Paylaş
Bugün işin o bölümüne girmeyeceğim. Onun yerine yeni cami yapım aşamasını düzenleyen maddeyi eleştireceğim. Hürriyet TBMM Büro Şefi Nuray Babacan’ın haberleştirdiği yasa tasarısına göre;
* Yeni cami inşaatı için Diyanet tarafından arazi tahsis edilecek.
* Camilere Hazine arazisi verildiği için, mülkiyeti Diyanet’e ait olacak.
* Camilerin altına otopark, dükkân yapılıp gelir elde edilemeyecek.
* * *
Belli ki mevcut uygulama hataları en aza indirilmeye çalışılıyor. Şöyle ki;
* Çok yakın ve cemaatsiz camilerin yarattığı israfın önüne geçilebilir.
* Cami sayesinde ticaretten nemalanma ayıbından dönülür.
Ama asıl sakınca aynen devam eder. Camilerin devletleşmesi Türk tipi laikliğin en büyük kusurudur. Çünkü devlet ibadethaneler arasında zaten ayrım yapıyor. Sadece Sünni Müslümanlara din adamı yetiştiriyor, yalnızca cami giderlerini karşılıyor. Şimdi bir de mülkiyetini üstlenecek. El insaf!
* * *
Oysa madem ki yeni yasa çıkartılıyor, bari bu hatadan dönülsün. Camiler Diyanet yerine Vakıflar’a bırakılsın. Mümkün mü, önerim en azından maddi açıdan gerçekçi mi, aşağıdaki rakamlara bakıp karar verin lütfen:
* Türkiye’de 41 bin 720 adet mazbut vakıf var, devlet yönetiyor.
* 288 tane mülhak vakfın yönetimi devlet gözetimi şartıyla ailelerde.
* 161 adet cemaat vakfı ile 4 bin 500’e yakın yeni vakfı da ekleyin.
Bu vakıfların mal varlığını kısaca özetleyelim. 15 bin 393 bina, 47 bin 126 arsa, 24 bin 592 arazi, 174 bin 72 tarla, 19 bin 814 bağ-bahçe, 9 bin 45 orman alanı, 7 bin 220 orta malı. Yani bırakın Türkiye’yi eski tabiriyle Ortadoğu ve Balkanlar’ın tüm camilerine yeter.
* * *
Son olarak her dini konunun altında irtica izi arayanlara müjdem var. Önerim açıkça irtica (geriye dönüş) niyetimin eseridir. Yani samimiyetle geriye dönmek istiyorum. Eski sistemin daha mükemmel olduğunu düşünüyorum. Eski sistem derken... Mustafa Kemal Atatürk döneminde -üstelik Diyanet kurulmuş iken- Hademe-i Hayratın yani imam ve hatiplerin maaşlarının, cami giderlerinin Vakıflar İdaresi tarafından üstlenilmiş olmasından söz ediyorum. Buna irtica denilirse, o zaman ben de yeminli mürteciyim.
PKK barış istemiyor
Türkiye Gazetesi son birkaç gündür iyi gazetecilik yapıyor. Önce Osman Öcalan’la görüştü, dün de Murat Karayılan söyleşisi yayımladı. İki gazete sayfası tutan yazıyı okudum ve bir kez daha anladım ki, PKK barış istemiyor. O yüzden açılıma karşı çıkan muhalefeti uyarıyorum. Hükümet istese de PKK’yı muhatap alamaz. Çünkü PKK dağı seviyor, dağdan inmek istemiyor, kanla besleniyor.
Paylaş