye çalışmaktır. Önce krizi çıkaralım, sonra doğrunun ne olacağını düşünürüz anlayışı gerçekçi olmaktan çok uzaktır.